Eleştiriler
Lin-Manuel Miranda’nın ilk yönetmenlik denemesi tick tick…BOOM!, 90’ların New York sahne dünyasına damga vuran Johathan Larson’a dört dörtlük bir saygı duruşunda bulunuyor.
Joachim Trier’in Altın Palmiye için yarışan filmi Dünyanın En Kötü İnsanı, yirmili yaşlarındaki bir kadının kendini bulma çabasını parçalı bir yapı içinde perdeye taşıyor.
Jackie gibi biyografik filmleriyle tanıdığımız Pablo Larraín, teknik açıdan kusursuz Spencer’da sosyo-politik gerçekleri dışarıda bırakarak tamamen Prenses Diana’nın psikolojik zaaflarına ve çözülmesine odaklanıyor.
Bekleme Odası’nın bıraktığı yerden devam eden Bulantı’da Zeki Demirkubuz bir kez daha başrolü üstleniyor. Bulantı’yı, Yazgı, İtiraf ve Yeraltı’ndaki karakterlerin gölgelerini takip ederek incelemek mümkün.
Anaokulu Öğretmeni kırk yaşlarındaki bir öğretmenin beş yaşındaki, şiire yatkın öğrencisi Jimmy’yle kurduğu takıntılı ilişkiyi konu alıyor.
Klasik Uzakdoğu animasyonlarından çok farklı, sade ve durağan bir estetiğe sahip İyi Günler’in öyküsü para dolu bir çantanın izini sürüyor.
Nomadland’in Oscar ödüllü yönetmeni Chloé Zhao’nun imza attığı Eternals, izleyiciyi Marvel Evreni’nin yeni başlayan dördüncü fazına davet ediyor.
Maria Schrader’in Almanya’nın bu yılki Oscar adayı seçilen filmi Tam Sana Göreyim, bir robot ile bir insanın zoraki aşkını konu ediniyor. Filmin esas gücü ise göründüğü gibi olmaktan kaçmayı başaran zekâsından ve insan doğası üzerine usul usul düşünen inceliğinden kaynaklanıyor.
Bu yıl Cannes’da Jüri Ödülü kazanan Ahed’in Dizi’nde İsrailli yönetmen Nadav Lapid otobiyografik öğeleriyle öne çıkan, öfkesi ve isyanı kuvvetli bir filme imza atarken seyirci üzerinde kaynağını auteur’lük konumundan alan bir baskı kuruyor.
Michel Franco’nun geçtiğimiz yıl Venedik Film Festivali’nden Jüri Büyük Ödülü’yle dönen Yeni Düzen’i günümüz Meksika toplumundaki sınıfsal uçurumu konu almasıyla ilgiye değer olmakla birlikte, yaklaşımı açısından kafası karışık bir film izlenimi veriyor.
Leos Carax, Annette’le geri döndü. Carax’ın ikonik müzik grubu Sparks’la birlikte ürettiği film, anlam dünyasını nüktedan bir yüzeysellikten türeten, gizemli ve karanlık bir yapıt.
Bugüne dek Avrupa tarihine bakarken Avrupa medeniyetinin altındaki sahtelikleri kazıyan pek çok film yapan Ridley Scott, bu kez de Ortaçağ’dan bir tecavüz davasıyla Son Düello’da benzer bir işe girişiyor.
Güney Kore yapımı hit dizi Squid Game, hayatta kalma üzerine kurulu gerilimlerin son yıllarda kazandığı popülariteyi arşa çıkarmış görünüyor.
Geçen yılın en iyi belgesellerinden biri olan ve yurt dışındaki başarısını geçtiğimiz haftalarda Adana’da aldığı En İyi Film ödülüyle taçlandıran Yaramaz Çocuklar üzerine çeşitli sinema kanallarından sosyal medyada yapılan paylaşımlar, zamane eleştirmenlerinin birçoğunun belgesel dili ve estetiğinden bihaber olduklarını gösteriyor.
Kuru gürültüden uzak, hikâyenin kontrolünü hiç kaybetmeyen ve kadın-erkek temsillerinin ardında durabilen bir yerli diziye ne kadar ihtiyacımız olduğunu anladığımız o an geldi.
Ölmek İçin Zaman Yok, sonunda seyirciyle buluştu. Daniel Craig’in James Bond’a vedası olan film karakterin yolculuğunda yeni bir döneme işaret ediyor.
Ceylan Özgün Özçelik’in ilk uzun metrajı Kaygı her şeyden çok bugün çoğumuzun hâkim halet-i ruhiyesinin filmi.
Western, bir altyapı çalışması için Bulgaristan’a giden bir grup Alman işçiyle yöre halkı arasındaki gerilimi anlatırken western türünün kalıplarını bugünün Avrupa’sına uyarlıyor.