Ghost of Tsushima Oyunundan Kurosawa’ya Saygı Duruşu
Video oyunu dünyasında gündeme yerleşen ‘Ghost of Tsushima’, Japon sinemasının en önemli auteur yönetmenlerinden Akira Kurosawa’nın filmlerinden esintiler taşıyor.
Akira Kurosawa’nın 1983 yılında yazdığı, Türkçe’ye de Kurbağa Yağı Satıcısı (Agora Kitaplığı, 2006) adıyla kazandırılan otobiyografisinde, yönetmenin yaşasaydı yıllar sonra yaratılacak bu video oyunu hakkında neler düşüneceğine dair ipuçları bulmak istersek şansımızı zorlayabiliriz. Kurosawa, film yapımcılığının her şeyle harmanlanabileceğinden bahsediyor kitapta. “Filmlerde, resim sanatı, edebiyat ve müzik bir araya geliyor, ama filmin kendisi yine de film olarak kalıyor,” diyor. Yaşadığımız çağda bu türlerin arasına video oyunu da ciddiye alınan bir mecra olarak eklenebilecek mi bunu zaman gösterecek. Oyun sektörü her geçen gün yeni formüllerle gelişmeye devam ederken, filmler oyun, oyunlar da filmlerin anlatım tekniklerine yakınlaşıyor; ancak bu finansal anlamda devasa hâle gelen alanın bir sanat dalıyla karşılaştırılabilmesi için daha epey yol var gibi gözüküyor.
Çıkar çıkmaz oyun dünyasını sallayan PlayStation oyunu ‘Ghost of Tsushima’nın, ‘The Witcher ve ‘Assassin’s Creed’ gibi iddialı oyunlarla kan bağı bulunuyor. ‘Ghost of Tsushima’, ‘açık dünya oyunu’ olarak nitelendirilen ve verili görevlerin yanı sıra, özgürce dolaşılabilen bir dünyada yapılan keşiflerle de alınan zevki arttıran bir oynanışa sahip. Seçenekler sekmesinde, oyuncunun kendi isteğine bağlı olarak aktif hale getirilebilen bir “Kurosawa Modu” ayarı bulunuyor. Oyuna siyah-beyaz bir filtre ekliyor bu ayar açıldığı zaman. Monokrom görüntü, özellikle vurgulanan film çizikleri ve 1950’lerin ses teknolojisiyle kaydedilen efektler bir Kurosawa filmi deneyimi yaratmaya çalışıyor.
Oyunun konusu, Yedi Samuray’dan yaklaşık 300 yıl öncesindeki Japonya’da geçiyor. 1274’deki ilk Moğol istilasının etrafında şekilleniyor ‘Ghost of Tsushima’. Soylu bir savaşçı olan ana karakter Jin Sakai’nin gözlerinden bu dünyaya tanık oluyor ve Cengiz Han’ın hayali torunu olarak çizilen Khotun Khan’a karşı mücadelesinde Jin’e eşlik ediyoruz. Daisuke Tsuji tarafından seslendirilen karakterde Toshirō Mifune’nin aksine Tetsuya Nakadai’nin izlerini görmek mümkün. Kurosawa’nın gözde oyuncularından Takashi Shimura’ya saygı duruşunda bulunmak için, ana karakterinin büyüme yolculuğundaki kilit isim olan amcasına da Shimura ismi konulmuş.
Oyundaki Tsushima Adası’nda kolaylıkla hissedilen, ilginç bir kasabaya giriş yapan ilginç bir yabancı enerjisi Kurosawa’nın western türündeki favorilerinden ilham alarak çektiği Yojimbo (Yôjinbô, 1961) ile benzeşiyor. Jin’in Moğol saldırılarından kurtulmak üzere bir köyün mücadelesinde rol alması ise oynayanlara Yedi Samuray’ı anımsatıyor.
‘Ghost of Tsushima’ Kurosawa mirasına saygı duruşunda bulunan ilk oyun değil. Bu anlamda ortaya çıkan ilk örnek ‘Seven Samurai 20XX’ adındaki, yönetmenin bizzat kendi oğlunun yapımına destek olduğu 2002 çıkışlı oyundu.
Şimdiden hayli popüler olan ‘Ghost of Tsushima’nın başarısı, ileride bir yönetmen kurduğu görsel dünyayı temel alan, onun estetik ve tematik dertlerini bu mecraya taşıyan daha fazla video oyunu görmemize yol açabilir. Finansal anlamda giderek büyüyen oyun piyasasını ve giderek daralan sinema sektörünün durumunu düşündüğümüzde, gelecekte çok sayıda yönetmen, senarist ve sanat ekibinin oyun firmalarıyla işbirliğine gidebileceğini de öngörebiliriz.
Kaynak: IndieWire
