Luca Guadagnino’dan Tecrit Açıklamaları
Tüm İtalya gibi kendini izole etmiş olan yönetmen, Milano’daki tecrit günlerini hangi projeler üzerinde çalışarak geçirdiğini ve salgın üzerine düşüncelerini açıkladı.
Vulture dergisine röportaj veren Luca Guadagnino, kendini meşgul etmeye çabaladığını ve üç farklı projenin üzerinde çalıştığını anlattı. Bunlardan biri, İtalya’da bir Amerikan askeri üssünde iki genç arasında tomurcuklanan ilişkiyi merkezine alan HBO dizisi We Are Who We Are. Guadagnino ayrıca yapımcı olarak, Ferdinando Cito Filomarino’nun yönettiği ve başrolünde John David Washington’ın yer aldığı Born To Be Murdered’ın post-prodüksiyonuyla meşgul. Yönetmen bir yandan da, İtalyan ayakkabı tasarımcısı Salvatore Ferragamo’yu konu alan bir belgesel üzerinde çalışıyor.
Benim Adım Aşk’la (I Am Love, 2009) yaptığı çıkıştan sonra Beni Adınla Çağır (Call Me By Your Name, 2017) ile birlikte geniş kitlelerce takibe alınan yönetmen, Corona virüsü salgını sırasında çalışmaya devam etmekle ilgili şunları söyledi: “Teknolojinin büyük yardımı oluyor. Kendimizi tecrit ederken aynı zamanda çalışmaya devam edip birbirimizle yorum alışverişinde bulunabiliyoruz. Tecrit bu boyuta gelene kadar İsveç’teki, Fransa’daki ortaklarım ‘Sizin için çok üzgünüz’ diyordu. Şimdi Fransa, İspanya, Avusturya, Almanya, hepsi tecritte. İlk olmak garip. Kendinizi daha önce hep gördüğünüz gibi göremiyorsunuz; fakat aynı zamanda ahlaki bir sorumluluk, kolektif bir duygudaşlık ve ortaklık hissi, neden öyle görmeniz gerektiğini anlamanıza yardımcı oluyor.”
“Korkuyor muyum?
Guadagnino, salgının İtalya ve Çin gibi virüsten en çok etkilenen ülkelere özgü değil, küresel bir problem olarak görülmesi gerektiğini ekliyor: “Bu er ya da geç her yeri etkileyecek küresel bir salgın. Çin’in Hubei bölgesi bizden iki ay önce salgına yakalandı. Daha sonra Güney Kore, Japonya, İran, İtalya yakalandı ve şimdi virüs neredeyse her yerde yayılmaya devam ediyor. Başımıza gelebilecek en kötü şey inkâr, kayıtsızlık ve yanlış bilgilenme. Bunun herkesi ve her yeri ilgilendiren bir mesele olduğunu anlamalıyız. Bence hepimiz risk altındayız, her birimiz.”
“Korkuyor muyum?” diye soruyor kendisine ünlü yönetmen: “Bilmiyorum. Açıkçası, daha yaşlı olsaydım daha fazla korkabilirdim fakat şu an sevdiklerim için endişeliyim.”
Kaynak: Vulture / Indiewire
