Şu An Okunan
Umut Tazeleyen Filmler: Bir Çakalın Yolculuğu

Umut Tazeleyen Filmler: Bir Çakalın Yolculuğu

Bir Çakalın Yolculuğu (Touki Bouki) sömüren-sömürülen ilişkisinin farklı tezahürlerine sembollerle örülü bir anlam dünyası üzerinden bakıyor.

Bu yazı Altyazı’nın 192. sayısında yayımlanmıştır.

Senegal’in erken yitirdiği parlak sinemacı Djibril Diop Mambéty’nin uzun yıllar sonra yeniden keşfedilen şaşırtıcı, renkli, deli dolu ilk uzun metrajı Bir Çakalın Yolculuğu, acı kadar umuda benzer bir şeyler de taşıyan bir film. Amerikan sinemasında Bonnie ve Clyde’la karakterize edilen kanun kaçağı çiftlerin ya da Fransız sinemasının Yeni Dalga ‘serserilerinin’ dünyasından çok farklı bir evrende iki düzenbozan etrafında kuruyor hikâyesini Mambéty. Filmin sığır çobanı bir çocuğun imgesiyle paralellik kurarak seyirciyle tanıştırdığı Mory, sığır boynuzu geçirdiği motosikletiyle modern Dakar’ın gecekondularından zengin mahallelerine başıboş dolaşan bir hayalperest. Sevgilisi Anta ise geleneksel ritüellerden ve kırsal kökenli ilişki biçimlerinden usandığı her hâlinden belli, ailesindeki kadınların söylenmelerinden uzak durmaya çalışan bir üniversiteli.

Bir Çakalın Yolculuğu, ilk bakışta, sömürgecilik sonrası Afrika’da gelenekle gelecek arasına sıkışmış genç bir çiftin Fransa’ya kaçış hikâyesi gibi görünmekle birlikte, kaçışın kendisine odaklanan bir olay örgüsünü takip etmeye hiç yeltenmiyor. Afrika sinemasının başat özelliklerini taşıyan pek çok örnek gibi gelenek-modernlik çatışmasına ya da sömüren-sömürülen ilişkisinin farklı tezahürlerine sembollerle örülü bir anlam dünyası üzerinden bakıyor. Mambéty’den önceki kuşağı temsil eden Osman Sembene’nin de filmlerinde karşımıza çıkan çözülmekte olan toplumsal kodlar, halk bilgesi griot’ların güvenilmezliği, Afrikalı yeni elitlerin duyarsızlığı, Fransız elitlerin sömürge topraklarındaki kibri farklı biçimlerde Mambéty’nin filminde de var. Bu kasvetli tabloda yeni ve heyecan verici olan ise kabına sığmayan bir üslup ve cesur biçimsel denemeler. Sömürüyle ilgili yeni bir katman açan mezbaha sahnelerinde çırpınan sığırlar gibi kimi zaman çırpınan, sert bir şekilde devinen, düşüp yeniden kalkan kamera ve yer yer şok etkisi yaratan dinamik kurgu anlayışı “yaralı bir bilinç”in dili hâline geliyor.

Wolof dilinde ‘çakal’ (bouki) kelimesi, sözlü kültürde kolay aldatan ve aldanan anlamına geliyor. Dolayısıyla film, orijinal adıyla ana karakterleri kadar aslında onlara hiçbir şey vaat etmeyen hayal ülkesine de atıfta bulunuyor. Bu yüzden de filmin ses bandında en olmadık yerlerde araya giren Josephine Baker’in ‘Paris, Paris, Paris…’ melodisi kimi zaman Afrika davullarıyla, kimi zaman deneysel caz, pop şarkıları ya da geleneksel ezgilerle bölünüyor. Şarkının devamını hiçbir zaman duyamıyoruz ama Mory ile Anta’nın sonunu görmeksizin farklı manevralarla ayakta tuttukları çaba, Mambéty’nin Afrika sineması geleneğine eklenen kıvrak jestiyle birlikte umuda benzer bir şey taşıyor. 

Bir Çakalın Yolculuğu (Touki Bouki, 1973)
Yön: Djibril Diop Mambéty

© 2013-2022 Altyazı Aylık Sinema Dergisi / Altyazi.net'in içeriği dergi yönetiminden ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz.