61. Altın Portakal’da Ödüller Sahiplerini Buldu

5-12 Ekim tarihlerine gerçekleşen 61. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ödüller sahiplerini buldu. Geçtiğimiz yıl sansür nedeniyle yapılamayan festival bu yıl da tartışmalı geçti. Festivalin ön jüri üyelerinden Tunca Arslan’ın bu yılki seçkiyle ilgili “LGBT temalı filmler, fonlara bağlı filmler yoktu” açıklamaları “sansürün itirafı” olarak değerlendirildi.
61. Antalya Altın Portakal Film Festivali ödüllerin dağıtılmasıyla sona erdi. Necmi Sancak imzalı Ayşe En İyi Yönetmen dâhil dört dalda ödül kazanarak geceye damgasını vururken En İyi Film ödülü Nadim Güç imzalı Mukadderat‘a verildi. En İyi Kadın Oyuncu ödülünü Binnur Kaya (Ayşe) ve Nur Sürer (Mukadderat) kazandı. Nejat İşler ise Evcilik filmindeki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu ödülüne layık görüldü. Festivalin Ferzan Özpetek başkanlığında toplanan Ulusal Uzun Metraj Yarışması jürisinde Deniz Göktürk Kobanbay, Melisa Önel, Melis Behlil, İlker Kaleli, Gökçe Bahadır ve Mercan Dede görev yaptı. Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) ise geçen yıl yaşanan sansür skandalını hatırlatarak festivalden çekildi.
‘Sansürle Mücadele İçin Komisyon Kurulmalı’
Festival bu yıl “Hikâyemiz Birlikte Biz Varız. Bu Filmin İçinde” sloganıyla düzenlendi. Kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddete karşı mesajların verildiği ödül töreninde Binnur Kaya ve Nur Sürer başta olmak üzere pek çok sanatçı İstanbul Sözleşmesi’nin önemini hatırlattı. Meslek örgütleri, dernekler, sendikalar ve akademisyenlerin sinemanın güncel sorunlarına çözüm bulmak amacıyla düzenlediği ‘Sinema Çalıştayı’ da festival bünyesinde gerçekleşen önemli etkinliklerdendi. Çalıştayda festivalin geçen yılki programının iptaline neden olan sansür uygulaması da ele alındı. Festivalin sanat direktörü Deniz Yavuz, Nejla Demirci imzalı Kanun Hükmü‘ne (2023) uygulanan sansürle ilgili olarak BirGün’e yaptığı değerlendirmede “O sürecin içinde olmadığım için nedenini niyesini sorgulayamadım ama ne olursa olsun bir filmin gösterilmemesi, engellenmesi kadar can acıtıcı bir durum yok,” dedi. Kültür Bakanlığı’nın sinemaya yönelik doğrudan müdahalelerinin sıklıkla yaşandığını belirten Yavuz, bu engellemeler nedeniyle bazı filmleri ve kültürel etkinlikleri kaybettiklerini söyledi. Yavuz otosansürün sansür uygulamalarına yol açan etkenlerden biri olduğuna da dikkat çekti. Sinema-TV Sendikası bir önceki dönem Yönetim Kurulu Başkanı Ufuk Demirbilek ise Altın Portakal’da yaşanan sansür vakasının, sansürün açığa çıktığı ilk andan itibaren doğru bir şekilde yönetilemediğini ifade ederek “Sansürle mücadele için ayrı bir komisyonun kurulması ve kapsamlı araştırmaların yapılarak önleyici tedbirlerin açığa çıkartılması gerekir,” dedi.
Sansür dâhil sektörde yaşanan pek çok sorunun tartışıldığı ‘Sinema Çalıştayı’ gibi toplantılar festivalin kendi içerisinde bir iyileşmeye gitmek istemesi açısından umut verici görünüyor. Zira Türkiye’nin en köklü film festivallerinden Altın Portakal’da yaşanan sansür vakası, bir filmin gösteriminin iptal edilmesinden çok daha büyük mağduriyetlere alan açtı. Festivaller filmlerin seyirciye ulaşmasında, yönetmen ve seyircinin birebir iletişime geçebilmesinde önemli bir konuma sahip. Fakat belgesel sinema başta olmak üzere filmler üzerinde şiddetlenen baskı, engelleme, yasak gibi yaptırımlar, festivallerde yükselen sansür uygulamalarıyla birlikte özgürlük ve ifade alanını daralttığı gibi sinemacıları otosansüre de itiyor. Öte yandan bir festivalin iptal edilmesiyle festival programına seçilen diğer filmlerin yönetmenlerinden film ekipleri ve festival emekçilerine yüzlerce kişi ve kurum pek çok sorunla karşı karşıya kalıyor.
Altyazı Fasikül’ün üç ay aylık ‘Özgür Sinema – Yaz 2024‘ bültenine konu olan ‘Altın Portakal tartışmaları devam ediyor’ başlıklı haberi okumak için tıklayınız.
‘LGBT Filmlere Geçit Yok’
SİYAD’ın “Sansürün üzerinin örtülmesini doğru bulmuyoruz,” diyerek jürisini çektiği festivalin ön jürisinde görev yapan, aynı zamanda SİYAD üyesi olan Tunca Arslan’ın Ulusal Kanal’a yaptığı açıklamalar festivalin ‘yeni kimliğini’ özetler nitelikte.
Festivalin bu yılki seçkisini değerlendiren Arslan, “Yurt dışı festivallere ve fonlara bağlı filmler, ülkeye haddinden fazla eleştirel bakan filmler, LGBT temalı filmler yoktu,” açıklamalarında bulundu. Ulusal Kanal, Arslan’ın açıklamalarının yer aldığı video haberi “LGBT propagandasına geçit verilmedi, fonlanan sinemalar yer almadı” ifadeleriyle servis etti.
“Kiliseler Birliği Ödülleri görüyoruz sinemamızda,” gibi eleştiriler sıraladığı açıklamalarında Arslan, ulusal sinemanın güçlenmesi için devlet politikalarının etkin olması gerektiği fikrini savundu. Bu yılki programdan hareketle “Ayakları daha Türkiye’ye basan, halka dönük filmler yapan yönetmenlerin dönemi başlayacak gibi görünüyor,” diyen Arslan’ın açıklamaları sektörde yoğun tepki gördü. Arslan’ın açıklamalarıyla ayrımcılık yaptığını, hedef gösterdiğini ve nefret suçu işlediğini ifade eden sinemacılara göre söz konusu ifadeler “sansürün itirafı”. Açıklamalardan bazıları şöyle:
Oyuncu Nihal Yalçın, “Nefret suçu var, hedef gösterme var. Tutarsızlık var. İtalya’da yaşayan, Lgbt filmleri yapan bir jüri başkanına ayıp etmişsiniz. Film yapabilmek için ortak yapıma zorladığınız sektörü, fonlama diyerek hedef göstermişsiniz. Dizi film festivali olsun Portakal. Mis gibi olur,” dedi.
Kurgucu Çiçek Kahraman, “Bu haber vesilesiyle festivaldeki hakim zihniyet inkar edilemeyecek şekilde açığa çıktı. Bunu bilmek için bu videoya gerek var mıydı? Yoktu. Geçen sene festivalin neden yapılmadığını takip etmiş olmak yeterli. Bu zihniyete meşruiyet kazandırmaya da gerek yoktu,” ifadelerini kullandı.
Sinemacı Fırat Yücel, “Altın Portakal’da ‘LGBT’ filmi olmamasını kutlayalım, AKP-MHP’leşmiş devlet AB fonlarıyla sanayi, arşiv, fuar her türlü projesini yapadursun iki kuruş fon alan sinemacıları düşman sayalım, Batı karşıtı pozlarıyla her tür sansür baskıyı meşrulaştıralım. Pes,” değerlendirmesinde bulundu.
Oyuncu Alican Yücesoy, “Festival bugüne kadarki en kötü seçkiye sahipti, sebebi şimdi daha iyi anlaşılıyor. Tunca Arslan arkadaşlarıyla uyguladıkları sansürü açık açık anlatıyor. Beyefendi ve saz arkadaşları Antalya’da olduğu sürece festivale katılmayacağım bilginize,” dedi.
61. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ödül kazanan yapımların tamamı şu şekilde:
Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması
En İyi Film: Mukadderat (Yön: Nadim Güç)
Dr. Avni Tolunay Jüri Özel Ödülü: Gülizar (Yön: Belkıs Bayrak)
Behlül Dal En İyi İlk Film: Ayşe (Yön: Necmi Sancak)
En İyi Yönetmen: Necmi Sancak (Ayşe)
En İyi Kadın Oyuncu: Nur Sürer (Mukadderat) ve Binnur Kaya (Ayşe)
En İyi Erkek Oyuncu: Nejat İşler (Evcilik)
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Ayça Bingöl (Fidan)
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Osman Sonant (Mukadderat)
En İyi Senaryo: Ümit Ünal (Evcilik)
Cahide Sonku Ödülü: Yağmur Ergül (Gülizar)
En İyi Görüntü Yönetmeni: Murat Has (Balinanın Bilgisi)
En İyi Kurgu: Melike Kasaplar (Fidan)
En İyi Sanat Yönetmeni: Meral Aktan (Gülizar)
En İyi Müzik: Serkan Polat, Özgür Alper ve Pınar Bayrak (Balinanın Bilgisi)
Film-Yön Derneği En İyi Yönetmen Ödülü: Necmi Sancak (Ayşe)
Ulusal Belgesel Film Yarışması
En İyi Belgesel Film: Kadranı Olmayan Saat (Yön: Fatma Karakuş Kaçmaz)
Jüri Özel Ödülü: Bedri Rahmi Eyüboğlu: Toprağın Sırrına Erenler (Yön: Ali Kemal Pasiner)
Ulusal Kısa Metraj Film Yarışması
En İyi Kısa Film: Neredeyse Kesinlikle Yanlış (Yön: Cansu Baydar)
Jüri Özel Ödülü: Mükemmel (Yön: Ece Dizdar)
Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması
En İyi Film Ödülü: Don’t You Let Me Go / Beni Sakın Bırakma (Yön: Ana Guevara ve Leticia Jorge)
Jüri Özel Ödülü: Şahit / The Witnes (Yön: Nader Saeivar)
En İyi Yönetmen: Vinko Tomicic (Köpek Hırsızı / The Dog Thief)
En İyi Kadın Oyuncu: Victoria Carmen Sonne (Şişli Kız / The Girl with the Needle)
En İyi Erkek Oyuncu: Franklin Aro Huasco (Köpek Hırsızı / The Dog Thief)
Sinema Okulları Öğrenci Filmleri Yarışması
En İyi Öğrenci Filmi: Sistem (Yön: Albülhalim Erez)
Jüri Özel Ödülü: Döngü (Yön: Ramazan Yakut)