Beş Maddede Pier Paolo Pasolini – V

Cinsellik, Şiddet ve Provokasyonun Dili
Provokatif diliyle tanınan Pasolini’nin filmlerinde dinle, cinsellikle ilgili tabuların eleştirel bir tavırla yıkıldığına tanık oluruz. Kimilerine göre Pasolini’nin 1975 yılında öldürülmesinin de nedeni olan bu yaklaşımı, sinema tarihinin en tartışmalı filmlerinden Salo ya da Sodom’un 120 Günü’nde (Salò o le 120 Giornate di Sodoma, 1975) doruğa ulaşır. Marquis De Sade’ın 18. yüzyılda geçen hikâyesini 1940’ların faşist İtalya’ya taşıyan, izlemesi çok zor cinsel şiddet ve işkence sahneleri içeren film, faşizmin ahlaki yapısına ve içselleştirilmiş şiddetine yöneltilmiş en sert eleştirilerden biridir. Bu filmden önce Dekameron (Il Decameron, 1971), Canterbury Öyküleri (I Racconti di Canterbury, 1972) ve Binbir Gece Masalları (Il Fiore Delle Mille e Una Notte, 1974) gibi filmlerinde cinsel özgürlüğü politik bir araç olarak kullanan ve mizahi bir yaklaşım benimseyen yönetmen, gitgide çok karakterli, çok parçalı ve epizodik anlatılara yönelmiştir. Pasolini, kariyerinin son filmi Salo’daysa anlatıyı ‘kahramanın yolculuğu’ yapısından tamamen uzaklaştırır ve provokatif dili sayesinde tüm özdeşleşme mekanizmalarını yerle bir ederek yıkıcılığın doruklarına ulaşır.