Şu An Okunan
İnatçı Bir Adam: Bir Ülkenin Karanlık Portresi

İnatçı Bir Adam: Bir Ülkenin Karanlık Portresi

İnatçı Bir Adam, A Man of Integrity

2020 yapımı filmi Şeytan Yoktur‘la Altın Ayı kazanan İranlı yönetmen Mohammad Rasoulof’un bir önceki filmi İnatçı Bir Adam, İran sinemasından aşina olduğumuz ahlaki ikilemler üzerine bir anlatıyı takip ediyor. Ahlaki soruların toplumsal bağlamına dolaysız vurgular yapan Rasoulof, ülkedeki güncel duruma dair karamsar bir portre çiziyor.


Bu yazı, Altyazı’nın Haziran 2018 tarihli 184. sayısında yayımlanmıştır.


2017 yılında Cannes’ın Belirli Bir Bakış bölümünden ödülle dönen İnatçı Bir Adam’ın (Lerd, 2017) odağında, geçimini kendi küçük balık çiftliğinde yetiştirdiği Japon balıklarından sağlayan Rıza, okul müdiresi eşi Hadis ve ilkokul çağındaki oğulları yer alıyor. Rıza’nın sert bakışları, suskunluğu, Hadis’in endişeli tavırları, ailenin zor bir dönemden geçtiğini daha en baştan hissettiriyor. Kısa süre içinde, ekonomik güçlüklerle boğuştuklarını, Rıza’nın bankadan aldığı krediyi geri ödemekte zorlandığını, üstüne üstlük arsalarına göz koyan büyük bir şirketin hayatı onlara dar ettiğini öğreniyoruz. Çiftliğe yanı başlarındaki nehirden gelen temiz suyun kesilmesiyle balıkları ölmeye başlıyor, kasabanın önde gelenlerinden Abbas’la aralarındaki anlaşmazlık fiziksel bir boyut kazanıyor ve işler Rıza ile Hadis açısından giderek sarpa sarıyor. Bu açmazdan çıkmak için çırpınan aile zamanla, zorluk derecesi giderek artan bir dizi kararla karşı karşıya kalıyor.

Mohammad Rasoulof’un filminin bir yanıyla, yakın dönem İran sinemasından aşina olduğumuz, ahlaki ikilemler üzerine kurulu anlatılarla akraba olduğu söylenebilir. Rıza, işini kolaylaştırmayı vaat eden banka memurunun talep ettiği rüşveti verecek mi? Arsasını elinden almaya kararlı görünen şirketle mücadele mi edecek yoksa bir tür uzlaşmaya varmayı kabul mü edecek? Hadis tüm bu kararları sürekli burnunun dikine giden eşine mi bırakacak yoksa duruma müdahale mi edecek? Onun inatçılığıyla hiçbir şeyin çözülmeyeceğini anlayınca, okulda Abbas’ın kızını odasına çağırtıp tehdit etmesi nasıl bir ahlaki yükü beraberinde getirecek? Bu süreçte neleri paylaşacaklar, neleri birbirlerinden gizlemeyi tercih edecekler? Yaptıkları tercihler ilişkilerini nasıl etkileyecek? Tüm bunlar, sözgelimi bir Asghar Farhadi filminde de karşılaşabileceğimiz, karakterlerle birlikte izleyiciyi de sürekli ikileme düşüren sorular.

İnatçı Bir Adam, A Man of Integrity

Ne var ki Rasoulof, çizdiği çetrefil İran portresiyle bu soruların toplumsal bağlamına Farhadi’den daha dolaysız bir vurgu yapıyor ve gitgide filmi bireysel bir ahlak meseli olmaktan çıkarıyor. Rıza’nın karşısına dikilen her engel, bu toplumsal panoramaya yeni parçalar ekliyor. Ödemede kolaylık sağlama vaadiyle rüşvet talep eden banka memuru, aralarındaki kavgadan sonra Abbas’ın aldığı sahte sağlık raporu yüzünden Rıza’nın gözaltına alınıp birkaç günü hapiste geçirmesi, balıklarının kasten zehirlendiğini kanıtlamasına rağmen hukuki bir kazanım elde edememesi, her şey onun lehine olduğu hâlde elinin kolunun bağlı olduğunu, ona yardımcı olamayacağını söyleyen sigorta şirketi temsilcisi… Tüm bunlar dibine kadar yolsuzluğa, hukuksuzluğa batmış bir toplumsal yapının ayrıntılarını sayıp dökerken, ortada dürüstlükle, her şeyi kitabına göre yapmakla halledilebilecek bir mesele olmadığının altını çiziyor.

Oyunun Kuralları

İnatçı Bir Adam, Rıza ve ailesinin Tahran’dan Kuzey İran’daki bu kasabaya sonradan gelmeleri ve yıllardır orada yaşamalarına rağmen halk tarafından hâlâ “yabancı” olarak görülmeleri üzerinden, bu tabloya taşra-kent ikiliği boyutunu da ekliyor. Hadis’in yardımcısı, “siz bilmezsiniz, Abbas buralarda çok etkili bir kişidir, onunla anlaşmazlığa düşmeseniz iyi edersiniz” minvalinde sözler sarf ediyor örneğin. Hadis’in erkek kardeşi de Rıza’yı uzlaşmaya ikna etmeye çalışıyor iyi niyetle. Bu örnekler kentli, eğitimli bir aile olarak taşra hayatının işleyişine ayak uyduramadıklarına işaret eder gibi görünüyor. Ancak Rıza’nın, oğlunun karıştığı bir kavga nedeniyle gittiği okulda, müdürle yaptığı görüşmede anlıyoruz ki, daha önce Tahran’da öğretim görevlisi olan Rıza, haksızlığa boyun eğmediği için üniversiteden ayrılmış ve ailesini de zaten bu yüzden bu küçük kasabaya taşımış. Diğer bir deyişle, Rıza’ya ve ailesine yaşatılanların temelinde burada işlerin nasıl yürüdüğünü bilmemelerinin, birer yabancı olarak görülmelerinin ötesinde, ilkelerinden ödün vermemeleri yatıyor. Bu anlamda yolsuzluk, hukuksuzluk söz konusu olduğunda, filmde ilk bakışta göze çarpan taşra/kent ikiliği de geçerliliğini yitiriyor.

İnatçı Bir Adam, A Man of Integrity

Olaylar dallanıp budaklandıkça, gerilim yükseldikçe, Rıza ve Hadis üzerlerine üzerlerine gelen sistemle başa çıkabilmek adına toplumsal işleyişe dair idealist ilkelerini eğip bükmeye, evlerini ve arsalarını korumak adına bir bir ödünler vermeye başlıyorlar. Oyunu onlara dayatılan kurallara göre oynamaya başlıyorlar; Hadis Abbas’ın kızın tehdit ederek bir kazanım elde etmeye çalışıyor, Rıza gururunu bastırıp Abbas’tan özür diliyor. Ne var ki bunlar da çare olmuyor; giderek, her şeyden vazgeçseler bile bunun canlarını ve mallarını kurtarmalarını sağlamakta yeterli olmayacağı anlaşılmaya başlıyor.

Zalimler ve Mazlumlar

İnatçı Bir Adam, bir noktada diyaloglar üzerinden de açıkça dile getirildiği üzere, günümüz İran’ında bireylerin iki seçenekle karşı karşıya olduğunu; herkesin ya zalim olacağını ya da zalimlerin baskısı altında ezileceğini ileri sürüyor. Rıza da haksız yere hapse girip çıktıktan, balıklarının ölümüne bir sabotajın yol açtığını bilimsel raporlarla kanıtladıktan ve nihayet evini kaybettikten sonra bu konuda bir tercih yapmak mecburiyetinde kalıyor. Filmin kurduğu dünyanın karamsarlığı da, boğazına kadar rüşvete ve yolsuzluğa batmış, en basit işin bile ancak ahbap-çavuş ilişkileriyle yürüdüğü, baskı ve şantaj üzerine kurulu bir toplum tablosu çizmesinin ötesinde, bu sisteme boyun eğmenin bile bireyi koruyamayacağını savunmasında. Rıza’nın verdiği mücadeleden sağ çıkmasının temel koşulu, biraz bilerek biraz da farkında olmadan, oynanan oyunda daha kritik bir rol üstlenmeyi kabul etmesi ve bir nevi “düşmanına dönüşmesi”yle mümkün oluyor.

Karanlık ellerin kurduğu bir oyunun piyonu hâline gelmek pahasına bir anda beklemediği bir iktidar kazanıyor, kasaba halkından saygı görmeye başlıyor Rıza. Ancak filmin bu noktasında, kaybettiklerinden belki de çok daha fazlasını geri kazanacak olması önemini kaybediyor. Zira onun için ilkelerine sadık kalıp kendi hâlinde yaşayıp gitmeye çalışırken ezilmenin tek alternatifinin zalime dönüşmek olduğu gözler önüne seriliyor. Filmin günümüz İran toplumuna dair çizdiği tablonun en karamsar noktası bu: Rasoulof herkesin toplumsal konumunu birbirine karşı kullandığı, her şeyin ancak rüşvet ya da baskıyla yapıldığı, bireysel çıkarlar üzerine kurulu bir ilişkiler ağının toplumun kılcal damarlarına kadar sızdığı bu ülkede “temiz kalmak” diye bir şeyin olmadığını, insanın tek seçiminin ‘zalim’ olmak ile ‘mazlum’ olmak arasında olduğunu söylüyor.


İnatçı Bir Adam, MUBI Türkiye’de izlenebiliyor.

© 2013-2022 Altyazı Aylık Sinema Dergisi / Altyazi.net'in içeriği dergi yönetiminden ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz.