Lucrecia Martel ve Kadın Süper Kahramanlar

Bataklık (2001), Başsız Kadın (2008) ve Zama (2017) gibi filmleriyle çağımızın en özgün yönetmenlerinden biri olduğunu kanıtlayan Lucrecia Martel, Hollywood’un son dönem eğilimleri ve süper kahraman filmlerine dair kamuya açık bir konuşmada yankı bulan tespitlerde bulundu.

Arjantinli yönetmen, son dönemde bir trend haline gelen, içi boşaltılmış politik tavırları eleştirerek, Hollywood’un aynı filmleri kadın başkarakterlerle çekerek #MeToo hareketinin misyonunu yerine getirdiğini düşünmenin büyük bir yanılgı olduğunu dile getiriyor. Martel’e göre Wonder Woman gibi Marvel filmlerinden, beyaz orta sınıf eril kültürün diktatörlüğünden bizi kurtarmasını umamayız. Erkeklere biçilen rollere kadın karakterleri yerleştirip politik bir şey yapıldığını düşünmek bir gaflet.

Martel şu önemli soruları soruyor: “Neden Marvel’ın en çok gişe yapan filmlerinin adında ‘savaş’ geçiyor? Neden Captain America gibi karakterlerle hamasi, militarist referanslar veriliyor?”

Gişe filmlerinden hayli uzak, uzun ve durağan planlarla ilerleyen ve kitlelere ulaşması güç filmleriyle bilinen Martel, şaşırtıcı bir şekilde, Marvel yetkililerince Scarlett Johansson’un başrolde olduğu bir ‘Black Widow’ filmini yönetmesi için düşünülmüş ve görüşmeler yapılmıştı. Ancak Marvel yetkilileri ona cinsiyetçi bir şekilde “aksiyon sahnelerini dert etme” deyince, Martel de bu teklifi reddetmişti.

Lucrecia Martel’in yönettiği bir süper kahraman filmi izleme fikri heyecan verici, ancak yakın tarihte ona istediği yaratıcılık alanını tanıyacak bir ortam oluşması ihtimali de bir o kadar düşük görünüyor. Martel, son olarak, Antonio Di Benedetto’nun romanından uyarladığı bol ödüllü Zama’nın ardından Björk’ün ‘Cornucopia’ adlı sahne şovunu yönetmişti. Video, ışık ve sahne tasarımının özel bir birlikteliği olan bu konser serisi de büyük ses getirmişti.