Şu An Okunan
41. İstanbul Film Festivali’nden 25 Film Önerisi

41. İstanbul Film Festivali’nden 25 Film Önerisi

İstanbul Film Festivali biletleri 1 Nisan Cuma günü genel satışa çıkıyor. Festivalin uzun film listesi arasından 25 önerimizi paylaşıyoruz.

İki yıllık pandemi arasının ardından İstanbul Film Festivali geleneksel tarihine ve gösterim koşullarına geri dönüyor. Geçtiğimiz iki yılda programını salgın koşullarına göre şekillendiren ve daha uzun sürelerde, çevrimiçi ve özel gösterimlerle düzenlenen festival bu yıl her zaman olduğu gibi Nisan ayının başında ve İstanbul’daki çeşitli mekânlarda düzenlenecek. Biz de kendi alışkanlıklarımızı sürdürüyor ve festivalin kalabalık programı arasından 25 film önerimizi bir araya getiriyoruz. Seçkimiz hem gündemi belirleyen dikkat çekici yapımları hem de keşif niteliği taşıyan gözden kaçabilecek filmleri kapsıyor.

41. İstanbul Film Festivali’nde izleyebileceğiniz, film listenizi yaparken gözden kaçmaması gereken filmlerden oluşan 25 filmlik listemiz şu şekilde:


Alcarràs

Alcarràs

İlk uzun metrajı ‘93 Yazı’yla (Estiu 1993, 1997) pek çok kişinin beğenisini toplayan Katalan yönetmen Carla Simón’un yeni filmi Alcarràs, Berlinale’de büyük ödül Altın Ayı’yı kazandı. Tamamı amatör oyuncularla çekilen film nesillerdir şeftali üreticiliği yapan çiftçi bir aileyi merkezine alıyor. Şeftali ağaçlarının kesilme tehlikesiyle karşı karşıya kalan Solé ailesinin hikâyesi aile bağları ve bir aradalık duygusu üzerine bir anlatı sunarken geleneksel-modern, bugün-geçmiş gibi ikilikler üzerinden dokunaklı bir portre çiziyor.


Aşk, Mark ve Ölüm

Aşk Mark ve Ölüm

2014 yapımı çok sevilen belgeseli Motör: Kopya Kültürü & Popüler Türk Sineması‘yla dikkatleri çeken Cem Kaya, yeni filmi Aşk, Mark ve Ölüm‘de Almanya’daki Türkiyeli göçmenlerin hikâyesine müzik üzerinden yaklaşıyor. Türkiye’den Almanya’ya göçen işçilerin ve onları takip eden sonraki kuşakların taşıdıkları müzik kültürünü inceleyen film kültür tarihimize hatırı sayılır bir katkı sunarken birbirinden ilginç pek çok özel karakteri beyazperdeye taşıyor.


Çizgi / La Ligne

La Ligne, The Line

Yuva (Home, 2008) ve Yukarıdaki Çocuk (L’enfant d’en haut, 2012filmlerinin yönetmeni Ursula Meier, yeni filmi Çizgi‘de isminin hakkını veren bir “sınır aşımı” hikâyesine odaklanıyor. Bir tartışma sırasında annesine tokat atan Margaret’ın uzaklaştırma cezası almasını takip eden film aile ve özel alan konularına dair bir anlatıyı takip ediyor. Yer yer eğlenceli, yer yer sert tonlara sahip olan film dünya prömiyerini Şubat ayında Berlin Film Festivali’nde yaptı.


Coma

Coma

Yönetmen Bertrand Bonello’nun önceki filmleri Nocturama (2016) ve Zombi Çocuk‘la (Zombi Child, 2019) bir üçleme oluşturduğunu söylediği Coma, pandemi döneminin etkilerini oldukça kişisel bir yaratıcılık alanı olarak kullanıyor. İnsanları rüyalarına dâhil etme yetisine sahip başkarakterinin peşinde ilerleyen film gerçek ve rüya arasında gidip gelen çok parçalı yapısıyla tamamen kendine has bir dünya kuruyor. Coma dünya prömiyerini Berlinale’nin Encounters bölümünde yaptı ve festivalden FIPRESCI ödülüyle döndü.


Dağların Denizcisi / O Marinheiro das Montanhas

Dağların Denizcisi

Cezayirli-Brezilyalı sinemacı Karim Aïnouz’un ilk defa babasının memleketi Cezayir’e gitmek üzere çıktığı yolculuğu kendi gözünden aktaran Dağların Denizcisi festival programının öne çıkan yaratıcı belgesellerinden birisi. Bir yandan bir gezi günlüğü olarak işleyen, diğer yandan arşiv malzemeleriyle anlatısını derinleştiren film Aïnouz’un kişisel perspektifinden çıkıp farklı ülkelere ait varoluşlara dair anlamlara kavuşuyor. Dağların Denizcisi prömiyerini geçtiğimiz Cannes Film Festivali’nde yaptı.


Değerli Taşlar / Robe of Gems

Robe of Gems

Yönetmenliğini Amat Escalante, Lisandro Alonso ve Carlos Reygadas gibi usta isimlerin filmlerinin kurgucusu olarak tanıdığımız Natalia López Gallardo’nun üstlendiği Değerli Taşlar bir kayıp vesilesiyle bir araya gelen üç kadının hikâyesini anlatıyor. Adını bir Budist meselinden alan film şiddetin günlük hayata etkilerine sıradışı yollardan bakarken gerçekçiliği, rüyaları ve alegorik anlatımı bir arada kullanan çok yönlü bir dünya oluşturuyor.


Flux Gourmet

Flux Gourmet

Geçmişte birçok filmiyle festivale konuk olan Peter Strickland yeni filmiyle de İstanbul Film Festivali’nin Uluslararası Yarışma’sında. Flux Gourmet, mutfak ve beslenme performansına dayalı bir enstitüde yaşananlara odaklanan bir anlatıyı takip ediyor. Bolca yemeğin, müziğin ve rengin dahil olduğu stilize bir dünya kuran film komedi unsurlarını da ustalıkla kullanıyor. Flux Gourmet dünya prömiyerini bu yıl Berlin’de yapan filmlerden biri.


İo Adası / Iodo

İo Adası

Bu yıl folk horror sinemasına ayrılan Mayınlı Bölge’deki klasiklerden biri olan Kim Ki-young imzalı Io Adası (1977), farklı türler arasında gezinmesiyle meşhur çağdaş Kore filmlerinin öncüllerinden biri. Ücra bir adada geçen ve mitolojik unsurlardan beslenen film farklı zaman dilimleri arasında gidip gelirken film korku, dram ve erotik gerilim gibi türleri iç içe geçiriyor. Başrolleri üstlenen Lee Hwa-shi ve Park Jeong-ja’nın da unutulmaz performanslar ortaya koyduğunu belirtelim.


Kör Karanlık / Occhiali Neri

Kör Karanlık

70’li ve 80’li yıllarda bilhassa giallo alt türünde imza attığı korku filmleriyle türe önemli katkılar sunmuş usta yönetmen Dario Argento’nun yeni filmi festival programının dikkat çeken yapımları arasında. Görme yetisini kaybeden bir kadının güneş tutulması esnasında bir katilin peşine düşmesini konu edinen film Argento’nun giallo türüne yeni katkısı olduğu gibi usta yönetmenin filmografisine yeniden bakmak için kıymetli bir vesile. Kör Karanlık dünya prömiyerini 2022 Berlin Film Festivali’nde Özel Gala’da yaptı.


Kâbus / Berdreymi

Kabus

Gudmundur Arnar Gudmundsson ikinci uzun metrajında bir grup genç erkeğe odaklanan bir dostluk ve büyüme öyküsü anlatırken günümüz İzlanda toplumuna ve özellikle de şiddet ve istismarın yaygınlığına dair gözlemlerde bulunuyor. Geleceğe dair bir ümit ışığının görülmediği kasvetli bir dünyada dostluğun ve şefkat ihtiyacının önemine vurgu yapan Kâbus, farklı ülkelerde pek çok örneğini izlediğimiz türden bir film olmasına rağmen incelikli karakterleriyle kuvvetli bir duygusal etki bırakmayı başarıyor.


Kutsama / Benediction

Benediction

Usta yönetmen Terence Davies’in yeni filmi İngiliz şair Siegfried Sassoon’un yaşamını konu ediniyor. Birinci Dünya Savaşı’nda İngiliz ordusunda savaşıp madalya kazandıktan sonra cepheden döndüğünde savaş aleyhtarı olan, hem özel yaşamı hem de sanatsal üretimiyle dönemin ilgi çekici karakterleri arasında bulunan Sassoon’un yaşamına derinlikli bir bakış atan Davies, Kutsama‘yla çağımızın en popüler sinema üretme biçimlerinden biyografi türüne de özgün bir katkı sunuyor.


Küçük Filistin (Kuşatma Günlüğü) / Little Palestine (Diary of a Siege)

Küçük Filistin

Yönetmenliğini Abdallah Al-Khatib’in üstlendiği Küçük Filistin (Kuşatma Günlüğü), festival programında yer alan önemli belgesellerden birisi. Suriye’nin başkenti Şam’ın Yermük ilçesindeki Filistin mülteci kampında 2011-2015 yılları arasında yaşananlara tanıklık etme işlevi sunan film kendisi de Yermük’te doğan ve 2015’te DAEŞ tarafından sınır dışı edilene kadar orada yaşayan yönetmenin bu dönemde kendi çektiği görüntülere dayanıyor. Küçük Filistin dünya prömiyerini önemli belgesel film festivali Visions du Réel’da yaptı.


Kurt İni / La Casa Lobo

Kurt İni

Güney Amerika’da, göçmenlerden oluşan bir kolonide gördüğü baskılardan kaçan küçük Maria’yı merkezine alan Kurt İni (2018), dehşet verici olayları masalsı bir üslupla ele alırken bir yandan da izleyiciyi Şili’nin travmatik tarihiyle yüzleştiriyor. Joaquín Cociña ve Cristóbal León’un birlikte yönettiği film, animasyon tekniğini kullanmadaki yaratıcılığıyla da özel bir takdiri hak eden sıradışı bir deneme.


Mahalle Bakkalı / Produkty 24

Convenience Store

Michael Borodin imzalı Mahalle Bakkalı, Moskova’nın kenar mahallelerinden birinde zorla çalıştırılan göçmen kadınların dünyasına odaklanıyor. 2016’da ortaya çıkan gerçek olaylardan yola çıkılan film Muhabbet adlı başkarakterinin bu çağdaş kölelik sisteminden kaçışını ve ülkesi Özbekistan’a döndükten sonra yaşadıklarını takip ediyor. Farklı türler arasında dolaşan, yer yer fantastik unsurlara da yer veren film sinema okumadan önce Rusya’da göçmen işçi olarak çalışan Taşkent doğumlu yönetmen Michael Borodin’in ilk uzun metrajı.


Masumlar / De uskyldige

Masumlar

2014 yılında İstanbul Film Festivali’nde ilk uzun metrajı Körlük (Blind) ile büyük ödül Altın Lale’yi kazanan Eskil Vogt, yeni filmiyle de festivalin Uluslararası Yarışma’sında. Bu kez korku ve gerilim türüne yönelen Norveçli yönetmen Masumlar‘da birtakım doğaüstü güçler edinen bir grup çocuğun yaşadıklarına odaklanıyor. Çoğunlukla Joachim Trier filmlerindeki senaristliğiyle tanınan Vogt’un son filmi dünya prömiyerini geçtiğimiz yıl Cannes’ın Belirli Bir Bakış bölümünde yaptı.


Rimini

Rimini

Bilhassa ‘Cennet Üçlemesi’ olmak üzere Batı toplumuna ve kültürüne yönelik eleştirel yaklaşımıyla tanınan Avusturyalı yönetmen Ulrich Seidl, uzun bir aranın ardından çektiği ilk uzun metrajla festivalin programında yer alıyor. Artık gözden düşmüş bir şarkı/jigolonun yaşamına odaklanan Rimini, adını başkarakterinin yerleştiği ve film boyunca arka plan olarak işlev gören İtalyan kasabasından alıyor. Dünya prömiyerini Berlin’de yapan film Seidl sinemasını özleyenler için bulunmaz nimet.


Sonne

Sonne

Avusturyalı yönetmen Ulrich Seidl’ın bu kez yapımcılığını üstlendiği bir başka Avusturya yapımı film de festivalin öne çıkan yapımları arasında yer alıyor. Sonne, 17 yaşındaki üç gencin hikâyesini sosyal medyayla ilişkileri ve bunun toplumsal karşılıkları üzerinden izliyor. Başörtüsüyle çektikleri videoyla bir anda sosyal medyada meşhur olan gençlerin yaşadıklarını takip eden film dünya prömiyerini Berlin Film Festivali’nde yaptı. Sonne, yönetmen Kurdwin Ayub’un ilk uzun metrajı.


Titanik’i Seyretmek İstemeyen Kör Adam / Sokea Mies, Joka Ei Halunnut Nähdä Titanicia

Titanik’i Seyretmek İstemeyen Kör Adam

Onu tekerlekli sandalyeyle yaşama mecbur bırakan bedensel engelinin yanı sıra görme engeli de bulunan sinema tutkunu Jaakko’nun hikâyesini anlatan Titanik’i Seyretmek İstemeyen Kör Adam mizahi tonuyla ve hafif üslubuyla dikkat çeken sıradışı bir aksiyon-gerilim filmi âdeta. Kendisinden uzakta yaşayan büyük aşkını görmek üzere kendisi için zorlu bir yolculuğa çıkan Jaakko’ya hayat veren Petri Poikolainen dikkat çekici bir performansa imza atarken yönetmen Teemu Nikki ise dünya prömiyerini Venedik’te yapan filmiyle uluslararası tanınırlık elde etmiş durumda.


Tumbbad

Tumbbad

Festivalin bu yıl folk horror filmlerine ayırdığı ‘Mayınlı Bölge’ seçkisinde yer alan Tumbbad, folklorik öğeleri ilginç biçimlerde kullanan bir Hindistan filmi. Ninesinden öğrendiği kadım bir sırrın kendisini kötücül bir güce ulaştırdığı Vinayak’ın hikâyesini takip eden film Marati yazar Narayan Dharap’ın ‘Aaji’ öyküsünden esinleniyor. Yönetmenliğini Rahi Anil Barve’nin üstlendiği Tumbbad Hinduların Bereket Tanrıçası ile açgözlü oğlu Hastar’ın öyküsüne yeni bir yorum getiriyor.


Tüyler / Feathers

Tüyler

Bir çocuğun doğum günü partisi sırasında yanlış giden bir sihirbazlık numarası sonrası ailenin otoriter babası bir tavuğa dönüşür. Güncel Mısır sinemasının çıkardığı son dönemdeki önemli örneklerden Tüyler bu tuhaf ve komik olayın geleneksel bir Mısır ailesine ne yapacağı sorusunu soruyor. Dünya prömiyerini Cannes’da yapan ve çok sayıda kişinin beğenisini toplayan film İstanbul Film Festivali programının da gözden kaçmaması gereken yapımlarından birisi.


Vortex

Vortex

Çağımızın en çok tartışma yaratan yönetmenlerinden Gaspar Noé’nin yeni filmi Vortex, festivalin Uluslararası Yarışma seçkisinde yer alıyor. Yönetmenin geçirdiği beyin kanaması ve Covid sonrası çoğunlukla kendi ölümlülüğü ve yaşadıkları üzerine düşünerek ürettiği film sevgi dolu, yaş almış bir çiftin son günlerine odaklanıyor. Bölünmüş ekran tekniğini kullanan, başrollerinden birisinde usta yönetmen Dario Argento’nun yer aldığı film dünya prömiyerini Cannes’da yapmıştı.


Yang’dan Sonra / After Yang

After Yang

Güney Kore asıllı, ABD’li yönetmen Kogonada, ilk uzun metrajı Columbus (2017) ile dikkatleri üzerine çekmişti. Daha öncesinde hazırladığı video çalışmalarıyla da tanınan yönetmen ikinci filminde bilimkurgu sularına giriyor. Robotların günlük yaşama dâhil olduğu bir gelecekte geçen Yang’dan Sonra incelikli kurulmuş hikâye yapısının yanı sıra aile, aidiyet ve yaşam üzerine kafa yoran açıklığıyla ilgiyi fazlasıyla hak ediyor.


Yarına Kadar / Ta Farda

Yarına Kadar

Ali Asgari’nin filmi evlenmeden çocuk sahip olmuş ve bunu herkesten saklamak zorunda kalmış genç bir kadının, ailesi son dakika kararıyla taşradan Tahran’a ziyarete geldiği için bebeğini bir günlüğüne emanet edecek birini bulma çabasını anlatıyor. Gerilim duygusunu sürekli ayakta tutan Yarına Kadar, tahmin edilebilir senaryo tercihlerine rağmen başkarakterinin tehlikelerle dolu yolculuğu üzerinden günümüz İran’ında hüküm süren cinsiyet eşitsizliğine, ahlaki ikiyüzlülüğe ve köhnemiş toplumsal yapıya dair keskin gözlemlerde bulunmayı başarıyor.


Yaşamaya Bak / C’mon c’mon

C'mon C'mon

Başparmak (Thumbsucker, 2005), Aşkın Halleri (Beginners, 2010) ve 20’inci Yüzyıl Kadınları (20th Century Women, 2016) gibi filmleriyle tanınan yönetmen Mike Mills, yeni filminde bir dayı-yeğen ilişkisine odaklanıyor. Ülkeyi gençlerle röportaj yapmak üzere dolaşan bir gazetecinin beklenmedik olaylar sonrasında dokuz yaşındaki yeğenini bu yolculuğa dâhil etmesini takip eden Yaşamaya Bak, son derece duygusal, içten ve keyifli bir anlatı kuruyor. Başrolüne Joaquin Phoenix’i taşıyan Yaşamaya Bak, festivalde kaçırılmaması gereken filmlerin başında geliyor.


Yola Devam / Jaddeh Khaki

Tahran’dan kuzeye, Türkiye sınırına doğru yolculuk eden bir ailenin hikâyesine odaklanan Yola Devam, İran sinemasının en önemli isimlerinden Cafer Panahi’nin oğlu Panah Panahi’nin ilk uzun metrajı. Yol filmi alışkanlıklarını kullanan film hem komik hem dokunaklı olabilen yapısıyla dikkat çekiyor. İlk gösterimini 2021 Cannes Film Festivali’nde Yönetmenlerin On Beş Günü bölümünde yapan Yola Devam, İran sinemasına ya da yol filmlerine meraklı seyircilerin mutlaka göz atması gereken bir yapım.


41. İstanbul Film Festivali’yle ilgili detaylı bilgiye ve filmlerin gösterim takvimine İKSV’nin internet sitesi üzerinden ulaşmak mümkün.

© 2013-2022 Altyazı Aylık Sinema Dergisi / Altyazi.net'in içeriği dergi yönetiminden ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz.