Altyazı’dan #195
Tüm dünyada hayatı felç eden koronavirüs salgınının başlangıcından bu yana konuşulan şeylerden biri de, bundan sonra hiçbir şeyin “eskisi gibi” olmayacağı. Bir daha ne zaman “normale” dönebileceğimizin de, bildiğimiz anlamda “normal”in sürdürülebilir olup olmadığının da tartışmalı olduğu sıradışı zamanlardan geçiyoruz. Türkiye’deki ilk COVID-19 vakasının tespit edildiği 11 Mart’ı takip eden günlerde biz de öncelikle Altyazı Sinema Derneği’ndeki film gösterimlerini, seminerleri ve diğer etkinlikleri durdurduk, hepimiz evden çalışmaya başladık. Bu süreçte gerek kapanan dergi satış noktaları gerek evde kalma uygulamaları dolayısıyla okurlarımızın dergiye erişim olanakları çok sınırlandığından, aldığımız ilk kararlardan biri dergiyi –en azından şimdilik– dijital olarak yayınlamak oldu. 195. sayımızdan başlayarak, dijital alanın sağladığı imkânlar sayesinde Altyazı’yı yeniden aylık olarak çıkarmaya başlıyoruz. Dijital mecraya uyumlu kılmak adına ufak tefek değişikliklerle sunduğumuz yeni sayımızı satın alan okurlarımız, aynı zamanda Mayıs 2019’dan beri çıkardığımız tüm sayılara erişebilecek.
Sinema, tüm dünyada salgının yarattığı olağanüstü koşullardan en sert etkilenen sektörlerden biri oldu kuşkusuz. Sinema salonlarının kapanmasının, ulusal ve uluslararası festivallerin büyük bölümünün tamamen iptal olmasının ya da belirsiz bir geleceğe ertelenmesinin ardından ‘ev sineması’nın önemi arttı, çevrimiçi izleme platformları yükselişe geçti, 1 Mayıs’ta başlayan İşçi Filmleri Festivali gibi kimi festivaller de gösterim ve söyleşilerini internet üzerinden gerçekleştirmeye başladı. Bu süreçte Türkiye’de başvurulan alternatif çözümlerden biri de, BluTV ile Başka Sinema arasındaki anlaşma. Normal şartlarda bahar aylarında vizyona girmesi planlanan Başka Sinema filmleri, bu işbirliği sayesinde BluTV üzerinden izleyiciyle buluşuyor. Bu yapımlardan Kronoloji’nin yönetmeni Ali Aydın’la Sinan Yusufoğlu’nun yaptığı söyleşiyi ve Yinan Diao’nun stilize kara filmi Güney İstasyonunda Randevu üzerine Aslı Ildır’ın inceleme yazısını bu sayımızda okuyabilirsiniz. Üçüncü sezonu yayınlanan Babylon Berlin üzerine Çiğdem Öztürk’ün yazısı ise, bizi çeşitli metinler arasında gezdirerek iki dünya savaşı arasının karanlık ama şatafatlı Berlin’ine götürüyor. Ticari vizyonun durduğu, festivallerin askıya alındığı bir ortamda Altyazı olarak dijital platformları takip etmeyi sürdüreceğiz fakat amacımız bunun da ötesinde, kendi sinema gündemimizi yaratmaya ve daha serbest bir yaklaşımla özgün içerikler üretmeye devam etmek.
Bu sayının odak noktasında ise, ‘Zor Zamanlar’ başlığını verdiğimiz kapsamlı dosya var. Hastalığın dünya genelindeki yayılımını takip edip kısa ve uzun vadeli toplumsal ve ekonomik etkilerini tahayyül ederken, bu süreçte beden ve ruh sağlığımızı nasıl koruyacağımız üzerine düşünürken, zihnimizin bir yanından çeşitli filmler de akıyor elbette. Dosya kapsamında yazarlarımız, içinden geçtiğimiz dönemi anlamlandırma çabasının çağrışımları üzerinden sinema tarihinin farklı dönemlerine gidiyor, bugüne ve yarına bakmanın farklı yöntemlerini araştırıyor. Coşkun Liktor krizin ilk günlerinden beri kafamızı meşgul eden salgın hastalık filmlerinin politik yansımalarını incelerken, Senem Aytaç 70’li yıllarda çekilen ekolojik distopyaların bugün geldiğimiz noktada bize ne söylediğini sorguluyor. Hasan Cömert bugünkü küresel sistemin son kırk yılda adım adım nasıl kurulduğunu analiz eden Adam Curtis imzalı HyperNormalisation belgeseline dönüp bakıyor, Şenay Aydemir ve Ahmet Gürata ise dünden bugüne işçi sınıfının perdedeki temsillerinin geçirdiği evreleri ayrıntılı olarak inceliyor. Zekican Sarısoy AIDS krizinin tüm dünyayı sarstığı 80’li yıllardan bugüne kuir sinemanın yolculuğunu takip ederken, Aslı Ildır evde kalma mecburiyetinin psikolojik ve toplumsal boyutlarına birbirinden farklı üç film üzerinden bakıyor. Çok çeşitli konulara eğilerek bugünkü hâletiruhiyemizin farklı köşelerine ışık tutan ‘Zor Zamanlar’ dosyası, dileriz filmler üzerinden sizin de aklınızdaki kimi sorulara cevaplar bulmanıza yardımcı olacak, yeni soruların filizlenmesini sağlayacak. Sağlıklı günlerde görüşmek dileğiyle. Berke Göl