Beş Maddede Pier Paolo Pasolini – IV

Çok Yakın, Çok Uzak
Pasolini, özellikle ilk filmlerinde konvansiyonel anlatıyı aşırı yakın planlar aracılığıyla sekteye uğratır. Hikâye kendi seyrinde akarken kamera bir anda gözlere odaklanır ya da ani bir yaklaşma hareketiyle bizi bağlamdan koparır. Bu “yaklaşma” estetiği, yönetmenin kariyeri boyunca tekrar tekrar ortaya çıkar ve gittikçe yapaylaşan sinema dilinin vazgeçilmez bir parçası olur. Yönetmenin geniş planda çektiği kalabalıklara yaklaşıp karakterlerine odaklanan ve belgesel diline yaklaşan kamerası, çok uzakla çok yakını gözle görülür bir şekilde birbirine bağlar. Pasolini sinemasıyla en çok özdeşleşen imgelerden bir tanesi, geniş ve kurak topraklarda, medeniyetin tüm izlerinden yoksun yeryüzünün üzerinde tek başına kalmış insan figürleridir: Teorem’in (Teorema, 1968) burjuva kökenlerinden kurtularak özgürleşmiş, kendini çırılçıplak bir şekilde doğanın kucağına bırakmış fabrikatörü, lanetinden kaçmak için kendini yollara vuran trajik karakterler Medea ve Kral Oedipus, Şahinler ve Serçeler’in (Uccellacci e Uccellini, 1966) “Marksist ve geveze” bir karga eşliğinde ıssız bölgeleri kat eden baba-oğlu…
<<<
>>>