Şu An Okunan
Rüzgar Gibi Geçti ve Sinema Tarihindeki Irkçılığı Yeniden Düşünmek

Rüzgar Gibi Geçti ve Sinema Tarihindeki Irkçılığı Yeniden Düşünmek

ABD’de George Floyd’un polis tarafından öldürülmesiyle başlayan ve birçok ülkeye yayılan ırkçılık karşıtı protestolar, sinema tarihindeki ırkçılığı da yeniden tartışmaya açtı.

HBO Max, ABD sinema tarihinin destansı klasiği Rüzgar Gibi Geçti’yi (Gone with the Wind, 1939), ırkçı öğeler içermesi nedeniyle film kataloğundan geçici olarak kaldırdı. Filmin ileri bir tarihte sansürsüz olarak ancak ırkçı vurgularına ilişkin bir uyarı ve yorum eşliğinde yeniden yayına alınacağı belirtildi. “Rüzgar Gibi Geçti, zamanının bir sanat ürünü. Ne yazık ki, o dönem Amerikan toplumunda yaygın olan etnik ve ırkçı önyargıları içinde barındırıyor,” diyen HBO Max sözcüsü, sözlerini, “eğer daha adil, eşitlikçi ve kucaklayıcı bir toplum kurmak istiyorsak, öncelikle kendi tarihimizi anlamalı ve kabullenmeliyiz,” diyerek sürdürdü.

Pazartesi günü, Oscar ödüllü 12 Yıllık Esaret (12 Years a Slave, 2013) filminin senaryo yazarı John Ridley, Rüzgar Gibi Geçti’nin HBO Max yayınından kaldırılması gerektiğini belirten bir çağrı yapmış, filmin yalnızca temsil yönünden yetersiz olmadığını, aynı zamanda iç savaş öncesinin Güney’ine övgü niteliğini taşıdığını belirterek, filmin köleliğin korkunçluğunu görmezden geldiğini söylemişti.

İç savaş öncesi Güney’de yaşayan köleleri çoğunlukla yazgılarından memnun, efendilerine sadık insanlar olarak tasvir eden Rüzgar Gibi Geçti, En İyi Film ve En İyi Yönetmen dahil olmak üzere 8 Oscar kazanmış, aynı zamanda siyah bir oyuncuya Oscar getiren ilk film olmuştu. Ancak En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülünü kazanan Hattie McDaniel ödül töreninde diğer oyuncu ve yönetmenlerle aynı sırada oturamamış, töreni salonun en arkasında izlemek zorunda kalmıştı.

Rüzgar Gibi Geçti’nin yayından kaldırılmasına yol açan kitlesel eylemler 25 Mayıs’ta ABD’nin Minneapolis kentinde 46 yaşındaki siyah vatandaş George Floyd’un polis tarafından öldürülmesiyle başladı ve 2013’te şekil alan #BlackLivesMatter (“Siyahların Yaşamı Kıymetlidir”) hareketini yeniden canlandırarak kısa sürede önce ABD’nin diğer eyaletlerine, ardından da kimi Avrupa ülkelerine sıçradı. İngiltere’de köle tüccarı Edward Colston’ın ve eski başbakan Winston Churchill’in, Belçika’da sömürgeci Kral II. Léopold’ün, ABD’de ise Amerika kıtasının kolonileştirilmesinde önemli bir rol oynamış olan Christopher Columbus’un heykellerinin protestoscular tarafından saldırıya uğramasıyla eylemler, ülkelerin tarihlerindeki ırkçılıkla yüzleşmesinin sembolik bir biçimine dönüştü. Eylemlerin yaygınlaşmasıyla birlikte, çeşitli platformlarda Ben Senin Zencin Değilim (I Am Not Your Negro, 2016), Ay Işığı (Moonlight, 2016) ve Karanlıkla Karşı Karşıya (BlacKkKlansman, 2018) gibi ırkçılık konusunu ele alan filmlerin izlenme oranlarında da bir artış gözlemlendi.

© 2013-2022 Altyazı Aylık Sinema Dergisi / Altyazi.net'in içeriği dergi yönetiminden ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz.