5 Kurt Vonnegut Uyarlaması
Tuhaf ile ‘fazla sıradan’ arasında gidip gelen karakterleri, ironik ve muzip kaoslar içinde sürüklenen olay örgüleriyle Kurt Vonnegut, sinemanın tam olarak ‘ne yapacağını bilemediği’ edebiyat efsanelerinden. Absürdizm ve hümanizmi birleştiren usta yazarı, doğum gününde, sinema ve TV için yapılmış ilginç uyarlamalarla anıyoruz.
Hazırlayan: Büşra Uyar
Alaycı, geveze, tuhaf ve çok mantıklı. 2007 yılında kaybettiğimiz Kurt Vonnegut Jr. (ki babasını kaybettikten sonra yola Jr’sız devam etmiştir) için ilk söyleyebileceklerimiz belki bunlar. Saydıklarımız kimine göre çok zeki olmanın getirisi, ‘sıradan’ şeyler olabilir; ancak Kurt Vonnegut’ın bu ‘sıradanlıkla’ elde ettiği şey her zaman için özgündü.
Çağdaş Amerikan Edebiyatı’nın en mühim isimlerinden Vonnegut hem akademide hem de edebiyatta defalarca altı çizilen cümleler, tuhaf ile fazla sıradanarasında ustalıkla mekik dokuyan karakterler, mizansenler bahşetti okura. İmzası hâline gelmiş stili ustalıkla daldan dala atlamak, ironik ve muzip kaoslar yaratmak, laf sokmak ve insanın doğru ve mantıklıkararlar alabilmesinin aslında ne kadar basit olduğunu anlatmaktan oluşuyordu.
Bir Vonnegut romanını düşlemek dünyanın en eğlenceli şeyi olabilir, ki Vonnegut okura öyle malzeme sunar ki eldekilerle zayıf bir düş kurmak neredeyse imkânsızdır; ancak söz konusu sinemaya geldiği zaman işler değişebilir. Vonnegut eserleri bugüne kadar pek çok televizyon yapımında, kısa filmde ve belgeselde yer bulsa da, sinemanın Vonnegut’ın eserlerinden birazcık çekindiği söylenebilir; hatta ‘bile bile lades’ de denilebilir buna. Bugün (11 Kasım) 98 yaşına girmiş Vonnegut’ı, ‘bile bile lades’e giren beş sinema uyarlamasıyla anıyoruz.
Between Time and Timbuktu (1972)
1972 yapımı televizyon filmi Between Time and Timbuktu, ‘Chronosynclastic Infundibulum’ adlı uzay sahasında vurulan, bunun sonucunda farklı dünyalarda, farklı durumlarda sonsuz kopyalanan bir şair-astronotun hikâyesine odaklanıyor. Yönetmenliği ve senaristliği üstlenen Fred Barzyk’in başta ‘Kedi Beşiği’ romanı ve ‘Maymun Evine Hoş Geldiniz’, ‘Harrison Bergeron’ ve ‘Happy Birthday, Wanda June’ öyküleri olmak üzere yazarın külliyatından ilham alarak sonsuz kopyaları ürettiği yapım, Kurt Vonnegut’ın ilk dönem bilim kurgu eserlerinden keyif alanlar için eğlenceli bir alternatif.
Mezbaha No.5 (Slaughterhouse-Five, 1972)
George Roy Hill’in romanla aynı adı taşıyan 1972 yapımı uyarlaması, neredeyse her “En İyi 100 Roman” listesinde adı geçen ‘Mezbaha No.5’in beyaz perdedeki başarılı bir uzantısı. Zira yazdığı mektupta zamanda çözüldüğünü (“I have come unstuck in time!”) ve hayatının belirli dönemlerinde kontrolsüzce gidip geldiğini belirten Billy Pilgrim’in ‘problemini’ ortaya koymak için sinemadan daha uygun bir mecra olamazdı!
İkinci Dünya Savaşı esnasında Amerikan ordusunda asker ve din adamı olarak görev alan Pilgrim’in Dresden Bombardımanı’ndan sonra yaşadığı travma ve kendi hayatı içinde gidip gelen çözülme hâli, savaşta Dresden Bombardımanı’na bizzat şahit olmuş Vonnegut’ın hayatından da büyük ölçüde izler taşıyor.
Monkey House (1991)
1991-1993 yılları arasında yayınlanan Kanada yapımı Monkey House, Vonnegut’ın 1968 yılında yayımlanan ‘Maymun Evine Hoş Geldiniz’ (Welcome to the Monkey House) öykü kitabındaki hikâyelere odaklanan bir mini TV serisi. Yazarın sunuculuğunu yaptığı ve birkaç bölümün dramatizyonunu sunduğu seri, Vonnegut’ın bilim kurguya sırtını dayayan satirik stilini başarıyla yansıtıyor.
Mother Night (1996)
1996 yılında Keith Gordon tarafından sinemaya uyarlanan ve romanla aynı ismi taşıyan Mother Night, en başarılı Kurt Vonnegut uyarlamalarından biri olarak kabul ediliyor. Nick Nolte’nin, ‘Mezbaha No.5’ romanında kısa bir süre için tanıma fırsatı bulduğumuz Howard Campbell’e hayat verdiği film, İkinci Dünya Savaşı’nda Almanya’da görevini fazlasıyla iyi şekilde yerine getiren Amerikan casusu Campbell’in, savaşın ardından kimseye Amerika adına çalıştığını kanıtlayamamasını konu ediniyor.
Şampiyonların Kahvaltısı (Breakfast of Champions, 1999)
1972 yılında kaleme alınan ve yazarın en sevilen romanlarından olan ‘Şampiyonların Kahvaltısı’, 1999 yılında sinemaya uyarlandığında kitlesini “çok sevenler” ve “hiçbir şekilde sevmeyenler” olarak, bıçakla kesercesine ikiye ayırmıştı. Alan Rudolph’un yönetmenliği üstlendiği ve Bruce Willis, Albert Finney, Nick Nolte gibi isimlerin başrolü paylaştığı filmin izleyicileri arasındaki keskin kutuplaşmanın hâlâ güncel olduğunu söylemek mümkün.
Vonnegut külliyatında sıkça okurun karşısına çıkan -ve Vonnegut’ın alter egosu olarak da kabul edilen- Kilgore Trout’un, çıldırmanın eşiğindeki araba satıcısı Dwayne Hoover’la karşılaşması ekseninde şekillenen Şampiyonların Kahvaltısı, dönemi için çok güçlü ve muzip bir sistem eleştirisi olarak da görülebilir. Vizyona girdiği sene Berlin Uluslararası Film Festivali’nde Altın Ayı için yarışan film, izleyiciler tarafından “takip edilmesi zor” olduğu yönünde eleştirilmişti.