Şu An Okunan
Siyah Bant Platformu’ndan Sansüre Karşı…

Siyah Bant Platformu’ndan Sansüre Karşı…

Sanatta sansür vakalarını belgeleyen ve sansürle mücadele etmeyi amaçlayan Siyah Bant platformu, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın filmlerin sanatsal etkinliklerde gösterimi için şart koştuğu kayıt-tescil belgesi uygulamasına tepki olarak bir açık mektup yayınladı. Nuri Bilge Ceylan, Derviş Zaim, Reha Erdem, Yeşim Ustaoğlu, Tayfun Pirselimoğlu, Zeki Demirkubuz, Onur Ünlü gibi pek çok yönetmenin ve sinema sektörünün büyük bölümünü kapsayan sayısız festival, meslek örgütü, sendika, dağıtımcı ve yapım şirketinin imza attığı metinde kayıt-tescil zorunluluğunun sanatsal ifade özgürlüğüne bir engel oluşturduğu vurgulanıyor. Metindeki talepler arasında ilgili yönetmeliklerin sektörle işbirliği halinde yeniden düzenlenmesi, kurulların filmlerin “ticari dolaşıma ve gösterime giremez” kararı verme yetkisinin kaldırılması ve sanatsal etkinliklerde filmlerin kayıt-tescil belgesi istenmeksizin özgürce gösterilmesi yer alıyor.

Mart ayı içinde, festivaller, meslek örgütleri, yönetmen, yapımcı ve dağıtımcıların sanatsal ifade özgürlüğünü tehdit eden bu gibi uygulamalar karşısında ortak bir tepki geliştirmesinin ne kadar önemli olduğunu gösteren iki vaka yaşandı. İlki, Lars von Trier’in birer hafta arayla iki bölüm halinde gösterime girmesi planlanan filmi İtiraf’ın (Nymphomaniac) ticari gösterime uygun olmadığına karar verilmesiydi. Siyah Bant’ın yayınladığı metinde, Değerlendirme ve Sınıflandırma Üst Kurulu’nun bu kararı da protesto ediliyor. Lakin, metnin yayınlanmasının ardından yaşanan ikinci bir vaka var ki, devletin sadece değerlendirme-sınıflandırma mekanizmasını değil, kayıt-tescil zorunluluğunu da bir sansür aracı olarak düşündüğünü çok açık bir şekilde ortaya koyuyor. Gezi Direnişi sırasında Eskişehir’de polisle eli sopalı sivillerin işbirliği içinde döverek öldürdükleri Ali İsmail Korkmaz’ın doğum gününde memleketi Hatay’da gerçekleştirilecek Ali: Düşlerinde Özgür Dünya belgeseli gösterimi, kayıt-tescil belgesi olmadığı gerekçesiyle Hatay Valiliği tarafından engellenmeye çalışıldı. Belgesel, yapılan girişimler sonucu Meclis Kültür Merkezi’nde gösterilebilmiş olsa da Hatay’da yaşananlar, kayıt-tescil zorunluluğunun ilerde devletin yerel ve merkezî aygıtları tarafından ne şekilde, ne durumlarda, hangi özgürlükleri kısıtlamak adına kullanılabileceğine dair yeterli ipucu veriyor. Mart ayında yaşananlar, sinemacılar ve meslek örgütlerinin, aşağıdaki metinde kurulan ortaklığı bir başlangıç noktası sayıp, dayanışmayı genişletmelerinin ve pratiğe taşımalarının ne denli hayati olduğunu açık biçimde ortaya koydu.  Altyazı

Sinemacılardan Kültür ve Turizm Bakanlığı’na Gönderilen Açık Mektup:

Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü, Türkiye’de düzenlenen film festivallerine ve çeşitli kültür sanat kurumlarına 2014 Ocak ayında gönderdiği bir yazıyla, etkinliklerde gösterilecek yerli filmlerin kayıt ve tescil edilmiş olması zorunluluğunu vurgulayarak, gösterimlerin yapıldığı mekânlarda denetimlerin yapılacağını ve kuralın ihlali halinde yaptırım uygulanacağını bildirdi.

Kayıt-tescil, başvurusu mevcut yönetmeliklere göre ancak bir yapımcı şirket tarafından yapılabilen ve filmlerin sınıflandırma ve değerlendirme kurulundan geçmesiyle sonuçlanan bir süreçtir. Dolayısıyla sanatsal etkinliklerde gösterilecek olan filmlere yönelik olarak (özellikle yapımcı belgesine sahip olmadıklarından dolayı kayıt tescil yaptıramayan kısa film ve belgeseller) gönderilen bu yazı, sinema sektöründe karışıklığa ve huzursuzluğa yol açmıştır.

Bir filmin yaş sınıflandırması ve değerlendirilmesinin yapılması dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi bir gerekliliktir. Ancak kriterleri son derece muğlak olan Değerlendirme ve Sınıflandırma yönetmeliği doğrultusunda Alt ve Üst Kurul üyeleri, daha ziyade ahlaki ya da siyasi nedenlerle filmlere yüksek yaş sınırları getirerek gösterimini kısıtlayabildiği gibi, “ticari dolaşıma giremez” kararı alarak  açık bir şekilde sansür uygulayabiliyor. Filmlerin kayıt-tescil zorunluluğu üzerinde oluşturulan bu kontrol mekanizması, sanatsal ifade özgürlüğünü açıkça tehdit ediyor. Son olarak Lars von Trier’in Nymphomaniac filmi için Sınıflandırma ve Değerlendirme Üst Kurulu tarafından ticari dolaşım ve gösterime çıkamaz kararı verildi. Mevcut yönetmeliğin 11. maddesinde belirtildiği üzere “kamu düzeni, genel ahlak, küçüklerin ve gençlerin ruh ve beden sağlığının korunması, insan onuruna uygunluk ve Anayasada öngörülen diğer ilkeler doğrultusunda” film yasaklanmıştır.

Aşağıda imzası bulunan sinemacılar, sinema yazarları, meslek örgütleri, sendika ve festivaller olarak şunları talep ediyoruz:

Kayıt ve Tescil ile Sınıflandırma ve Değerlendirme yönetmelikleri, sinema sektörü ile istişare edilerek hızla yeniden düzenlenmeli; yeni yönetmelikte yaş sınıflandırmasına uluslararası kabul edilmiş olan bilimsel ölçütler getirilmelidir. Özellikle, Değerlendirme Kurulları’nın, filmlere ticari dolaşıma ve gösterime giremez kararı verme yetkisi kaldırılmalıdır.

Film festivallerinde ve her türlü sanatsal etkinlikte filmler, kayıt-tescil belgesi istenmeksizin özgürce gösterilmelidir.

Değerlendirme ve Sınıflandırma Kurullarında kararlar alınırken, kanunca reşit olarak tanımlanan reşit bireylerin seçme ve ifade özgürlüğü ve sinema sanatının özgünlüğü gözetilmelidir.

Süreci yakından takip edeceğimizi ve sansüre yönelik kararların karşısında duracağımızı, her koşulda mesleki özgürlüğümüzü savunmaya hep birlikte ve kararlılıkla devam edeceğimizi kamuoyu huzurunda duyuruyoruz.

İmza veren kurum ve kişilerin tam listesi için: goo.gl/mTqo0z

© 2013-2022 Altyazı Aylık Sinema Dergisi / Altyazi.net'in içeriği dergi yönetiminden ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz.