Şu An Okunan
Amerikalı Amcam: Oyunun İçi ve Dışı

Amerikalı Amcam: Oyunun İçi ve Dışı

Amerikalı Amcam

Alain Resnais, 1980 yapımı filmi Amerikalı Amcam‘da anne karnından başlayarak üç karakterin yaşam hikâyesini takip eder. Ama bunu yaparken gerçekçiliği devreden çıkarmak için, tüm karakterlerin kurgu ürünü olduğunu, izlediğimizin tasarlanmış bir ‘oyun’ olduğunu gösteren trüklere başvurur.


Bu yazı, Altyazı’nın Nisan 2014 tarihli 138. sayısında yayımlanmıştır.


Alain Resnais’nin en yapıbozumcu filmlerinden biri olan Providence’tan (1977) sonra çektiği Amerikalı Amcam (Mon oncle d’Amérique, 1980), tam anlamıyla bir ‘sinema deneyi’dir. Filmde Resnais, anne karnından başlayarak üç karakterin yaşam hikâyesini takip eder. Ama bunu yaparken gerçekçiliği devreden çıkarmak için, tüm karakterlerin kurgu ürünü olduğunu, izlediğimizin tasarlanmış bir ‘oyun’ olduğunu gösteren trüklere başvuracaktır. Seyircinin gerçeklik yanılsamasına kapılmasının önüne geçerken, amacı bir yandan da bu kurgusal hayatları, tiyatro ve edebiyat deneyimine yakın bir heyecanla ‘incelenebilir’ kılmaktır. Repertuarına dördüncü bir karakter eklemesinin nedeni de budur: Biyolog Henri Laborit. Laborit’nin davranışçı teorileri filmin görüntülerine, bir ‘insanlar dünyası’ belgeselindeymişiz gibi eşlik eder. Ama ilginç olan ve Resnais’nin gerçekçi sinema estetiğine kısa devreye uğratma yönünde ne denli ileri gidebildiğini ortaya koyan şey, filmin anlatıcısı olan Laborit’in özyaşam öyküsünün de tıpkı diğer üç karakter gibi seyirciye sunulmasıdır. Yani Resnais, filminin ‘dış ses’inin sahibine de sıradan bir karakter muamelesi yapmıştır.

Amerikalı Amcam

Resnais’nin bitkiler, hayvanlar ve insanlar arasında koşutluklar kuran ve “insanların beyinlerini sadece başkalarına hükmetmek için kullandıklarını” düşünen Laborit’nin davranışçı teorilerini sahiplendiğini düşünmek mümkündür. Nitekim özellikle Pauline Kael ve Susan Sontag’ın Resnais’yi ‘insani karakter’den yoksun filmler çekmek, teknik uzmanlığı fazla önemsemek ve biçimci olmakla eleştirdiğini de biliyoruz. Amerikalı Amcam’da karakterlerle Doktor Laborit’nin deney fareleri arasında paralellik kuran sahneler bile mevcuttur. Ancak bu gibi unsurları kanıt göstererek filmin ‘insani’likten yoksun olduğunu söylemek, seyirciye bir gerçeklik yanılsaması yaşatmayı hedefleyen estetiği, sinemanın insandan bahsetmek için kullanabileceği tek yöntem olarak kabul etmek olur. Ya da Bersani ve Dutoit’nın ‘Fakir Sanat’ adlı kitapta dedikleri gibi, ‘karakter’in sinemasal tasvirin bir amacı değil, sinemasal oyun için bir hareket noktası olabileceğini es geçmek. Zira Gece ve Sis’te (Nuit et brouillard, 1956), toplama kamplarının Nazi Partisi’nin bakış açısından ülke ekonomisini destekleyen fabrikalar olduğunu, Yahudi soykırımının canavarca duygulardan değil, rasyonalize edilmiş bir ekonomik büyüme idealinden kaynaklandığını anlatmak için bilhassa soğuk ve katı bir üsluba başvuran da Resnais değil midir? Resnais’nin sinemasının gücü tam da, ‘insani’ dediğimiz şeyin ‘toplumsal’ olduğunu sinemanın araçlarıyla anlatabilmesinde, sözgelimi Hiroşima Sevgilim’de (Hiroshima mon amour, 1959), en mesafeli belgesel estetiğiyle en yoğun aşk acısını yan yana koymaktan çekinmemesinde yatar. Gece ve Sis’te, ekonomik kalkınma ideolojisine biat eden toplumlarda yetiştirilen her insanın benzer katliamların çalışanı olabileceğini de bu sayede hissettirebilir Resnais. Bu anlamda dört karakterin yaşamlarını, küçükken okudukları kitaplardan aile sofralarının kuruluş biçimlerine, okulda ne öğrendiklerinden hangi siyasi ideolojilerin kapsama alanına girdiklerine; aşkla, ayrılıkla, işten atılmakla, hastalıkla nasıl baş ettiklerine kadar inceleyen Amerikalı Amcam da farklı değil. Laborit’nin bilimsel bakışı Resnais’nin kurduğu sahnenin sadece bir parçası. Başka bir karakterin aşk jestinden farklı değil. Resnais, Amerikalı Amcam’da gerçekçi sinemanın karakter gelişim kurallarını bir kenara atarak, insan yaşamını ‘kaderci’ bakışın nesnesi olmaktan çıkarır. Karakterleri, zihinlerinde dolanan sözlerin ve imgelerin, tanıştıkları, iletişim kurdukları ve dinledikleri insanların bir toplamı haline getirir.  Bir bakıma her insan, hayatı boyunca zihnine giren diğer insanlardan/nesnelerden ibarettir. Film bittiğinde Laborit’nin bu yöndeki bilimsel teorileri, insan davranışlarını böceklerinkiyle bir tutan pozitivist anlamından da soyutlanmış, kültür tiyatrosuna kazandırılmış olur: “Bizler başkalarıyız.”


Amerikalı Amcam, MUBI Türkiye’de izlenebiliyor. MUBI’nin Altyazı okurlarına özel kampanyasıyla 30 gün boyunca MUBI’ye ücretsiz erişim sağlayabilirsiniz.

© 2013-2022 Altyazı Aylık Sinema Dergisi / Altyazi.net'in içeriği dergi yönetiminden ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz.