Şu An Okunan
Belle: Güzel ve Çirkin’in Metaverse Hâli

Belle: Güzel ve Çirkin’in Metaverse Hâli

Belle

Anime ustası Mamoru Hosoda son filmi Belle’de aşk, önyargı, şefkat gibi temalar etrafında dolaşan ‘Güzel ve Çirkin’ masalını sanal dünya ile gerçek dünya arasında gidip gelen bir büyüme öyküsüne uyarlıyor.

Merve Çay

Mamoru Hosoda her filminde ilişkilerin sağaltıcı yönünü vurgulayan bir yönetmen. Bunu ikiliklerin öne çıkarıldığı ama her daim bir anlayış zemininin kurulduğu hikâyelerinde görüyoruz. Zamanda Sıçrayan Kız’da (Toki o Kakeru Shôjo, 2006) zaman yolculuğu vasıtasıyla günümüz ile gelecek arasında, Çocuk ve Canavar’da (Bakemono no ko, 2015) gerçek ve fantastik dünya arasında kalan karakterler, ancak sağlıklı ilişkiler kurabildiklerinde zorlukları aşarak olgunluğa erişebiliyorlardı. Son filmi Belle’de (2021) yönetmen aynı izleği devam ettiriyor, önyargı ve anlayışla ilgili klasik ‘Güzel ve Çirkin’ hikâyesini sanal dünya ve gerçek dünya için yeniden kurguluyor.

Bu ikiliğin bir ayağı, perde açıldığında gördüğümüz ütopik sanal dünya. Akla Metaverse’ü getiren, beş milyar kullanıcısıyla dünyanın en büyük sosyal medya platformu U’daki bir konserdeyiz. Çoğu zaman VR gözlüğünden bakıyormuşsunuz hissi yaratan karnaval havasıyla bu platform “Yepyeni bir dünyada, yeni bir sen olabilirsin” şiarını edinmiş. Binbir dilden ve milliyetten insanın simültane makine çevirisiyle ânında anlaşabildiği, sanal bir ‘Babil Kulesi öncesi dünya’ vizyonu. Üstüne üstlük kullanıcılar kendi biyometrik verileriyle tasarlanan, gizli kalmış yeteneklerinin de açığa çıktığı özel avatarlara sahip. U üzerinden yönetmenin, pek çok bilimkurgudan alışık olduğumuz yalancı ütopyaların aksine, teknolojiyi her açıdan samimiyetle kucakladığını söylemek mümkün elbette. Bu kucaklamanın temelinde Japonya’nın savaş sonrası toplumsal zihniyetine yerleşmiş, Miyazaki’nin Rüzgâr Yükseliyor (Kaze Tachinu, 2013) filminde de gördüğümüz bir görüş yatıyor zannımca: Teknolojinin masum olduğu, asıl problemin onu kullanan insanlardan kaynaklandığı görüşü. Herkesin kendini gerçekleştirebileceği global bir meydan olarak tasarlanmış U platformunda da insan faktörü yüzünden işler sorunsuz gitmiyor tabii ki. Her sanal ortam gibi burada da toksik zorbalık kültürü kol geziyor. Nitekim yönetmen de bu kültürü filminin başlıca temalarını işlemek için elverişli bir arena olarak kullanıyor.

Yepyeni bir ilişki kurma biçimi olarak ele alınan U platformundan ilişkilerin arafta kaldığı gerçek hayata geçtiğimizde görsel dil mütevazılaşıyor, renkler soluyor, tempo düşüyor. Hosoda’nın her filminde gerçek dünyayı ele alırken kullandığı foto-realistik betimlemeler ve mevsimlerin ağır ritmi içinde tanıştığımız ana karakter Suzu’nun hayatı, yalnız bir hayat.

Belle

Kendi Sesini Bulmak

Mutlu bir çocukluk yaşayan müzik âşığı Suzu, taşan bir nehirde başka bir çocuğu kurtararak kendi hayatını hiçe sayan annesini kaybettiğinde, aslında sesini de kaybediyor. İletişim kuramayarak geçirdiği onca yaslı yılın sembolik kırılma noktası, tam da söylemek istediklerini söyleyemediğini ve içten içe değişmesi gerektiğini sezdiği bir gün, okuldan eve dönüş yolunda yaşanıyor. Annesini öldüren nehri aşmak için geçtiği köprüde tek başına şarkı söylemeye çalıştığında kusuyor, böylelikle bir açıdan duygusal travmasını da kusmuş oluyor. Hemen sonrasında da arafta kalmaya devam etmek yerine, arkadaşının U’ya kayıt yaptırması için yolladığı davetiyeyi kabul ediyor. Kendi sesini bulmaya ve “yeni” bir kendisi olmaya doğru yolculuğa çıkıyor anlayacağınız.

Söylediği şarkıyla bir gecede fenomen olan Suzu’nun –isminin Japoncada çan anlamına gelmesinden yola çıkarak ‘Bell’ adını verdiği– avatarı artık güzel anlamındaki Belle olarak anılıyor. Kim olduğundan nasıl göründüğüne binbir soru, övgü ve eleştiri Suzu’nun sırtına ayrı bir yük bindiriyor. Suzu’nun bu yeni platformla kurduğu yüzeysel, benmerkezciliğe iten ilişkinin sorunlarına dair emareleri gördüğümüz sekansların ardından yönetmen, ışıltısıyla gözleri kamaştıran “herkesin sevgilisi Belle”in karşısına ansızın negatif imgesini çıkarıyor: Karanlığıyla insanlara korku salan, bu dünyanın “bir numaralı düşman”ı Canavar!

Suzu’nun kozasından çıkmak için sağlıklı adımlar atabilmesi tıpkı masaldaki Belle gibi, her daim karşısındakini incitmek istiyor gibi duran Canavar’ın içindeki yarayı sezmesiyle, ona karşı anlayışla yaklaşmasıyla başlıyor. Nitekim önyargıların sanal dünyada bir kişiyi ne kadar köşeye sıkıştırabildiğinin cisimleşmiş hâli gibi görünen Canavar da “eski Suzu” gibi sesini duyuramayan ve kendi travmalarıyla boğuşan biri çıkıyor.

Belle

Suzu’nun Dönüşümü

Belle, herkese güvenini yitirmiş Canavar’ın peşinden koştukça filmin de aksiyonu ve temposu yükseliyor. Kötü karakterler olması için yaratılmış gibi duran “internet polisleri” eşliğinde izlediğimiz gırla dövüş sekansı, Canavar’ın kalbini Belle’e açabilmesi için anahtar rolünde. Kapının aralandığının imgesel karşılığı da, elbette Disney animasyonunu aratmayan bol romantizm, şarkı ve balo dansı dolu tam bir ‘Güzel ve Çirkin’ sekansı.

Canavar’ın kimliğini “internet polisleri”nden önce keşfetmek, ona hakikaten yardım eli uzatabilmek için sanal dünyada kendi gerçekliğini gözler önüne sermek zorunda kalıyor Suzu. Filmin zirve noktası denebilecek sahnede –içten içe Miyazaki’nin Rüzgârlı Vadi (Kaze no Tani no Naushika, 1984) filminde Nausicaa’nın hem ohmu’lar hem de insanlık için kendini feda ettiği ve yeniden doğduğu ânı hatırlatan– altuni bir avatar denizinin üstünde, Belle avatarının kendi isteğiyle sanal kabuğunu sıyırdığına ve Suzu’nun şarkısını söyleyerek kırılganlığını da gizlemeden güçlü bir karaktere dönüştüğüne şahitlik ediyoruz. Sonrası ise Japon animelerinde bile nadir görülecek sarsıcılıkta bir aile içi şiddet olayını canlı yayında izlediğimiz, tıpkı Suzu gibi seyirci kalarak kendimizi çaresiz hissettiğimiz bir an. Bu çaresizlik filmin son karesine kadar yakamızı bırakmıyor. “Kendi biricik sesini duyur” âlemi olarak kurgulandığını sandığımız Metaverse’ün alttan alta tam tersi yönde, umursama ve dinleme yoluyla dönüştürdüğü Suzu son eylemini kelimelere gerek bile duymadan, sessiz bir direnişle gerçekleştiriyor.


Belle‘in sinemalardaki gösterimi devam ediyor.

© 2013-2022 Altyazı Aylık Sinema Dergisi / Altyazi.net'in içeriği dergi yönetiminden ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz.