Şu An Okunan
Örümcek-Adam: Eve Dönüş Yok – Marvel’da Yeni Boyut

Örümcek-Adam: Eve Dönüş Yok – Marvel’da Yeni Boyut

Spider-Man: No Way Home, Örümcek-Adam: Eve Dönüş Yok


Jon Watts imzalı Örümcek-Adam: Eve Dönüş Yok’ta “çoklu evren” meselesine giriş yapılmasıyla Marvel Sinemasal Evreni’nde sonsuz olasılıkların kapısı aralanıyor. Bu evrende hikâye bağlamında herhangi bir mantık aramaya dair son umut kırıntıları da tükenmiş oluyor böylece.


Bu yazı, filmin sürpriz gelişmelerini ele vermektedir.


Meraklıları biliyor, Marvel Sinemasal Evreni bir süredir 4. Faz’da ilerliyor. Avengers’ın dağılması sonrasına tekabül eden bu dönemde arka arkaya tekli kahramanların maceralarını izliyoruz. Black Widow ile başlayan bu süreçte sırasıyla Shang-Chi, Eternals ve şimdi de Spidey’nin üçüncü filmi geldi. Bunu da yakın gelecekte sırasıyla Doctor Strange, Thor ve Black Panther’ın yeni filmleri izleyecek. Ardından da The Marvels ile yeni Guardians of the Galaxy, Ant-Man ve Fantastic Four filmlerinin gelmesi planlanıyor.

Örümcek-Adam: Eve Dönüş Yok (Spider-Man: No Way Home) ile yeni Spidey maceralarında bir parantez kapanıyor aslında. Belki de yeni bir parantez açılıyor demek daha doğru. Kostümü Tom Holland, yönetmenlik koltuğunu da Jon Watts devraldığından beri gerek pazarlama gerekse de ton olarak farklı bir Örümcek macerası izliyoruz aslında. Ne Tobey Maguire dönemi kadar hafif ne de Andrew Garfield filmleri kadar karanlık, ton olarak ikisinin tam ortasında konumlanan bir seriye dönüştü Jon Watts’ın yönetimindeki Örümcek maceraları. Yeni üçlemede her film isminde geçen “ev” sözcüğüyle yapımcılar Spidey’yi biraz evden uzaklaştırma çabalarına gireceklerinin işaretini veriyorlardı. Nitekim ikinci filmde kahramanımız arkadaşlarıyla bir Avrupa turuna çıktı. Bugün geldiğimiz noktada, her ne kadar filmin adında eve dönüş yok yazsa da, bu birçok açıdan bir “eve dönüş” filmi.

Spider-Man: No Way Home, Örümcek-Adam: Eve Dönüş Yok

Eğer Marvel Evreni’nin koyu bir takipçisiyseniz şimdi okuyacağınız “sürprizler” artık sizin için sürpriz olmaktan çıkmıştır; yok bu evrenle pek işim yok diyen bir sinemaseverseniz bu sürprizlerin burada faş edilmesi canınızı sıkmayacaktır. Bu filmde Jon Watts yakında Doctor Strange’de daha uzun uzadıya ele alınacağı aşikâr olan bir meseleye, “çoklu evren” meselesine giriyor. Hoş bir espriyle de diğer Örümcek-Adam evrenlerinden, Maguire ve Garfield dönemlerinden kalma kötü adamları, Green Goblin, Doktor Octopus, Lizard, Sandman, Electro’yu getiriyor. Ardından da Tobey Maguire ile Andrew Garfield’ı izleyiciyi müthiş bir nostalji fırtınasına gark edecek şekilde Tom Holland’ın yanına ışınlıyorlar. Böylece, öteden beri kıyaslanıp duran farklı kuşaklardan bu üç Spidey aynı filmde buluşup bu kötülere karşı güçlerini birleştiriyorlar. Bu filmdeki “kuşak çakışması” ile filmlerin farklı kuşaklardan hayranlarını da bir nevi barıştırmış oluyorlar.

İticiliğin Kıyılarında

Marvel Sinemasal Evreni’nin sürekli kendine referanslar verdiği, hayli kendini beğenmiş ve şımarık bir film bu. Avengers’ı bilmeyen eski Örümcek-Adam’lardan siyahi bir Örümcek-Adam’ın olması gerektiğine kadar, gerek görsel gerek işitsel Marvel’ın kendi dünyasına yaptığı onlarca referans mevcut filmde. Öteden beri tribünlere oynamaya bayılan Marvel’ın bu tavrı açıkçası iticiliğin kıyılarında dolaşıyor.

Jon Watts kostüm ve üniformalara meraklı bir yönetmen. 2014’te sinemalara gelen ilk uzun metrajı Clown, bulup giydiği bir palyaço kostümünün lanetine maruz kalan bir adamın Sinek’i (The Fly, 1986) andıracak bir sona doğru adım adım ilerlediği rahatsız edici bir korku-gerilim filmiydi. 2015’te çektiği Polis Arabası (Cop Car), iki çocuğun bir arazide başıboş bir şekilde duran polis arabasını kaçırmalarıyla birlikte başlarına gelenleri anlatan çok farklı bir polisiyeydi. İki film de kostümünün, üniformasının keyfini çıkartamayan kötü adamlarla tanıştırıyordu bizi. İki film de kandan sakınmayan, filmlerde kolay kolay göremeyeceğimiz biçimde küçük çocukların başlarına acımasız şeylerin geldiği filmlerdi. Bu iki uzun metraj sonradan Jon Watts’a Marvel kapılarını açtı. Eh, Örümcek-Adam kostümünün de sahibine salt şans getirdiğini söylemek pek mümkün değil! Hâliyle, Jon Watts ile Örümcek-Adam’ın kimyaları tuttu. Ne de olsa “büyük güç büyük sorumluluk getirir” değil mi?

Spider-Man: No Way Home, Örümcek-Adam: Eve Dönüş Yok

Tom Holland’lı serinin hayranlar tarafından en çok eleştirilen yönü kahramanımızın Tony Stark’ın evlatlığı gibi biraz onun gölgesinde kalması, ciddiye alınmakta zorlanmasıydı. Tony Stark’ın aradan çekilmesiyle Spidey bu seride yavaş yavaş büyümeye başladı. Yine de, bu filmde eski Örümcek aktörlerine ve ilk serinin başlangıç sloganı olan “Büyük güç büyük sorumluluk getirir”e ihtiyaç hissetmeleri Tom Holland’ın karakteri kendi başına yeterince gösterişli taşıyamamasından kaynaklanıyor belki de. Bu filme gelecek tepkilere bakarak Maguire ve Garfield’i bu “çoklu evren” esprisinden faydalanarak ilerleyen Spidey maceralarına da taşıyacaklar gibi görünüyor. Kaldı ki bu “çoklu evren” olayıyla artık Marvel Sinemasal Evreni’nde sonsuz olasılıkların da kapısı aralanmış oluyor. Artık Marvel Evreni’nde fikirsel anlamda limit gökyüzü. Hikâye bağlamında herhangi bir mantık arama konusunda kalan son umut kırıntıları da tükenmiş oluyor böylece.

Bu filmin üç ayrı Örümcek-Adam aktörünü bir araya getirmenin ve Tom Holland’ın Spidey’sini artık yetişkinlerin dünyasına atmasının dışında pek bir ehemmiyeti olmayacaktır. İşin ilginç yanı, Tom Holland’ın bedenindeki Spidey’nin gücünün ve sorumluluğunun büyük olduğunu hatırlatmak için eski Örümcek aktörlerine ihtiyaç duymaları olmuş. Bununla birlikte, ne yalan söylemeli, bir süredir kişisel meseleler yüzünden oyunculuktan uzaklaşmış olan Tobey Maguire’ın o sevimli yüzünü görmek her sinemaseverin dimağında hoş bir tat bırakacaktır.


Örümcek-Adam: Eve Dönüş Yok, 17 Aralık’tan itibaren sinemalarda.

© 2013-2022 Altyazı Aylık Sinema Dergisi / Altyazi.net'in içeriği dergi yönetiminden ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz.