Şu An Okunan
Altyazı’dan: Sayı 188

Altyazı’dan: Sayı 188

Godard’ın yeni filmi İmgeler ve Sözcükler’in (Le Livre D’Image) finalinde, kapanış jeneriği perdeye yansıyınca seyircilerin bazıları salonu terk etmeye başlıyor. Bir kısmı filmin bitmediğini anlayınca oldukları yerde duruyor. O an ekran kararıyor. Godard’ın bir o yandan bir bu yandan gelen sesiyle baş başa kalıyoruz. Kadıköy Rexx Sineması’nda böyle oldu, muhtemelen birçok yerde de böyle oluyordur. Salonu terk edenler, ayakta kalakalıp nereye bakacağını şaşıranlar ve koltuklarında ayaktakilerin arasından altyazıları okumaya çalışanlar… Sanki seksen yedi yaşındaki yönetmenin hazırladığı, aynı anda hem mahrem hem kalabalık bir sahnenin içindeyiz.

Çiçek Kahraman, bundan iki yıl önce kaybettiğimiz hocamız Mithat Alam’a ithaf ettiğimiz Bir Sinema Psikopatının Listesi köşesinde, elli yıl öncesinden bir Godard filmine, Haftasonu’na (Weekend, 1967) atıfta bulunuyor. Mevzu bahis, o efsanevi kaydırmalı plan, otoyol trafiğinde sıra sıra dizilmiş arabalar. Sinemada montajın amansız bir savunucusu olan Godard, bu gibi kesintisiz planlarında dahi, film görüntüsüne (isterse en el değmemiş, en kesmesiz görüntü olsun) gerçeklik ve aşkınlık atfedilmesine kafa tutuyordu. “İmaj gerçeklik değil yansımadır, aynadaki yansımanız gibi” demiş ’68 sonrasında Filistin’e gittiğinde kaleme aldığı bir yazıda. Otoyol hizasına konulan bir kamera da gerçekliği falan değil, sadece endüstriyel kapitalizmin icat ettiği bir ulaşım biçimini yansıtır. Gerçeklikten bahsetmek için onu var eden koşulları gün yüzüne çıkartmak gerekir. Montajla, çelişkileri yan yana getirerek; Paul Virilio’dan feyzle söylersek “arabanın keşfinin aynı zamanda araba kazasının keşfi” olduğunu göstererek.

Altyazı’nın on yedi yıllık, 188 sayılık tarihini de bir plan sekans gibi düşünürsek, bu planın birçok kez kesintiye uğrama riskiyle karşı karşıya kaldığını söyleyebiliriz –bu ülkede özerkliği şiar edinmiş diğer oluşumlar gibi. Henüz yolun başındayken, 4. sayımızı iki aylık çıkartmak zorunda kalmıştık. Şimdi yine böyle bir dönemeçle karşı karşıyayız. Elinizde tuttuğunuz
sayı Kasım ve Aralık ayları boyunca bayilerde kalacak. 2019’daysa yeni fikirlerle, yeni üretim biçimleriyle karşınıza çıkacağız. Plan sekans durdu, şimdi –tekrar– montaj vakti. Sekansı sekteye uğratan koşulları açığa çıkararak yeni yollar bulma vakti.

2001 yılında, Yeşilçam Sokak’tan girilen Emek Sineması’nda bir film gösterimi sonrasında hayalini kurmuştuk bu derginin. İsmi sebebiyle sadece yabancı filmlere dair yazılar içeren bir dergi olarak algılanabileceği yönündeki kaygılarını dile getirenlere, “aslında her film okunur” diye cevap veriyorduk. Altyazı ismi zamanla yerini buldu; Türkiye’de egemen ideolojinin dışına çıkan filmlerin üretiminin artmasıyla, bu filmlerde Türkçe dışındaki dillerin kendilerine temsil alanı bulmasıyla, belgeselcilerin ve video eylemcilerin kamerayı sokağa taşımaktaki kararlılıklarıyla, Türkiye tarihinin filmler aracılığıyla da yeniden okunacak/yazılacak bir tarih olarak önümüzde belirmesiyle…

Bu süreçte Altyazı’yı filmlere tepeden bakıp iyi ve kötüyü ayrıştıran bir otorite olarak değil, bağımsız üreticilerin ve seyircinin yanında konumlanan, onlarla birlikte hareket eden bir dergi olarak kurgulamaya çalıştık. Yenilenme sürecinde bizim için en büyük öncelik, bu ortak üretim pratiğini kaybetmemek, daha da güçlü hâle getirmek olacak. İkinci önceliğimiz ise (Virilio’ya atıf boşuna değil) size kâğıttan, dijital dünyadan ya da yaratacağımız alternatif alanlardan, hangi mecradan ulaşırsak ulaşalım, piyasa koşullarının dayattığı hıza karşı dirençli olmak. Kuşkusuz sinemanın ve sokağın gündemiyle anbean irtibat hâlinde, ama eleştirel ve editoryal zamandan da ödün vermeden yolumuza devam edeceğiz.

İmgeler ve Sözcükler’de karanlıktan sonra bir sahne daha var. Max Ophüls’ün 1952 tarihli Le Plaisir filminden alınan sahnede, huşuyla dans eden bir adam birden yere yığılıyor. İmgeler kitabı kapandığında hep birlikte salonu terk ediyoruz. Akılda kalan, dans eden adamın yere yığılmış imgesi değil, hareket etme yönünde gösterdiği irade oluyor. Takipte kalın. Fırat Yücel

© 2013-2022 Altyazı Aylık Sinema Dergisi / Altyazi.net'in içeriği dergi yönetiminden ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz.