42. İstanbul Film Festivali’nden 15 Film Önerisi
7 Nisan’da başlayacak olan İstanbul Film Festivali biletleri satışta. Festivalin uzun film listesi arasından 15 önerimizi paylaşıyoruz.
42. İstanbul Film Festivali 7 Nisan Cuma günü başlıyor. Sizler için programı baştan sona taradık, festival kapsamında farklı bölümlerde izleyiciyle buluşacak pek çok yapım arasında gözden kaçmaması gerekenleri derledik. Seçkimiz hem gündemi belirleyen dikkat çekici yapımları hem de keşif niteliği taşıyan gözden kaçabilecek filmleri kapsıyor.
42. İstanbul Film Festivali’nde izleyebileceğiniz, film listenizi yaparken gözden kaçmaması gereken filmlerden oluşan 15 filmlik listemiz şu şekilde:
20.000 Arı Türü / 20.000 Especies de Abejas
Prömiyerini Berlin Film Festivali’nde yapan Estibaliz Urresola Solaguren’in ilk uzun metrajı 20.000 Arı Türü, karakterine şefkatle yaklaşan bir kuir çocuk hikâyesi. Başrolünde Berlinale’de ödül alan en genç oyuncu olarak olan tarihe geçen Sofia Otero’nun yer aldığı film, benliğini keşfetmeye çalışan sekiz yaşındaki bir çocuğa odaklanıyor.
Başkalarının Çocukları / Les enfants des autres
Açılışını Venedik Film Festivali’nde gerçekleştiren ve Rebecca Zlotowski’nin yönettiği Başkalarının Çocukları, sevgilisinin eski eşinden olan kızıyla yakınlaşan Rachel’a odaklanıyor. Küçük anlar üzerine kurulu olan ve melodramatik bir üsluptan kaçınan film, Rachel’in duygusal dünyasını seyirciye incelikli bir sinema diliyle aktarıyor.
Blue Jean
Venedik Film Festivali’nden Halkın Seçimi ödülüyle dönen Blue Jean, İngiliz yönetmen Georgia Oakley’in ilk uzun metrajı. AIDS kaygısıyla çalkalanan 1988 İngiltere’sinde geçen film, lezbiyen bir beden eğitimi öğretmeni olan Jean’in maruz kaldığı homofobiye ve öğretmenin işini ve saygınlığını korumak adına verdiği mücadeleye odaklanıyor.
Burada / Here
Açılışını yaptığı Berlin Film Festivali’nde büyük beğeniyle karşılanan ve Karşılaşmalar Bölümü’nde En İyi Film Ödülü kazanan Burada, inşaat işçisi Stefan’ın Belçika’dan ülkesi Romanya’ya gitmeden önce yaşadığı bir karşılaşmaya odaklanıyor. Karakterleri arasındaki bağı incelikli bir şekilde ele alan film, özellikle coğrafya ve mekâna dair kendine has yaklaşımıyla öne çıkıyor.
Güvenli Bir Yer / Safe Place
Hırvatistan’ın 2022 yılı Oscar adayı olan ve Locarno Film Festivali’nden En İyi İlk Film, En İyi Çıkış Yapan Yönetmen ve En İyi Erkek Oyuncu ödülleriyle dönen Güvenli Bir Yer, trajik bir intihar girişiminin ardından sarsılan bir aileye odaklanıyor. Juraj Lerotić’in ilk filmi olan Güvenli Bir Yer, yönetmenin kendi hayatından da izler taşıyan bir aile dramı.
Hayatın Tüm Acıları ve Güzellikleri / All the Beauty and the Bloodshed
79. Venedik Film Festivali’nden Altın Aslan’la dönen Laura Poitras imzalı belgesel Hayatın Tüm Acıları ve Güzellikleri, seksenli yıllarda New York’un underground ve kuir çevrelerini belgeleyen fotoğrafçı Nan Goldin’e odaklanıyor. Film aynı zamanda Goldin’in opioid epidemisinin sorumlusu olarak gösterilen Sackler ailesine karşı mücadelesini de anlatısına dahil ediyor.
İçerde / Inside
Açılışını Berlin Film Festivali’nde yapan ve başrolündeki Willem Dafoe’nun çarpıcı performansıyla dikkat çeken İçerde, Yunan yönetmen Vasilis Katsoupis’in ilk uzun metrajı. Soygun için girdiği bir sanat koleksiyoncusunun evinde mahsur kalan bir adama odaklanan film, New York’ta geçen bir psikolojik gerilim.
Kızıl Gökyüzü / Roter Himmel
Phoenix (2014), Transit (2018) ve Undine (2020) gibi filmleriyle tanıdığımız Christian Petzold’un, Berlin Film Festivali’nden Jüri Büyük Ödülü’yle dönen yeni filmi Kızıl Gökyüzü, Baltık Denizi kıyısında küçük bir tatil evinde bir araya gelen üç karaktere odaklanıyor. Ateş üzerinden bir sembolizm kuran film, yönetmenin Undine’de “su” ile başladığı Element Üçlemesi’nin ikinci filmi.
Küçük Evren / Sur L’adamant
Günümüz belgesel sinemasının usta yönetmenlerinden Nicolas Philibert’in Berlin Film Festivali’nden Altın Ayı ile dönen filmi Küçük Evren, Paris’te Seine nehrinin kenarında yer alan ve psikiyatrik hastaları barındıran Adamant isimli gemiye ve sakinlerine odaklanıyor. Karakterlerine şefkatle yaklaşan film, merkezde yaşayan “bakıcılar ve hastalar” arasındaki ayrımı kaldırarak, seyircisini gemi sakinlerinin yaşamına ortak ediyor.
Müzik / Music
Angela Schanelec’e Berlin Film Festivali’nde En İyi Senaryo ödülü kazandıran Müzik, yönetmenin kendine has sinema dili ve kadraj kullanımıyla öne çıkan modern bir Oedipus anlatısı. Yolda gördükleri bir bebeği evlat edinen bir çiftin hikâyesiyle başlayan film, bebeğin yetişkinlik halinde yaşananlarla devam ediyor ve Oedipus mitinin modern bir yorumuna soyunuyor.
Pasajlar / Passages
Bağımsız Amerikan sinemasının önemli yönetmenlerinden Ira Sachs’ın yeni filmi Pasajlar, incelikli ve çarpıcı bir aşk hikâyesi. Yönetmenin Paris’te çektiği ve başrolünde Franz Rogowski’nin yer aldığı filmde, tutkunun hakim olduğu ilk yarıyı çok daha karanlık ve hüzünlü bir ikinci yarı takip ediyor.
Saint Omer
Anne-kız ilişkilerine farklı bir bakış atan ve Venedik Film Festivali’nde jüri ödülü kazanan Alice Diop’un ilk kurmaca filmi Saint-Omer, 2013’te yaşanmış gerçek bir olaydan esinleniyor. Filmde, on beş aylık bebeğini öldüren genç bir anne hakkındaki mahkeme sürecini, bu sürece dair bir roman yazmak isteyen genç yazar Rama’nın gözünden izliyoruz.
Sonsuz Sır / The Eternal Daughter
Joanna Hogg’un prömiyerini Venedik Film Festivali’nde yapan yeni filmi, otobiyografik unsurlar da taşıyan Sonsuz Sır, sıradışı bir anne-kız hikâyesi anlatıyor. Filmde hem anneyi hem de kızını canlandıran Tilda Swinton, etkileyici bir performans sergiliyor. Korku-gerilim türünün estetiğinden yararlanan ve tekinsiz bir atmosfer kuran film, geçmişi hatırlama biçimlerimize dair tuhaf ve karanlık bir hikâye anlatıyor.
Suyun İçinde / Mul-an-e-seo
Güney Koreli usta yönetmen Hong Sang Soo’nun bu sene Berlin Film Festivali’nde gösterilen filmi Suyun İçinde, oyunculuğu bırakıp yönetmen olmaya karar veren bir gence odaklanıyor. Yönetmenin alameti farikası olan biçimsel denemeleriyle öne çıkan filmin neredeyse tamamı bulanık görüntülerden oluşuyor.
Tótem
Meksikalı yönetmen Lila Avilés’ın ikinci uzun metrajı olan ve 2023 Berlin Ekümenik Jüri Ödülü’yle dönen Tótem, yedi yaşındaki bir çocuğun gözünden anlatılan bir aile hikâyesi. Tek bir mêkanda ve günde geçen film, ölüm ve yaşam üzerine kafa yoran ve yer yer mizahi öğelerden de yararlanan incelikli bir dram.
42. İstanbul Film Festivali’yle ilgili detaylı bilgiye ve filmlerin gösterim takvimine İKSV’nin internet sitesi üzerinden ulaşmak mümkün.