Şu An Okunan
Çığlık: Yeni Yüzler, Eski Sesler

Çığlık: Yeni Yüzler, Eski Sesler

Çığlık, Scream

1990’larda korku sinemasında bir rönesans başlatan Çığlık serisinin beşinci filminde yönetim, Şeytanın Günü ve Saklambaç ile tanıdığımız Matt Bettinelli-Olpin ve Tyler Gillett ikilisine teslim. Eski yüzleri yenileriyle bir araya getiren film, seriye dişe dokunur bir katkıda bulunmaktan uzak.


Bu yazı, filmin sürpriz gelişmelerini ele vermektedir. 


Çığlık serisinin alametifarikası, izleyicisiyle, daha doğrusu sıkı sinemaseverler ve sinefillerle doğrudan diyalog kurmasıdır. Serinin beşinci filmi niteliğindeki Çığlık (karakterlerin de filmde açıkladıkları gibi, yeni film bir ‘requel’, yani yeni bir serinin başlangıç noktası olarak görüldüğünden yapımcılar ismin sonuna sayı eklememeyi tercih etmişler) daha posterden başlayarak bu diyaloğu hınzırca sürdüreceğinin müjdesini veriyor: “Katil bu afişte!” Ne var ki, serinin diğer devam filmlerinde olduğu gibi, burada da yirmi beş yıl önceki ilk Çığlık’ın neden özel bir film olduğu unutulmuş sanki. 

İlk Çığlık (Scream, 1996) daha önce korku sinemasında hiç görülmemiş postmodern dokunuşlarla türün üzerindeki ölü toprağını atmış ve o sıralar büyük bir buhran yaşayan korku sinemasına müthiş bir ivme kazandırmıştı. Filmdeki karakterler sıkı birer korku sineması hayranları olarak korku türünün tüm klişelerini deşifre ediyorlardı. Film de aynı şeyi görsel olarak kusursuza yakın bir biçimde destekliyordu. Finalde iki katilin çıkması bile o zamanlar tür için yeni bir dokunuştu. Devam filmleri diyaloglar üzerinden türün kodlarını deşifre etmeyi sürdürdü ama bunu görsel olarak yenilikçi trüklerle destekleyemedi ve şimdi bu konudaki aynı yaratıcılık noksanlığını beşinci filmde de görüyoruz. 

Çığlık, Scream

İlk filmden çeyrek asır, dördüncü filmden bu yana ise on yıl geçmiş; arada bir de TV dizisi var. Beyaz üst-orta sınıf Amerikalıların yaşadıkları Woodsboro’ya bir kez daha Ghostface dadanıyor. Her zamanki gibi bir gece yalnız ve masum bir kızın telefonunu çaldırıp korku filmleriyle ilgili sorular sorarak… Bu kez kurban Tara… Genç kız şaşırtıcı bir şekilde Ghostface’in elinden sağ kurtuluyor ve hastaneye kaldırılıyor. Yıllardır görüşmediği ablası Sam haberi alır almaz, erkek arkadaşı Richie’yle birlikte soluğu Tara’nın hastane odasında alıyor. Tara’nın diğer arkadaşları Wes, Mindy, Liv, Amber ve Chad’in de denkleme girmeleriyle hem yeni kurbanlar hem de potansiyel katil(ler) ortaya çıkmış oluyor. 

Güncel Sinema Analizleri

Her Çığlık filmi aynı zamanda içinde bulunduğu sinemasal dönemin hâl-i pürmelâline dair analizler de barındırır. Karakterler uzun uzun o dönemin sinemasal gidişatına dair yorumlar yaparlar. Burada da yeni nesil korku sinemasının örnekleri sık sık karakterlerin muhabbetine meze oluyor, Jordan Peele gibi yeni nesil korku peygamberlerinin adı sıklıkla anılıyor. Burada kahramanlarımız, eski karakterleri yeni karakterlerle buluşturarak yepyeni bir seri başlatma akımına ‘requel’ adı veriyor ve bu tanım elbette bu yeni Çığlık filmini de kapsıyor. Bunun dışında Wes Hicks ve Samantha Carpenter gibi karakterlerin isimleriyle eski ustalara da selam çakılıyor. Ama işte o kadar!

Birkaç cinayet anında yönetmenler Bettinelli-Olpin ve Gillett hayli iddialı bir iş çıkartıyorlar, örneğin bir tanesinde bir bıçağın gırtlağa girişine öylesine gerçekçi bir şekilde tanık oluyorsunuz ki, o anda sahneyi bırakıp film hilesinin nerede olabileceğine kafa yormaya başlıyorsunuz. Karakterlerimiz filmlerden konuşurlarken Çığlık serisinin bu evrendeki karşılığı olan Bıçak (Stab) filmlerinin vasatlığından söz açıyor ve yeni nesil korku filmlerinin çığır açıcı yönlerinden bahsediyorlar. Ne yazık ki, yönetmenler de beşinci filmde seriyi günümüzün hayli bereketli korku ortamında yaratıcı görünecek sulara çekemiyorlar. Filme ikinci yarıda dahil olan Sidney de final bölümünde katille mücadele ederken bir ara “Bıktım artık senin klişelerinden” diyor. Bu, açıkçası, bu film de dahil bu serideki tüm devam filmleri için fazlasıyla geçerli bir cümle. 

Çığlık, Scream

Matt Bettinelli-Olpin ve Tyler Gillett’ı umut vaat eden iki korku filmiyle tanıdık. İlk uzun metrajları Şeytanın Günü (Devil’s Due, 2014) dijital ekranlar üzerinden akan, buluntu film üslubunda ilerleyen bir filmdi. Onları esas olarak Hollywood’un radarına sokan Saklambaç (Ready or Not, 2019) ise hayli şakacı ilerleyen, yeni evli bir çiftin başından geçen vahşet dolu bir “oyun”u konu alıyordu. İki filmin bir ortak özelliği ana kahramanlarını yeni evli çiftlerden seçmeleriydi. Bu Çığlık’ta yeni evli bir çift yok ama yeni yüzler var ve belli ki bu film tutarsa seri bu karakterler üzerinden ilerleyecek. 

Demode Bir Duruş

Yönetmen ikilisi aslında zaman zaman kara komedi sularında yüzen bu seri için ilk elde doğru isimler gibi görünüyorlar ama ne yazık ki ortaya çıkan sonuç aynı özgünlükte olmamış. Bu filmin örneğin dördüncü filmle tek farkı, o filmde karakterler o zamanın popüler serisi Testere’yi konuşuyorlardı, burada muhabbetin merkezinde Kapan (Get Out, 2017) ve Jordan Peele yer alıyor. 

Bettinelli-Olpin ve Gillett belli ki Wes Craven filmleriyle büyüyüp korku filmleri yönetme sevdasına düşmüş iki isim. Zaten bu projeden önce filmde yer alma konusunda tereddütleri olan Neve Campbell’ı Wes Craven filmlerine olan sevgi ve saygılarıyla ikna etmişler. Gelgelelim, burada Craven’ın bıraktıklarının üzerine hiçbir şey eklemeden çullanıyorlar âdeta. Eğer seri onların yönetiminde bu şekilde sürerse, Wes Craven’ın mirasına rahmet okumaya başlarız ki, filmlerin kalitesi zamanla bu seride dalga konusu olan kurmaca Stab serisinin de altına düşebilir. Filmlerin finalinde iki katil çıkması gibi, Wes Craven’ın mirasının katilleri olarak da ikisinin adları anılmaya başlar. 

Çığlık, Scream

Unutmamalı, ilk filmi değerli kılan şeylerden biri aynı zamanda çıkış koşullarıydı. Korku filmleri üzerine konuşan korku filmi karakterleri, neredeyse slapstick komediye kayacak kadar sakar bir katil, Sapık’ı (Psycho, 1960) anımsatırcasına filmin başlarında afişteki en tanınmış yıldızın ölmesi 90’ların postmodern sinema ortamına cuk oturmuş ve büyük ilgi görmüştü. Üstelik, o zamanın izleyicisi için bunlar çok yeniydi. Bugünün hayli verimli korku filmleri atmosferinde ise bu hâliyle, üzerine hiçbir şey eklenmeden çekilen bir Çığlık filmi hayli demode duruyor. Tara filmdeki en rafine korku filmi zevkine sahip karakterlerden biri ve finalde söylediğine katılmamak elde değil: “Karabasan’ı tercih ederim!”


Çığlık‘ın sinemalardaki gösterimi sürüyor.

© 2013-2022 Altyazı Aylık Sinema Dergisi / Altyazi.net'in içeriği dergi yönetiminden ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz.