Şu An Okunan
Hustle: Adam Sandler’dan Basketbolseverlere Güzel Bir Asist

Hustle: Adam Sandler’dan Basketbolseverlere Güzel Bir Asist

Hustle

Başrolünü Adam Sandler’ın üstlendiği Netflix yapımı Hustle, NBA için çalışan bir yetenek avcısı ile genç bir yıldız adayına odaklanan ama vasatı aşamayan bir başarı öyküsü.

Adam Sandler birkaç sene önce rol aldığı Uncut Gems’le (2019) belki de kariyerinin en iyi eleştirilerini almıştı. Sadece film değil, iflah olmaz bahisçi Howard Ratner’ı canlandıran Sandler’ın performansı da yere göğe sığdırılamamıştı. Tabii, kendilerine has vizyon sahibi Safdie Kardeşler’in rejisiyle film, bugün gündelik hayatın kanayan yaralarından birine dönüşmüş bahis bağımlılığını insanı gerim gerim gererek kusursuza yakın bir şekilde masaya yatırıyordu. Filmin en önemli özelliklerinden biri ise özellikle eski Minnesota Timberwolves ve Boston Celtics efsanesi Kevin Garnett üzerinden (ki kendisinin filmde hatırı sayılır bir rolü vardı) basketbol dünyasının iç yüzüne de bakış atmasıydı.

Sandler şimdi de âdeta basketbola aşk mektubu niteliğinde bir filmle karşımızda: Hustle… İki sene önce başrolünde Ben Affleck’in yer aldığı Dönüş Yolu (The Way Back, 2020) bir basketbol koçunun gözünden bir kefaret, bir kurtuluş hikâyesi çıkartıyordu. Hustle ise bu spora bir yetenek avcısının gözünden bakıyor. Bununla birlikte, film, Dönüş Yolu’ndan ziyade Yeni Bir Başlangıç’ı (Jerry Maguire, 1996) anımsatıyor. Öykünün Philadelphia’da geçmesiyle ve dillere destan uzunluktaki antrenman sekansıyla da Rocky’yi (1976)… Bunların dışında, daha önce benzerlerini defalarca izlediğimiz bir başarı hikâyesi var karşımızda.

Filmlerinde artık neredeyse Adam Sandler’ın personasına dönüşmüş bir karakter söz konusu, burada Stanley Sugarman’ın suretinde de o karakteri izliyoruz bir bakıma: Gençliğinde tavizsiz, gözü kara biriyken artık yaşlanmış ve çağının gerisinde kalmış, kariyerinde ilerlerken o beklenen hamleyi bir türlü yapamamış bir adam. Eşine “Elli yaşındaki adamların hayalleri olmaz, kâbusları ve egzamaları olur.” diyecek kadar umudunu yitirmiş bir adam. Sandler’ın rol aldığı filmlerin bazıları bu karakterin çeşitli türevlerini barındırıyor. Hustle’ın kahramanı size çok tanıdık gelirse, sebebi bu.

Hustle

Bu tip filmlerde kahramanımızın evliliği de genelde yerlerde sürünür ama senaristler Will Fetters ve Taylor Materne belki de izleyicinin dikkatini basketboldan uzaklaştırmamak için Stanley’nin aile yaşantısında yalnızca kızıyla ilişkisini inişli çıkışlı yapmayı tercih etmişler. Ki orada da büyük bir krizden bahsetmek mümkün değil. Stanley muhtemelen yıllar boyunca evinden uzak kaldığı için kızıyla ilişkisini pek derinleştirememiş.

Stanley, Philadelphia 76ers’ın yetenek avcısı olarak yıllarca dünyanın dört bir yanını dolaşmış ve yıldız adaylarını bulup kulübe kazandırmaya çalışmış. Ne var ki, zamanla yerinde saymaya başlamış. Takımın sahibi Rex Merrick (Robert Duvall) ona asistan koç olarak takımda görev vermeye hazırlandığı sırada hayatını kaybedince, Stanley’nin yıldızının bir türlü barışmadığı Rex’in oğlu Vince (Ben Foster) babasının koltuğunu devralır. İlk icraatı da Stanley’yi yeniden okyanus ötesi yolculuklara yollamak olur. İşini kaybetmemek için istemeye istemeye soluğu yeniden havaalanlarında alan Stanley, İspanya’nın varoşlarındaki sokak aralarında para için basketbol oynayan Bo Cruz’la (Juancho Hernangómez) karşılaşır. Yaralı ve hırçın bir delikanlı olan Bo’yu NBA’e kazandırabilmek için hem iş hem de aile hayatını riske atacaktır.

Anaakımın Sıradanlıkları

Yönetmen Jeremiah Zagar çektiği belgesellerin yanı sıra ilk konulu uzun metrajı We the Animals’la (2018) dikkatleri üzerine çekmiş bir isim. Porto Rikolu bir ailenin üç çocuğunun büyüme ve kendilerini bulma hikâyelerini anlatan bu ilk konulu uzun metrajıyla Sundance başta olmak üzere dünyanın birçok festivalinde ödül ve övgü toplamıştı. Açıkçası, ikinci uzun metraj olarak böyle sıradan bir senaryoyu tercih etmiş olması ilginç.

Belki de bu noktada konuyu biraz ilk filmiyle ilgi gördükten sonra anaakımın sıradanlıklarına hapsolan genç yönetmenlere getirmek gerek. Nitekim Zagar da Adam Sandler ilk kapısını çaldığında “senaryonun sarsıcı olmaması nedeniyle” bu filmi yönetmeyi kendisine pek yakıştıramamış. İlk filmini izleyip çok beğendiğini söyleyen Sandler’ın ısrarıyla ve kendisi de Philadelphia’da büyüdüğü için fikrini değiştirmiş. Ne yazık ki, kendi dokunuşlarıyla da film “sarsıcı” olamamış. Birkaç ilginç kamera açısı, saha içinde oyuncuların yüzlerine yaptığı kimi ilginç yakın planlar gibi filmin estetik seviyesine çok fazla şey katmayan birkaç hamle dışında Zagar izleyiciye doyurucu asistler yapamıyor.

Hustle

Gelgelelim, bir basketbolsever için Hustle tam bir maden. Dr. J’den Dirk Nowitzki’ye, Doc Rivers’dan Marc Jackson’a NBA’in eski ve yeni efsaneleri peşi sıra filme girip çıkıyorlar. Zagar, Sandler’ın basketbol sevgisi ile kendisi NBA’de oynayan İspanyol forvet Juancho Hernangómez’in yeteneklerini aynı potada eritip her ikisinden de çok iyi performanslar alıyor. Öyle ki, hikâye bir noktadan sonra bu iki adamın örtülü aşklarına dönüşüyor bile diyebiliriz. Nitekim, tıpkı romantik komedilerin vazgeçilmez finali gibi, Hustle da havalimanında bir veda sahnesi barındırıyor. Yine de, filmin çok önemli şeyler söylediğini söylemek zor. Öyle veya böyle, benzerlerini defalarca gördüğümüz bu tip bir başarı hikâyesini ileride kim hatırlar acaba? Ancak sıkı basketbolseverler…


Not: The Last Dance’ten (2020) sonra Netflix’in bir basketbol yapımının daha Türkçe altyazılarında basketbol terminolojisinden uzak bir çeviri kullandığını belirtmekte fayda var.


Hustle, Netflix Türkiye’de izlenebiliyor.

© 2013-2022 Altyazı Aylık Sinema Dergisi / Altyazi.net'in içeriği dergi yönetiminden ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz.