Şu An Okunan
Seul’a Dönüş: Kimliğin Paradoksları

Seul’a Dönüş: Kimliğin Paradoksları

20’li yaşlarında Kore asıllı Fransız bir genç kadının, hayatının farklı dönemlerinde yolunun düştüğü Seul’deki deneyimlerine ve kimlik arayışına odaklanan Davy Chou imzalı Seul’a Dönüş, MUBI Türkiye’de gösterimde. Kimlik kavramını, karakterin aradığı ama bulmak istemediği bir unsur olarak kurgulayan film, aidiyet duygusunun karmaşık ve çelişkili doğasına odaklanıyor. 

İnsanın kendini tanıttığı anlarda seçtiği kelimeler önemlidir. Cümlede özne olarak benliğimize yüklenen nitelikleri varoluşumuz da yüklenir. Sık sık altında ezildiğimiz bu yükler evimiz gibidir. Kimliksizliğin yarattığı boşlukta kaybolmamak için bu sıfatlara sığınırız. Geçtiğimiz yıl Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış seçkisinde yer alan Seul’a Dönüş (Retour à Seoul) filminin ana kahramanı Freddie, hayatına bu boşluğun gölgesinin düştüğü bir genç kadın. Kore’de doğan ancak Fransız bir çift tarafından evlat edinilerek Paris’te büyütülen Freddie için kimlik, varlığını kabul ettiğinde kapana kısılmış hissettiği, reddettiğinde kendisini boşluğun dibinde bulduğu bir paradoks aslında. Ve bu paradoks karşısında bir uçtan diğerine bitmek bilmeyen bir kaçış halinde olan Freddie, elle tutulamaz ve sabitlenemez varoluşuyla, “karakter” olarak adlandırdığımız kavrama da meydan okuyor. 

İncinmemek için İncitmek

Freddie’yle kasırga yüzünden Japonya uçağı iptal olunca plan değiştirip gittiği Seul’daki küçük bir hostelde tanışıyoruz. Plan değişikliğine sebep olan bu kasırganın gerçek mi yoksa Freddie’nin Seul’a gitmek için bulduğu bir bahane olup olmadığını bilmemiz ise mümkün değil. Tıpkı hostelde tanıştığı Tena ve Jiwan isimli iki gence Seul’da geçireceği zaman için plan yapmadığını söyleyen Freddie’nin, evlat edinme kurumuna gidip biyolojik ailesini aramaya önceden karar verip vermediğini bilemeyeceğimiz gibi. Ebeveynleriyle iletişime geçme talebine yalnızca babası cevap veren Freddie, alkolik ve verdiği kararın pişmanlığı bütün benliğine işlemiş bir adamcağız buluyor karşısında. Farklı dillerin, farklı dünyaların ve farklı pişmanlıkların karşı karşıya geldiği bu buluşmada, babası Freddie’ye onunla beraber yaşamasını rica ediyor. Ancak Koreli olmak, babasının kızı olmak ve Yeon-Hee olmak (biyolojik anne babasının seçtiği ve ‘uysal ve neşeli’ anlamına gelen isim), Freddie’nin taşımak ve içine hapsolmak istediği yükler değil. Dolayısıyla o da en iyi bildiği şeyi yaparak kendisinden kaçıyor.

Seul’a Dönüş ilk oyunculuk deneyimi olan Park Ji-min, Freddie’nin içsel çalkantılarını insanlarla kurduğu ilişkilerde yansıtmak konusunda oldukça başarılı. Park, keskin ve insanın içini delip gelen bakışları, duruşu ve tarzıyla, Freddie’ye, hem çevresindeki insanlar hem de biz seyirci açısından tehditkâr bir ifade katıyor. Çünkü öfke, küçümseme, umursamazlık gibi duyguları bir kalkan gibi kuşanan bu karakter, incinmek istemediği için başkalarını incitmeyi seçen yaralı bir ruha sahip. İncinme korkusunun en somut yansıması ise annesinin evlat edinme merkezinin çağrılarına cevap vermemesi üzerine ortaya çıkıyor. Hayatı birilerinin onu reddetmesi sonucunda şekillenen bir birey için doğal ve kaçınılmaz bir korku bu. 

Ölü Doğmuş Varoluşlar

Kamboçya asıllı Fransız yönetmen Davy Chou, Seul’a Dönüş’ün geçmişte kendi kökenleriyle kurduğu ilişkiden izler taşıdığını söylüyor. Aşina olduğumuz köklere dönüş ve kimlik arayışı anlatılarından farklı olarak, Chou’nun filminde çizgisellikten uzak, kabullenme ve inkâr arasındaki gerilimin asla bitmediği bir hikâye izliyoruz. Kabaca dört bölüme ayırabileceğimiz film, Freddie’nin sekiz yıllık bir süre içinde büründüğü benliklerden kesitler sunuyor. Seul’a Dönüş’ün orijinal isminin “All the People I’ll Never Be” (Olamayacağım Tüm O İnsanlar) olduğunu düşünürsek bu parçalı yapı daha da anlam kazanıyor. Film boyunca, Freddie’nin yaşamına giren ve eğer o izin verse, kendisine yeni kimlikler yükleyecek insanlarla olan etkileşimlerine tanıklık ediyoruz bir bakıma. Ve Freddie esasında başkalarının ona yükleyeceği kimliklerden kaçıyor. Babasının kızı olmak, birinin sevgilisi olmak… Tüm bu gerçekleşmeyen ihtimaller birer hayalet gibi genç kadının yaşamına siniyor sanki. Görünmeyen ama orada olduğunu bildiğimiz ölü doğmuş varoluşlar olarak.

Freddie’yi, Seul’ün underground barlarında takılırken, sonrasında ise uluslararası bir ağır silahlar şirketinde çalışırken buluyoruz. Bir yıl sonra ise kısacık saçlarıyla Avrupa’nın ücra köşelerini dolaşan bir gezgin olarak çıkıyor karşımıza. Yukarıda bahsettiğimiz sabitlenemez ve elle tutulamaz varoluş tam olarak bu: Bizzat değişimin varoluş olarak benimsenmesi. Chou’nun mizansenleri de tıpkı onunla tanışınca çekim gücünün etkisinden kalan insanlar gibi Freddie’nin değişimlerinden besleniyor. Baş döndürücü müziklerin ve renklerin hakim olduğu bar sahnelerinden, babasıyla deniz kenarında buluştuğu kısımlardaki mat ve doğal ışığın aydınlattığı natüralist manzaralara kadar tüm görsel ve işitsel unsurlar Freddie’nin enerjisiyle nefes alıp veriyor âdeta. 

Freddie’nin incinmemek için insanları inciten bir karaktere sahip olduğunu belirtmiştik. Ancak, evlat edinme kurumunun çağrısına cevap vermeyen anne figürünün, Freddie’nin etrafında inşa ettiği duvarlara meydan okuyarak bu savunma mekanizmasını bozduğunu görüyoruz. Annenin yokluğu – ve evlatlık verildiği andaki geride bırakılma deneyiminin yinelenmesi – hiç şüphesiz filmin en dokunaklı noktasını oluşturuyor. Seul’a Dönüş, ötekilik deneyimini hayatının her alanında hisseden ana karakterini, bu kavramın beraberinde getirdiği anlatı kalıplarıyla sınırlamıyor. Film bu bağlamda bizlere Freddie’nin huzursuzluğunu dindirecek, iç çatışmasını bitirecek bir son vadetmiyor. Freddie, kapanış jeneriğinin başlamasıyla beraber sonsuza dek mutlu yaşayacak bir birey değil çünkü. Seul’a Dönüş, bu vesileyle karakter dediğimiz inşanın bir film anlatısının sınırlarını aşan, seyirci olarak çoğu zaman erişimimizin olmadığı geçmişe ve geleceğe sahip bağımsız bir varoluşa sahip olduğunu hatırlatıyor bizlere. Ve insanların yüklediği kimliklere meydan okuyan Freddie, kendisine yaraşır bir şekilde, bu defa da “son”a meydan okuyarak yoluna devam ediyor. 


Seul’a Dönüş, MUBI Türkiye’de gösterimde.

© 2013-2022 Altyazı Aylık Sinema Dergisi / Altyazi.net'in içeriği dergi yönetiminden ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz.