Şu An Okunan
35. Ankara Film Festivali İzlenimleri: Ulusal Yarışma

35. Ankara Film Festivali İzlenimleri: Ulusal Yarışma

Ankara Film Festivali yirmi yılı aşkın süredir festivalin başkanlığını üstlenen İnci Demirkol’un hüzünlü yokluğuyla düzenlendi bu yıl. Artık İnci Hanım’ın adını anarak verilecek En İyi Film ödülünün sahibi ise Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri oldu.

Ankara Film Festivali son yıllarda Adana Altın Koza ve Antalya Altın Portakal gibi festivallerin ardından sinema sektörünün gerçek anlamda bir araya geldiği bir organizasyon olma özelliğine sahip. Bunda şüphesiz ki adı geçen diğer festivallerden farklı olarak Ankara’nın bir belediyenin güdümünden bağımsız, özerk bir yapılanma olmasının payı büyük. Ülkedeki “bağımsız” sıfatının maalesef ki eşanlamlısı hâline gelmiş biçimde büyük finansal ve organizasyonel yüklerin altına birkaç kişilik ekiplerle girme cesareti ve mecburiyeti Ankara Film Festivali için de tamamen geçerli. Bu yıl, festivalin yirmi yılı aşkın süredir başkanlığını üstlenen İnci Demirkol’un festivalin başlamasına birkaç gün kala gelen vefat haberinin ağır yükü de eklendi bunların üzerine. Cenaze töreni, festivalin ilk günlerine denk geldi. Festival yönetimi ise festivali iptal etmek ya da ertelemek yerine İnci Hanım’ı yıllardır emek verdiği festivalle, filmler etrafında tutuşulan bir aradalık duygusuyla uğurlamayı seçti. Bu anlamda bilhassa kapanış törenindeki kadirşinas yas hâliyle oldukça kendine has bir festival deneyimi yaşadı Ankara Film Festivali takipçileri.

Bu Yılın Filmi: Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri

Ankara Film Festivali, konumlandığı tarihin de etkisiyle Türkiye’deki sonbahar festival takvimini kapama, aynı zamanda etkili ulusal yarışmalarıyla geçen yılın bir dökümünü çıkarma özelliğine sahip. Bu hâliyle gerek bağımsız yapısı, gerek programın kapsayıcılığı, gerek de Ankara gibi nitelikli seyircisiyle öne çıkan bir şehirde yapılıyor olmasıyla sinema takipçilerine elverişli bir zemin sunmayı başarıyor. Festivalin bu yılki Ulusal Yarışma’sında yer alan on filme baktığımızda da bu yıllık döküm hâlini gözlemlemek mümkün. Zira bu yıl İstanbul, İzmir, Adana ve Antalya başta olmak üzere başka festivallerde de gösterilmiş yapımları Ankara’da izlemek mümkün oldu. Kısa bir süre önce Adana’da En İyi Film ödülünü alan Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri, hem Antalya’da hem de İzmir Film ve Müzik Festivali’nde En İyi Film ödülünü kazanan Mukadderat, İstanbul’da Seyfi Teoman En İyi İlk Film ödülünü kazanan Büyük Kuşatma burada yarışan yapımlar arasındaydı. Bu festivallerde dikkat çekmiş Ölü Mevsim, Gecenin Kıyısı, Döngü ve Hakkı gibi yapımlar da Ankara seyircisiyle buluşmuş oldu.

Festivalin İnci Demirkol’un hatırasıyla düzenlenen kapanış ve ödül töreninde artık İnci Demirkol En İyi Film ödülü olarak takdim edilecek olan büyük ödülü Murat Fıratoğlu imzalı Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri kazandı. Aynı zamanda En İyi Yönetmen ve En İyi Kurgu ödülleri de Hemme’nin oldu. Film, Venedik’te yaptığı dünya prömiyeri ve Adana’da kazandığı En İyi Film ödülünün ardından Ankara’ya da damga vurarak bu yılın öne çıkan yerli yapımı oldu, buna şüphe yok. Murat Fıratoğlu’nun kendine has tarzıyla bütün bir sinema sektöründe heyecan yarattığını, yapacağı yeni filmlere dair ciddi bir merak oluşturduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bir yandan Elia Suleiman’dan Aki Kaurismäki’ye uzanan bir hatta pek çok sinema üslubunu hatırlatırken bir yandan da tamamen kendine has kalmayı başaran Hemme’yi özellikle salonda seyirciyle birlikte izlemenin özel bir hissiyatı var. Film festival sürecini tamamlayıp geniş anlamda seyirciyle buluştuğunda nasıl izlenimler bırakacağını düşünmek bu yılla ilgili heyecan yaratan şeylerden biri şüphesiz ki.

İç Rahatlatan Ödüller

Ölü Mevsim

Ankara’da bu yıl Ulusal Yarışma jürisinin başkanlığını Onur Saylak üstlendi. Saylak’a Çiçek Kahraman, Serkan Keskin, Burcu Biricik ve Burçak Evren’in eşlik ettiği jürinin kararlarının büyük oranda festival seyircisini tatmin ettiğini, özellikle jürinin işaret ettiği filmlerin pek çok eleştirmen ve seyirci tarafından da sahiplenildiğini söyleyebiliriz. Adana’dan pek çok ödülle dönen Doğuş Algün imzalı Ölü Mevsim Ankara’da da bilhassa oyunculuk yönetimi bakımından ödüllendirilirken aynı zamanda festivalin En İyi İlk Film ödülünün de sahibi oldu. Algün’ün ilk uzun metrajı çok karakterli ve bol diyalog kullanımına dayanan bir film. Olay örgüsünü bu trafik üzerinden işletirken hikâye akışını tematik bir bütüne dönüştürme becerisine sahip, başka pek çok eksiğiyle birlikte. Bu anlamda senaryo ve oyuncu yönetimi gibi özellikleriyle öne çıkıyor. Ankara’da iki yardımcı oyuncu ödülünün de Ölü Mevsim’e gitmesi bu çok karakterli ve belki de başrolsüz filmin genel yapısına dair de belli göstergeler sunuyor.

Döngü

Festivalin En İyi Kadın Oyuncu ve En İyi Erkek Oyuncu ödülleri ise jürinin iç rahatlatan kararları arasındaydı. İlk gösterimini Adana’da yapan Erkan Tahhuşoğlu imzalı Döngü’de unutulmaz bir performansa imza atan Serpil Gül fazlasıyla hak ettiği ödülü kazanırken benzer bir durumu Büyük Kuşatma’nın başrolü Alp Öyken de yaşadı. Türkiye prömiyerini bu yıl İstanbul Film Festivali’nde yapan ve Seyfi Teoman En İyi İlk Film ödülünü kazanan Sinan Kesova imzalı Büyük Kuşatma’nın Macit Bey’i Alp Öyken hak ettiği biçimde Ankara’da En İyi Erkek Oyuncu ödülünün sahibi oldu ve kapanış törenine gelenleri orada oldukları için şanslı hissettiren bir ödül kabul konuşması performansına imza attı. Bir süredir ürettikleri işlerle hem bir arada çalışmanın, kolektif emeğin hem de kendine has ve kendinden emin bir sahici çoğulcu bakışın izlerini gözlemleyebildiğimiz Vigo Film’in yapımcılığını üstlendiği Büyük Kuşatma’nın hem bir “Eski Türkiye” figürüne dair getirdiği yaklaşım hem de sahiplendiği nüanslı anlatıcı pozisyonuyla seyircinin ilgisini hak ettiği kesin. Ankara’da En İyi Erkek Oyuncu ödülünün yanı sıra En İyi Sanat Yönetimi ve SİYAD En İyi Film ödüllerini de kazanan Büyük Kuşatma, önümüzdeki günlerde Başka Sinema organizasyonuyla seyirciyle buluşmaya hazırlanıyor.

Büyük Kuşatma

Ödüller bir yana, bu yıl Ankara’da kadın ağırlık hikâyelerin ön planda olduğu bir seçki izledik. Döngü, Fidan, Mukadderat, Ölü Mevsim gibi yapımlar güçlü kadın karakterlerin izinde giden ve bunu mesele edinen filmler. Ulusal Yarışma’nın yanı sıra festivalde VEKAM Ödülü’nü kazanan belgesel Bir Orkestranın İzinde, yan bölümlerde yer alan Dirsek, Shahid, Vahşi Elmas (Diamant brut), Salve Maria, Balkondaki Kadınlar (Le femmes au balcon), Nisan (April) ve Aydınlık Hayallerimiz (All We Imagine as Light) gibi kadın karakterleri merkezine alan pek çok film de festival kapsamında seyirciyle buluştu. Ülkenin geleceğiyle ilgili olumlu ve iyimser hisler takınmakta epey zorlandığımız bugünlerde bir hafta boyunca doluştuğumuz salonlarda karşılaştığımız hikâyelerdeki bu ortaklık öyle ya da böyle tutunacak bir dal sunuyor biz sinemaseverlere. Festivallerin sansür ve baskı gündeminden kurtulduğu, özgür alanlarımızı özgür alanlar olarak savunmaya devam ettiğimiz ve bir arada salonlarda var olmaya ısrar ettiğimiz günlerin ümidiyle önümüzdeki festivallere bakıyoruz bu festival döneminin sonuna yaklaşırken.


35. Ankara Film Festivali’nin Ulusal Belgesel Yarışması’na dair değerlendirme yazımızı okumak için tıklayınız.

© 2013-2022 Altyazı Aylık Sinema Dergisi / Altyazi.net'in içeriği dergi yönetiminden ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz.