Şu An Okunan
Cannes Günlükleri 2022 #1: Açılış Töreni ve Final Cut

Cannes Günlükleri 2022 #1: Açılış Töreni ve Final Cut

Cannes 2022

Rusya-Ukrayna Savaşı’nın gölgesinde salı akşamı başlayan 75. Cannes Film Festivali’nin ilk gününe politik mesajlar ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski’nin konuşması damga vururken, Michel Hazanavicius imzalı açılış filmi Final Cut heyecan yaratmaktan uzak kaldı.

Cannes Film Festivali’ne ev sahipliği yapan Palais des Festivals’in beyaz duvarlarında Jim Carrey bulutlara doğru tırmanmaya başladı geçtiğimiz günlerde. 75. yılını kutlayan festival, pandemiyle birlikte hayatımıza giren mesafe, maske, test ya da aşı kartı gibi faktörlerin usulca ortadan kaybolduğu coşkulu bir atmosferle karşıladı bizi. Yine de bu yılki resmî seçkinin, geçtiğimiz yıl pandemi sebebiyle bekletilen onca filmi bir araya getiren şaşaalı programın gölgesinde kalacağını düşünmemek elde değil. Leos Carax’ın derinlikli barok müzikali Annette’ten (2021) sonra festivalin bu yıl açılışı Michel Hazanavicius’un uyarlama zombi komedisiyle yapması, iki yıl arasındaki farkın –şimdilik– en somut örneği. Top Gun: Maverick ve Elvis gibi büyük Hollywood prodüksiyonlarının ise bu farkı kaliteden ziyade popülerlik düzeyinde kapatmaya çalışacağı kesin. Açılış töreninden hemen önceki gün, festival direktörü Thierry Frémaux’yla yapılan bir röportajın sansürlenmesi hakkında Deadline sitesinde çıkan yazının ise, izleyicileri filmlerin seçilme sürecini sorgulamaya yönelttiğini söyleyebiliriz. Titane’ın (2021) ve Julia Ducournau’nun zaferini kutladığımız bir yılın ardından, Ana Yarışma’da yalnızca üç tane kadın yönetmenin filmine yer verilmesi, Cannes Film Festivali’nin temsil ve kapsayıcılık konusunda iki ileri bir geri gittiğini ve seçkideki belirleyici faktörün daha ziyade Frémaux’nun kişisel zevkleri olduğunu kanıtlar nitelikte.

Cannes 2022
Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski açılış törenine çevrimiçi olarak bağlandı ve bir konuşma yaptı.

Bu yıl diğer birçok festivalde olduğu gibi, Cannes’ın da Rusya-Ukrayna Savaşı karşısında Rus hükümetine bağlı yetkilileri ve gazetecileri kabul etmeyeceğini belirterek ve seçkiye Mariupol’da öldürülen Litvanyalı yönetmen Mantas Kvedaravicius’un filmini ekleyerek politik bir duruş sergilediği görülüyor. Dün geceki açılış törenine bağlanan Volodimir Zelenski’nin sinema, politika ve savaş arasındaki bariz ilişkiyi vurguladığı konuşması ise bir anlamda bu ilişkiyi yeniden üreten bir performansı anımsatıyordu. Tıpkı Büyük Diktatör’deki (The Great Dictator, 1940) Yahudi Berber gibi kadrajlanan ve ondan alıntılar yapan Zelenski, “Bize yeni bir Charlie Chaplin gerek” sözleriyle, yarattığı kahraman personasına yeni bir boyut kattı. Chaplin’in sinemasal imajından hareketle savaşa ve kendine dair bir meta-anlatı inşa eden Zelenski’nin konuşmasını Michel Hazanavicius’un meta-anlatı denemesi Final Cut’ın takip etmesi ise belki tuhaf ve ironik bir tesadüftü, belki de performansın bir parçasıydı. Filmin orijinal adının Z olması planlanırken Z harfinin Rus ordusuyla ilişkisi göz önünde bulundurularak Coupez!’ye çevrilmesinin açılış törenindeki bu tesadüfü daha da anlamlı kıldığı bile söylenebilir. 

Final Cut
Final Cut

Final Cut’la ilgili değişimlerin sadece ismiyle sınırlı kalmadığını hatırlatmakta yarar var. Filmin bu yıl Sundance’te görücüye çıkması beklenirken, festival gösterimlerini çevrimiçi yapmaya karar verince ekip seçkiden çekilme kararı almıştı. İlk gösterimi Cannes’a kısmet olan Final Cut’ın ne yazık ki bir açılış filmi için bile beklenenin altında kaldığını söylemek gerek. Shin’ichirō Ueda’nın kült zombi komedisi Kamera o tomeru na!’nın (2017) neredeyse birebir uyarlaması olarak nitelendirebileceğimiz Final Cut, beslendiği film metnine, ne estetiği ne de anlatısıyla, özgün bir yorum katmayı başaramıyor. Ueda’nın hayli düşük bir bütçeyle çekmesine rağmen gişede bir fenomene dönüşen filmi ele aldığı Z filmlerinin ruhunu perdeye yansıtmayı başarırken, Hazanavicius’un bol yıldızlı ve yüksek bütçeli filminin baştan sona bir çelişkiden ibaret olduğunu düşünmemek elde değil. İki filmde de ilk yarım saat boyunca bir zombi filminin çekimleri sırasında zombilerin saldırısına uğrayan bir ekibi takip ediyoruz. Daha sonra, bu görüntülerin bir filme ait olduğunu öğrendiğimizde, hikâyeye bir katman daha ekleniyor ve birinci yarıdaki filmin kamera arkasında neler olduğunu izlemeye başlıyoruz. Hazanavicius’un filmi, karakterlerine Japonca isimler verecek kadar referans aldığı metnin bilincinde ve seyircisinin de bunu bir saniye bile unutmasına izin vermiyor. Ne yazık ki Final Cut, metin üzerinde inşa edilen postmodern bir pastişten ziyade, ilginç bir fikir bulduğunu düşünen ama bu fikri yaklaşık iki saat boyunca aynı şekilde tekrar eden Hazanavicius’un kişisel bir eğlencesinden ibaret. Fransa seyircisine dair bazı kültürel klişeleri kullanmak için eklendiği aşikâr olan Japon yapımcı ve Afrika kökenli ses teknisyeni ise, filmin yaratıcılığın tükendiği anda çözümü “politik doğruculuğa” saldırmakta bularak kolaya kaçan ucuz mizahını daha da vurguluyor. Bize de yalnızca Final Cut’ın eksikliklerinin, seyircisini orijinal filmi keşfetmeye yönlendireceğini ummak kalıyor.

Final Cut’ın yarattığı hüsranın ardından, Ana Yarışma’da benzer bir durumla karşılaşıp karşılaşmayacağımız ise merak konusu. David Cronenberg imzalı Crimes of the Future’ın ilk beş dakikasında bir sürü insanın salonu terk etmesine ya da Kirill Serebrennikov’un filminin ardından politik bir mesaj verilmesine daha birkaç gün var. Bu bekleyiş sırasında olası polemiklerden, skandallardan ve bitmek bilmeyen ayakta alkışlamalardan biraz uzaklaşıp festivalin yan bölümlerinden Yönetmenlerin On Beş Günü ve Eleştirmenler Haftası’ndaki saklı hazinelerin peşine düşmekse yapılabilecek en iyi tercihmiş gibi duruyor.


75. Cannes Film Festivali’ni yerinde takip eden Öykü Sofuoğlu’nun festival izlenimleri Altyazı’da. Günlüklerin tamamına ulaşmak için tıklayın: ‘Cannes Günlükleri 2022

© 2013-2022 Altyazı Aylık Sinema Dergisi / Altyazi.net'in içeriği dergi yönetiminden ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz.