Şu An Okunan
İstanbul Film Festivali Ulusal Yarışma Günlükleri #1

İstanbul Film Festivali Ulusal Yarışma Günlükleri #1

41. İstanbul Film Festivali’nde Ulusal Yarışma gösterimleri başladı. Bahman Ghobadi’nin Türkiye’de çektiği Dört Duvar, İffet Eren Danışman Boz’un ilk uzun metrajı Turna Misali ve Maryna Er Gorbach imzalı Klondike üzerine kısa kısa…


Dört Duvar

41. İstanbul Film Festivali’nde Ulusal Yarışma, bilhassa 2000’li yıllarda pek çok önemli filme imza atmış deneyimli Kürt yönetmen Bahman Ghobadi’nin Türkiye’de çektiği Dört Duvar’la başladı. Ghobadi yeni filminde ailesinden uzakta müzisyenlik ve avcılık yaparak geçinen Boran’ın başına gelen trajediyle mücadele biçimine odaklanıyor. Boran, denizi hiç görmemiş eşi ve çocuğuyla beraber yaşamak için aldığı deniz manzaralı evin manzarasının yeni yapılan bir binayla kesilmesini başına gelen trajediyle ilişkilendirip bir mücadeleye girişiyor. Başta müzisyen ve avcı arkadaşları olmak üzere farklı şekillerde mücadelesine katkıda bulunan yan karakterlerin dâhliyle birlikte basit bir kentsel dönüşüm hikâyesi izliyoruz temelde. Fakat Dört Duvar, Ghobadi gibi önemli bir yönetmenin adıyla beraber anmaktan imtina edeceğimiz denli kopuk, temel sinema dinamiklerini yerine getirmekten aciz bir yapım maalesef. Film, hikâye düzeyinde karakterin motivasyonlarını ikna edici bir yapıda bir araya getirmekten uzak, bir karakterin amansız haklılığından ibaret bir dünya yaratıyor. Öte yandan biçimsel olarak da asgari sinema hissiyatını nakledecek bir beceriden uzak olduğunu söylemek gerek. Hikâyesini tamamı erkek ve amaçsız karakterlerin –özdeşlik kurması epey zor– mücadelelerine teslim eden filmin bu yaklaşımının kadın karakterleri konumlandırma biçimindeki ya da hak mücadelesine yaklaşımındaki sorunları dile getirecek zemin bile bulmak zor doğrusu. Zira kendi başına ayakta duramayan, anlam dünyası çiğ bir sembolizme emanet edilmiş, temel meselesini aktarmakta dahi zorlanan çalakalem bir film izletiyor bize Ghobadi. Âdeta figüran olarak konumlandırılan pek çok önemli kadın oyuncunun bir türlü hikâyenin sahici bir parçası yapılmaması bile filmi özetlemeye yetiyor açıkçası. Dört Duvar şimdiden seçkinin en zayıf filmlerinden biri olmaya aday gibi görünüyor. Ekrem Buğra Büte


Turna Misali

Ulusal Yarışma’da seyirciyle buluşan ikinci film yönetmenliğini İffet Eren Danışman Boz’un yaptığı Turna Misali oldu. Turna Misali, konargöçerlik kültürünü devam ettiren Sarıkeçili Yörükleri’nin dünyasına odaklanan bir yapım. Yörüklerin modern yaşamın dönüşen şartlarında yaşadıklarını anlatan film klasik bir modern/geleneksel çatışması üzerinden bu konargöçer geleneğin dünyasını aktarıyor. Hikâyenin merkezinde Aksak ailesi ve ailenin lideri konumundaki Gülsüm Ana var. Gülsüm Ana geleneklerine körü körüne bağlı, bu kültürü canı pahasına savunan bir karakter olarak çizilirken modern yaşamın göçebe kültüre tezat getiri ve götürüleri çoğunlukla ailenin diğer fertlerinin ve başka Yörüklerin verdiği tavizler üzerinden anlatılıyor. Hayvanlarını satıp yerleşik hayata geçmek, devletle anlaşıp TOKİ evlerine taşınmak, göçü yürüyerek değil kamyonlarla yapmak gibi modern imkânlara kati biçimde karşı çıkıyor ve sert bir mücadele veriyor Gülsüm Ana. Turna Misali bu keskin, çatışması oldukça yüzeysel ve kolay tüketilen hikâyeye fazlasıyla yaslanan, dramatik dozu fazla yükseltilmiş, ilginç olma şansını cömertçe harcayan bir film maalesef. Konusuyla ilgi çekici bir zemin bulmasına rağmen bu malzemeyi öne çıkartmak yerine konulaştıracak bir yöntem seçiyor zira. Yörüklerin son derece ilginç, kendine has, doğru aktarabilmek için bir miktar mesafe talep eden dünyasını olabilecek en mesafesiz dille, ezbere bir haklılık öyküsüyle anlatmaya çalışıyor. Buna özellikle oyuncu yönetimi konusunda son derece plansız bir rejinin eklenmesiyle Gülsüm Ana karakterini canlandıran Sennur Nogaylar’ın tek başına üstlenmesi imkânsız dramatik yükleri taşımaya çalıştığı bir film izliyoruz. Bu da karakterin ihtiyaç duyduğu özdeşim duygusunun tam tersinin seyirciye aktarılmasına sebep oluyor sık sık. İlginç bir anlatı sunmaktan uzak bu öykü yapısına bu denli yaslanmak yerine filmin açılış sahnelerine ve yavru keçi görüntülerine hâkim olan, belgesele yakın, gözlemci bakışın tüm yapıyı belirlediği bir filmi izlemek çok daha ilginç olabilirdi açıkçası. Ancak bu gözü âdeta dekor olarak kullanıp son derece demode, aşınmış, tükenmiş bir sinemayı tercih ediyor Turna Misali. Ekrem Buğra Büte


Klondike

Sundance ve Berlin başta olmak üzere ödüllerle döndüğü uluslararası festival turunun ardından Türkiye prömiyerini İstanbul Film Festivali’nin Ulusal Yarışma bölümünde yapan Klondike şimdiden yılın adından en çok söz ettiren filmlerinden biri hâline geldi bile. Mehmet Bahadır Er’le birlikte Türkiye’de çektiği yapımların ardından yönetmen koltuğuna ilk kez tek başına oturan Maryna Er Gorbach, Klondike’yle Ukrayna’nın doğu sınırında, Donetsk bölgesinde Malezya Havayolları’na ait yolcu uçağının düşürüldüğü 2014 temmuzu etrafında şekillenen kurmaca bir hikâye sunuyor seyircisine. Hikâyenin kahramanları, sınır bölgesinde küçük bir kasabada hâlihazırda başlamış Donbass Savaşı’nın göbeğinde yaşayan Irka ve Tolik. İlk bebeklerinin doğumunu bekleyen çiftin tüm bu kötü zamanları atlatıp kendilerine ait huzurlu bir yuva inşa edebilecekleri, normal şartlar altında gayet makul görünen gelecek hayallerini dinleyerek girdiğimiz film, aniden seyircisini içinde bulunduğumuz gerçekliği hatırlatan gürültülü bir uyarıyla yerinden zıplatıyor. Kasabadaki komşularının da içlerinde yer aldığı çevre bölgedeki silahlandırılmış Rus yanlısı ayrılıkçıların “ufak bir kazayla” evlerine isabet ettirdiği bomba, aralarında bir yuva yaratma hayali kurulan dört duvardan birini parçalıyor. Bu sarsıcı açılış sahnesinden itibaren tüyler ürperten finaline dek göz kırpmaya fırsat tanımayan bir kurgu işçiliği ve bu kurguyu her an besleyen aktif bir görüntü yönetimiyle öne çıkan Klondike aynı zamanda, üreten/inşa eden taraf ile onu tüketen ve tahrip edeni karşı karşıya getiren, iyi yazılmış bir savaş karşıtı drama. Sundance’te ödüllendirilen yönetmenliğiyle dikkatleri üzerine toplayan Gorbach’ın kadınlara adadığı filmi Klondike, yıl boyunca hakkında konuşulmaya devam edilecek özel bir film. Kaan Denk


İstanbul Film Festivali Ulusal Yarışma Günlükleri’nin tamamına ulaşmak için tıklayın.

© 2013-2022 Altyazı Aylık Sinema Dergisi / Altyazi.net'in içeriği dergi yönetiminden ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz.