Altın Portakal’ın ‘Kanun Hükmü’ Sansürüne Dair
Altyazı Sinema Derneği’nin 60. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde uygulanan sansüre dair açıklaması: Festival, Kanun Hükmü‘nü belgesel yarışmasına yeniden dâhil etmekle kalmamalı, “yargı süreci” bahaneli açıklamasını da geri almalı. Festivaller sansürü uygulayan ve sansüre bahane bulan mevki olmayı reddetmelidir.
60. Antalya Altın Portakal Film Festivali, Nejla Demirci’nin Kanun Hükmü (2023) belgeselini “filmde yer alan bir kişi ile ilgili yargı sürecinin devam etmesi ve yargının tarafsızlığını etkilememe” gerekçesiyle yarışmadan çıkarttı.
Öncelikle hatırlatmak isteriz: Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçu savcı, hâkim, mahkeme, bilirkişi veya tanıkları etkileme amacı içeren, özel kasıtla yapılan sözlü veya yazılı beyanlar için geçerlidir. Sinemasal bir ifade biçimi olan belgesellerin festivallerde gösterilmesinin böyle bir suça sebep olacağını iddia etmek anayasal güvence altındaki ifade özgürlüğünün ihlalidir.
Hukuka karşı birincil sorumluluğu sanatsal ifade özgürlüğünü korumak olan bir film festivalinin, sansür uygulaması için “hukuki” temellere dayandığını iddia ettiği böyle bir gerekçe yaratmış olması Türkiye sansür tarihinde yeni bir eşiktir. Bu eşiğin Türkiye’de sinema kültürüne yıllardır farklı mecralarda emek vermiş biri olan festival direktörü Ahmet Boyacıoğlu’nun imzasıyla aşılmış olması büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştır. “Yargı sürecinin” sansüre gerekçe yapılması, belgesel sinemanın özgürlüğüne karşı ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu, Türkiye’de belgesel sinemanın özgürlüğüne herhangi bir festivalin düzenlenip düzenlenememesinden çok daha geniş çapta zararlar verecek, filmlerin üretimini ve dağıtımını topyekûn etkileyecek bir sansür uygulamasıdır. Sansürün giderek normalleştirildiği bir kültürel iklimde, gerek siyasi iktidarın gerek yerel yönetimlerin gerekse film festivallerinin belgesel sinemanın özgürlüğünü kısıtlama yönündeki keyfî uygulamalarının önünü daha da açma riskini barındırmaktadır.
Türkiye’de sinemaya sansürün uzun bir tarihçesi olduğunu biliyoruz. 2014 Altın Portakal sansür vakasından beri hem sinema camiası hem de kamuoyu, festivallerin giderek artan sansür uygulamalarını yakından takip ediyor ve buna karşı çeşitli yollardan mücadele vermeye çalışıyor. Geçtiğimiz on yılın beraberinde getirdiği siyasi iklimde birincil talebimiz, festival düzenleyicilerinin sansürü uygulayan, sansüre bahane bulan mevki olmayı reddetmesidir. Sinema camiasını yanlarına alarak sansür baskılarına direnmelerini, bu iradeye sahip olmadıkları noktada şeffaf açıklamalar yapmalarını talep ediyoruz. Sadece Antalya için değil, diğer bütün festivaller için de geçerli olan bu talebimizin -daha uzun soluklu bir mücadele gerektiren- festivallerin özerkliğinin kurulmasına katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Sansürü dayatanlar ortaya çıkar ya da çıkmaz, onlar için bahane üretmek festivallerin işi değildir.
Nejla Demirci belgeselin çekimleri sırasında, belgesel film çekim izni talebinin reddedilmesi üzerine, ifade özgürlüğünün ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuş ve mahkeme kendisini haklı bulmuştur. Festivali düzenleyenler, Anayasa Mahkemesi’nin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirdiği bir filmi yasaklamış ve bu keyfî sansüre hukuki bir dil uydurmuşlardır. Bu karar da, gerekçesi de hiçbir şekilde kabul edilemez. Nitekim festivalin yarışma bölümlerinde görev alacak jürilerin ve sinema sektörünün birçok bileşeninin gösterdiği iradeyle bu karar tanınmamıştır. Tüm sinema bileşenlerinin ve film üreticilerinin, jürilerin bu ortak iradesini sahiplenmesi büyük önem taşımaktadır. Festival yönetimi ve karar alıcı pozisyondaki Antalya Büyükşehir Belediyesi sadece Kanun Hükmü‘nü belgesel yarışmasına yeniden dâhil etmekle kalmamalı, aynı zamanda söz konusu açıklamayı da geri almalıdır.
Altyazı Sinema Derneği