Altyazı’dan #200
200. sayımızda en başa, ‘ilk aşk’lara dönüyor ve sinema tarihinin ‘Muhteşem İlk Filmler’ine bakıyoruz. Bir dizi yenilikle karşınıza çıkmaya hazırlandığımız bu dönemde tüm ustalıklarına rağmen amatörce ve genç işi bir heyecanla üretilmiş filmleri inceliyoruz.
Bu ay 200. sayımızı, tam olarak 19. yaşımızı kutluyoruz. Amatörce bir heyecanla ilk sayımızı çıkardığımız Ekim 2001’de, dünya 11 Eylül’ün gelecek adına ne anlama geldiğini tartışıyor, “bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı” konuşuluyordu. 200. sayımızı yine bu ibarenin damgasını vurduğu ve belki de bunun daha da keskin biçimde hissedildiği bir dönemde çıkarıyoruz. Aradan geçen zamanda Altyazı bizler için, değişimin getirdiği (veya sosyopolitik anlamda işaret ettiği) endişeleri umuda dönüştürmenin, direnmenin, üretmenin, paylaşmanın, çokça da tartışmanın, tartışarak yolunu bulmanın yeri oldu. Okurlarımızdan, hayattan, filmlerden, kitaplardan, birbirimizden öğrendiklerimizi harmanlayarak devam ettik hep yola. Bugünlerde yine hararetli tartışmalar içindeyiz… Bir dizi yenilikle karşınıza çıkmaya hazırlanıyoruz: Yenilenmiş bir web sitesi, yeni bir dijital dergi tasarımı, yeni matbu yayınlar…
Tam da bu dönüm noktasında en başa, ‘ilk aşk’lara dönmek istedik ve ‘Muhteşem İlk Filmler’ dosyasını hazırladık. Her yönüyle efsanevi bir ilk film olan Yurttaş Kane’in yapım sürecini anlatan David Fincher imzalı Mank’in prömiyerini beklerken, zaman içinde birer ustaya dönüşecek yönetmenlerin klasikleşmiş ilk filmlerini, her birinin filmografisi boyunca ortaya koymaya devam ettiği özgün dünyanın ‘çekirdeğini’ inceliyor; hem yapıldıkları dönemde ne ifade ettikleri hem de bugünden geçmişe bakınca sinemayı nasıl etkilemiş oldukları üzerine düşünüyoruz. Olgunluğu ve görkemiyle âdeta ‘yaşlı bir bebek’ olarak doğan Yurttaş Kane, toyluklarına rağmen Wong Kar Wai’nin baş döndürücü romantizmini taşıyan As Tears Go By, Lynch evrenini özetleyen Eraserhead, Fassbinder’in kavgacılığını baştan belli eden sert yumruğu Aşk Ölümden Soğuktur, Godard’ın manifesto filmi Serseri Âşıklar… Sayısız seçenek arasından biraz da yazarlarımızın tercihleriyle şekillenen seçkideki on dört filmin hepsi de, tüm ustalıklarına rağmen, amatörce ve genç işi bir heyecanla üretilmiş işler. Amatör, “(bir şeyin) âşığı” demek. Farklı mecralara yayılarak devam eden yayıncılık serüvenimizde bizim de başlıca hedefimiz tam olarak bu ruhu korumak ve yolculuğumuzu okurlarımızla birlikte, deneyimlerimizden süzdüklerimizi yanımıza katarak sürdürmek.
