Şu An Okunan
Dagur Kári ile Bakir Dev Üzerine Söyleşi: ‘Çocukluğuna Hapsolmak’

Dagur Kári ile Bakir Dev Üzerine Söyleşi: ‘Çocukluğuna Hapsolmak’

Dagur Kári

İzlandalı yönetmen Dagur Kári, dördüncü filmi Bakir Dev‘de duygusal açıdan büyüyememiş bir adamın öyküsünü anlatıyor. Filmi yönetmeniyle konuştuk.

Söyleşi: Müge Turan


Bu yazı, Altyazı’nın Nisan 2015 tarihli 149. sayısında yayımlanmıştır.


Geek karakterlerin sonunda aşkı keşfettiği öyküler artık neredeyse bir alt tür haline geldi. Ancak Bâkir Dev’de (Fúsi, 2015) Fúsi öyle aşk veya arkadaş peşindeymiş gibi durmuyor, olsa olsa kişiliğini genişletmek için sosyalleşiyor gibi. Böyle bir karakter yaratma fikri nasıl oluştu?

Aslında her şey oyuncumla başladı. Gunnar Jónsson profesyonel bir oyuncu değil. Onu ilk kez on beş yıl önce, İzlanda’nın sevilen bir TV komedi programında görmüştüm. Karakterinden çok etkilendim, o günden beri de onu bir dramın başrolünde hayal ediyordum. Dört yıl önce bir gün havaalanında otururken, şu küçük bagaj arabaları var ya, onları tepeden izlemeye başladım. Senaryo için harika bir fikir uyandı zihnimde: Dev adam Gunnar’ı o oyuncak arabalardan birinde tahayyül ettim. ‘Çocukluğuna hapsolmuş yetişkin bir adam’ metaforu için harika bir imgeydi. Ama bahsettiğiniz geek klişesinin farkındayım, kolay düşülebilecek bir tuzak. Karakteri çok basite indirgeyebilir ya da geek’liğinden dolayı fazla ‘doğru’ yaratabilirsiniz. Ben kontrastlı bir karakter olsun istedim. Evet, oyuncaklarıyla oynasın ama aynı zamanda metal dinlesin. Yalnız ama aslında sevdiği bir oyun arkadaşı var. Çok masum gibi ama ot içip takılabiliyor da… Bu tip küçük kontrastlarla onu daha merak uyandıran bir karakter haline getirmeye çalıştım.

Nerelerden beslendiniz bu küçük detayları örerken?

Benim kişisel hikâyem değil, çevremde öyle geek tipler de yok. Temel olarak hayal gücünden yola çıkıyorum ama sonra o fantezi çeşitli ilham kaynaklarıyla büyüyor. Nereden, ne zaman geldiğini bilmediğin, kontrol edemediğin uçucu şeylerden besleniyor.

Bakir Dev

Peki Gunnar Jónsson sizin için nasıl bir ilham kaynağı oldu?

Öncelikle sinemaya karşı acayip bir yeteneği olduğunu gördüm. Daha önce keşfedilmemiş bir potansiyeli vardı. Klasik anlamda eğitim almamış ama bugüne kadar çalıştığım en muhteşem aktörlerden biri. Çok disiplinli, rolüne çok iyi hazırlanıyor. Daha ilk çekimde performansını sağlam bir ifadeyle ortaya koyabiliyor, kamerayla kurduğu ilişkiyi iyi yönetiyor. Benim işimi kolaylaştıran bir ortaklık oldu. Senaryoyu onun için yazdım ama onu filmden önce pek de tanımıyordum. Gunnar bana karakterle ya da senaryoyla ilgili soru sormadı. İkimiz arasında sessiz bir anlaşma oldu sanki. Bitmeyen bir enerjisi vardı Gunnar’ın; onu analiz ederek veya entelektüel bir çerçeveye hapsederek bu enerjiyi bozmak istemedim.

Bu dördüncü filminiz. İlkinden bu yana sinemanızda nelerin değiştiğini düşünüyorsunuz?

İlk filmimde yeniyetmelik meseleleriyle ilgileniyordum. Zamanla daha olgun insanların durumlarına bakmaya başladım. Öykü anlatma şeklimin ise pek değiştiği söylenemez. Hep bir karakterden ya da bir durumdan yola çıkıyorum, sonra onunla ilgili parçalar, detaylar topluyorum. Sonra da hikâyenin büyümesine izin veriyorum. Benim çoğu filmle derdim, karakterlerin senaryonun bir nevi kölesi olmaları. Sadece işlevsel bir varlıkları oluyor, olayların içinde kayboluyorlar. Ben bunu tersine çevirmeyi seviyorum. Asıl önemli olan karakter, sahneler… Senaryo bunları birleştiren tutkal gibi.

Fúsi’nin mutlu olup olmadığını söylemek zor. Filmde komediyle dram arasındaki dengeyi nasıl kurdunuz?

Fúsi hayatını fazla sorgulamıyor, onu sempatik kılan şey de kendine acımaması, iyi şeylere de kötü şeylere de benzer tepkiler veriyor. Taocu bir bilgelik var bence onda.


Bakir Dev, 4 Mayıs’tan itibaren MUBI Türkiye’de izlenebiliyor. MUBI’nin Altyazı okurlarına özel kampanyasıyla 30 gün boyunca MUBI’ye ücretsiz erişim sağlayabilirsiniz.

© 2013-2022 Altyazı Aylık Sinema Dergisi / Altyazi.net'in içeriği dergi yönetiminden ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz.