Şu An Okunan

Festivalde açılış filminin ardından görücüye çıkan ilk filmler Ladj Ly’nin ilk uzun metrajı Les Misérables ile Kleber Mendonça Filho ve Juliano Dornelles’in birlikte yönettiği Bacurau’ydu.

Ahmet Gürata

Duygusal açılış törenin ardından, Cannes Film Festivali koşturmacası gerçek anlamda başlamış oldu. Biz eleştirmenler için bunun anlamı, on gün gibi kısa bir süre içinde yarışmadaki yirmi bir filmin yanı sıra, diğer bölümlerdeki ilginç yapımları da takip etmeye çalışmak… Yan bölümlerdeki keşiflerimizi şimdilik başka bir yazıya saklayarak, lafı uzatmadan ana yarışmanın ikinci gününde merakla beklenen filmlere değinelim.

Belgesel yönetmeni Ladj Ly’in ilk uzun metrajı Les Misérables (Sefiller), geçtiğimiz yaz Paris’teki Dünya Kupası zaferi kutlamalarıyla açılıyor. Sokaklardaki coşkun kalabalık arasında dolaşan kamera, farklı etnik kökenlerden Fransız taraftarlara odaklanıyor. Bu belgesel görüntüler, akla ister istemez göstergebilimci Roland Barthes’ın Paris Match dergisinin kapağında yer alan bir fotoğrafla ilgili ünlü değerlendirmesini hatırlatıyor. Fransız bayrağını selamlayan siyah Fransız askeri görüntüsünün ardındaki yan anlamı şöyle yorumlamıştı Barthes: “Büyük bir imparatorluk olan Fransa’nın farklı ırklara mensup bireyleri aynı bayrağın altında ona bağlılıkla hizmet ederler.”

Ly de, bu kaynaşmış çok-kültürlü toplum görüntüsünü sorgulamak amacıyla bizleri yakından tanıdığı bir mekâna taşıyor: Paris’in Montfermeil banliyösü… Burası, yönetmenin büyüdüğü, filmlerini çektiği ve hâlâ yaşadığı semt.1 Aynı zamanda da Victor Hugo’nun filme adını veren romanını yazdığı yer. Taşradan bu semtteki suçla mücadele birimine atanan polis Stéphane, kendini birden tuhaf bir ekibin içinde bulur: Rüşvetçi ve asabi Chris ile Afrika kökenli ortağı Gwada, Stéphane’a semtin sorunlu bölgelerini ve karakterlerini tanıtırken seyirci olarak biz de onları takip ederiz. Farklı kökenlerden insanların yaşadığı bölge, pek çok çatışmayı da içinde barındırır. Kendisini mahalleden sorumlu gören bir “muhtar”, onun kurallarına uymayı reddeden Müslüman Kardeşler üyeleri ve ortalıkta terör estiren sirk çalışanı Romanlar… Sirkten bir aslan yavrusunun çalınmasıyla mahallede gerilim giderek yükselirken, bizler de kendimizi doludizgin bir takibin içinde buluruz. Polis, her ne kadar “yasa benim” diyerek gerilimi önlemeye çalıştığını öne sürse de, (filmde göremediğimiz politikacılarla birlikte) huzursuzluğun ana kaynaklarından biridir.

Gerilime neden olan çatışma filmin yaklaşık 75. dakikasında son bulduğunda, bir an için işlerin eskisi gibi süreceği ve sefillerin ezileceği düzene döndüğümüz duygusuna kapılırız. Ancak, Ladj Ly bizi ters köşeye yatırarak filmini yumuşak bir geçişin ardından sert bir epilogla sonlandırıyor. Bize tartışacak epey bir mesele ve yolluk niyetine bir Victor Hugo alıntısı bırakıyor: “Unutmayın, dostlar: Kötü bitki ya da kötü insan diye bir şey yoktur, yalnızca kötü yetiştiriciler vardır.”

Yarışmanın belki de en çok merakla beklenen filmlerinden biri, Komşu Sesler (O Som ao Redor, 2012) ve Aquarius’un (2016) yönetmeni Kleber Mendonça Filho’nun yapım tasarımcısı Juliano Dornelles’le birlikte yazıp yönettiği Bacurau’ydu. Son günlere kadar kulağımıza filmle ilgili farklı rivayetler geliyordu. Mendonça Filho’nun alışageldiğimiz toplumcu gerçekçi portrelerine kıyasla bu kez karşımıza tuhaf bir komedi ve western karışımı çıktı. “Günümüzün birkaç yıl sonrasında” geçen film, haritada dahi yer almayan Bacarau kasabasının sakinlerinin maceralarını konu alıyor. Brezilya’nın yerli halklarının tarihine göndermelerle dolu film, özellikle ikinci yarısında Udo Kier’in canlandırdığı Michael liderliğindeki Amerikalı ekibin devreye girmesiyle farklı bir tona bürünüyor. Birer uyuşturucu hap alan köylüler gibi, biz de içinde uçan dairelerin ve nüdist yerlilerin yer aldığı bir psiko-tribe sürükleniyoruz. Bacurau, biçimsel açıdan da, Cinema Novo’nın öncülerinden Glauber Rocha’nın filmlerinden Kurosawa’nın Japon westernlerine, sinema tarihinden çeşitli esinler taşıyor. Ancak Mendonça Filho ve Dornelles’in etkileyici görüntüleri ve kurgusuna rağmen, film ne yazık ki seyircisine zorlu bir yolculuk dışında bir şey vaat etmiyor.

Not
1 Ladj Ly’nin bu semti konu alan kısa filmi 365 Jours a Clichy Montfermeil’i (Clichy-Montfermeil’de 365 Gün) şurada izleyebilirsiniz: www.youtube.com/watch?v=atOBaw9mgHg

<<<

 >>>

© 2013-2022 Altyazı Aylık Sinema Dergisi / Altyazi.net'in içeriği dergi yönetiminden ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz.