Altyazı
Son Ayin Bölüm 2, son yıllarda ‘suyunun suyu’ şeklinde sürüp giden şeytan çıkarma konulu korku filmlerinin en yeni halkası.
İzmir nostaljisine sırtını dayayıp, Türk-Yunan dostluğu motifini kullanarak eski usûl bir melodram olmaya çalışan Bir Gevrek, Bir Boyoz, İki de Kumru, içinde bol bol İzmirlilik klişesi barındırmayı da ihmal etmiyor.
Daha önce kısa filmler ve televizyon dizilerinin yanı sıra Girdap (2008) adlı uzun metraja imza atan Talip Karamahmutoğlu’nun yönettiği Bir Hikâyem Var, sinema sevdalısı gençlerin öyküsünü anlatan sulu bir kafadar komedisi.
Kalbim Bir An Durdu (De Battre Mon Coeur s’est Arrêté) ile adını duyuran ve Cannes’da Jüri Özel Ödülü alan Yeraltı Peygamberi (Un Prophète) ile iyiden iyiye şöhret kazanan Fransız yönetmen Jacques Audiard, son filmi Pas ve Kemik’te de konvansiyonel sinema kodlarıyla toplumsal gerçekçi bir anlatıyı iç içe geçiriyor.
Cehennem Silahı (Lethal Weapon) serisinin Paris sokaklarına uyarlanmış versiyonu gibi duran Zoraki İkili, Amerikan polisiyelerinin çoktan tüketip bayatlaştırdığı ‘didişen polisler’ numarasını yeniden pişirip önümüze süren, mizahı bol bir aksiyon filmi.
14 Nisan’da sinema meslek birliklerinin tamamına yakınının nihayet aktif birer özne olarak Emek Sineması’nın yıkımına karşı seslerini yükseltmeleri, yeni bir ihtimalin önünü açtı: Hiçbir hukuki meşruiyeti olmayan mevcut projenin durdurulup Emek Sineması’nın ‘ortak’ bir kullanım alanına dönüşmesi.
Psikolojik gerilimden neo-noir’a uzanan, usta oyunculukları ve stilize anlatımıyla keyifli bir seyir deneyimi sunan film, ilaç endüstrisi ve terapist-hasta ilişkileri gibi konuları oldukça tartışmalı bir yere bağlayarak bitiyor.
Dickens’ın klasik romanına sadık bir uyarlama olan ve özellikle zengin oyuncu kadrosuyla dikkat çeken Büyük Umutlar, kostümlü drama severleri tatmin edecek gibi görünüyor.
19 Ocak 2007’de işlenen Hrant Dink cinayetinin iki yıl öncesine uzanan Hile Yolu, cinayeti planlayan derin devlet örgütlenmesinin tetikçilerine odaklanıyor.
Neo-noir atmosferine sahip karakter odaklı bir aksiyon filmi olan İntikam Benim’in eleştirilerinin çok parlak olduğunu söylemek mümkün değil.
Güney Kore sinemasının en önemli yönetmenlerinden Park Chan-wook’un Batı’da çektiği ilk film olma özelliğini taşıyan Lanetli Kan, gotik estetiğiyle yoğrulmuş stilize bir gerilim filmi.
Tarikatın lideri Limon Hoca ölmüştür. Başmürit Maşallah ile birlikte cemaat üyelerinin bir kısmı, Limon Hoca’nın boşalan koltuğuna oturtmak için yıllardır kayıp olan oğlu Usko’yu bulmaya niyetlenirler. Bu esnada, Fatma ve Yusuf’un yolları da dergâhta kesişir.
Bereketli Topraklar Üzerinde (1979) ve Hakkari’de Bir Mevsim (1982) gibi filmleriyle Türkiye sinema tarihinde kendine çok önemli bir yer edinmiş olan Erden Kıral, Yük ile Adana Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülü’nü kazandı.
2006 yapımı Cesur Balık’ın (The Reef) devam filmi, okyanusta geçen eğlenceli bir animasyon. Fakat filmden, Pixar yapımları gibi hem yetişkinlere hem de çocuklara hitap etmesi beklenmemeli.
Güney Koreli Kim Jee-woon’un ilk İngilizce filmi olan Geçit Yok, şiddetin sınırlarını zorlayan, kan banyosuna absürd bir nitelik kazandıran bir aksiyon komedi.
Pixar’ın animasyon dünyasına kazandırdığı en güzel işlerden Kayıp Balık Nemo, 10 yıl sonra, bu kez 3 boyutlu olarak tekrar sinemalarımıza geliyor.
Filmografisinde dişe dokunur tek bir iş bile bulunmayan aksiyon yönetmeni Simon West, kariyeri hâlâ düşüşte olan Nicolas Cage’le 96 Saat’i (Taken, 2008) hatırlatan bir filme imza atmış.
3D seçeneğiyle vizyona giren film senaryosunun zayıflığı ve oyunculuklarının kötülüğü yüzünden eleştirilse de, slasher takipçilerinin kaçırmayacakları kesin.