Mania Akbari’den Abbas Kiarostami’ye İntihal ve Cinsel Şiddet Suçlamaları
İran sinema tarihinin en güçlü isimlerinden Abbas Kiarostami hakkında ciddi intihal ve istismar suçlamaları yapıldı. 2002 yapımı 10 filminde anne ve çocuğu canlandıran Mania Akbari ve Amina Maher, yayınladıkları mektuplarda yönetmenin tecavüzden emek sömürüsüne çok sayıda suçun faili olduğunu açıkladılar. Akbari ve Maher’in mektuplarının tam metinlerini Türkçe olarak sunuyoruz.
İranlı yönetmen, sanatçı, yazar ve oyuncu Mania Akbari ile kızı, kuir trans bağımsız sinemacı Amina Maher, 10 (Dah, 2002) filminin yaratım sürecinde yaşananlara dair, Abbas Kiarostami’yle ilgili ciddi suçlamalarda bulundular. Filmde anne ve çocuğu canlandıran Akbari ve Maher, kaleme aldıkları birer mektupla hem kamuoyuna hem de filmin yapım ve dağıtım şirketi MK2’ye sesleniyor ve filmin dağıtımının durdurulmasını talep ediyorlar. Akbari filmin çekim, dağıtım ve gösterim süreçlerinde kendi yaratıcı emeğinin nasıl sömürüldüğünü anlatırken Maher ise rızası olmadan çekilen kayıtlarda bir çocuk olarak özel hayatının tüm dünyaya teşhir edildiğinden bahsediyor. Akbari ayrıca Kiarostami’nin kendisini fiziksel ve psikolojik olarak istismar ettiğini belirtiyor ve yönetmeni taciz ve tecavüzle suçluyor.
Mania Akbari’nin Mektubu
Abbas Kiarostami’nin 10 filminin çekimleri sırasında ve sonrasında yaşadığım tacizin duygusal travmasıyla uzun yıllardır mücadele ediyorum. Terapistimin, feminist ve aktivist dostlarımın destekleri sayesinde artık kendimi hayatımın o döneminde başıma gelenlerle –daha açık konuşmak gerekirse, bu filmin yapım ortamı hakkında dünyaya söylenen yalanlar ve bana bu yalanları sürdürme konusunda uygulanan baskıyla– ilgili gerçekleri açıkça konuşabilecek durumda hissediyorum. İddia ettiğinin aksine, Kiarostami bu filmi ne yazdı ne de yönetti. Filmde kullanılan görüntülerin tamamı bana aitti, bu çekimleri terapistimle görüşmelerimiz sonrasında başladığım kişisel bir proje çerçevesinde yapmıştım. Kiarostami bu ham görüntüleri görmüş ve onlara hayran kalmıştı. Onları bir senaryo yazmak için kullanmak üzere ödünç almak istedi. Ancak sonrasında hiçbir senaryo üretilmedi. Onun yerine çekimlerim Kiarostami tarafından kurgulandı ve 10 olarak sunuldu. Film prömiyerini Cannes’da yaptı, Altın Palmiye’ye aday gösterildi.
Kiarostami’yle birlikte bir Soru-Cevap’a katılmak üzere sahneye çıktığımda Kiarostami yüzlerce seyircinin önünde, filmin yazarı ve yönetmeninin kendisi olduğunu söyledi. Benim filmde türbanımın altındaki bir kulaklık aracılığıyla yönetildiğimi anlattı. Genç, tanınmayan bir İranlı kadın olarak güçlü ve uluslararası tanınırlığa sahip bir yönetmenin yanında oturuyor, gözlerimin önünde tüm dünyaya yalan söylemesini ve eserimi çalmasını dehşet ve şaşkınlıkla seyrediyordum. Bu, yaşanacakların ilk perdesiydi ama yıllar boyu sürecek yalan, manipülasyon ve sindirme kampanyasının en acı verici ve travmatik kısmı kesinlikle bu olmadı. Aradan geçen yirmi yılda hem benim kendi hayatımda hem de genel olarak dünyada çok şey değişti. Sektörümüzdeki güç sahibi erkeklerin bu tarz davranışları ve gerçekte nasıl insanlar oldukları yeniden değerlendiriliyor, ben de artık o dönemki genç ve naif kadın değilim. Kendi gücüne, kendi sesine sahip saygın bir yönetmenim. Gerçekler hakkında açıkça konuşma özgürlüğünü deneyimleyebildiğim Londra’da yaşıyorum ve bu bahsettiğim gerçek benim için en önemli şey.
Filmde ayrıca kızım Amina (o zamanlar oğlum Amin) ve kız kardeşlerim Roya ile Mandana da yer alıyor. Her birimiz benzer hisler içindeyiz, artık bu filmin gösterimleri konusunda içimiz rahat değil. Bize bu filmle ilgili herhangi bir kontrat teklif edilmedi, hiçbir belge imzalamadık. Bu hususta en rahatsız edici kısım, kişisel kayıtları tüm dünyaya açılan bir çocuk olan Amina’nın sahneleri. Yalanlar ve manipülasyon aracılığıyla benim sanatıma Kiarostami tarafından zorla el konuldu ve sanatım onun kendi eserleri arasına dâhil edildi. Kısacası, artık bana hem fiziksel hem de psikolojik olarak istismar ve taciz uygulamış, tecavüz etmiş bir adamın mirasının parçası olan 10 filminin gösterilmesini kabul etmiyorum.
Bu mektup, 10 filmindeki aileme –kızım Amina Maher ve kız kardeşlerim Roya ve Mandana Akbari– ait herhangi bir içerik, isim, fotoğraf ve görsel önceden bizim onayımız olmadan kullanıldığı takdirde hukuki işlemlere başvurulacağına dair bir bilgilendirmedir. Bununla birlikte 10 filmiyle ilgili kitabın yayıncılık kurallarına göre Mania Akbari’nin onayı ve resmî imzası olmadan yeniden basılamayacağına dair yazarı bilgilendiren üç güvenilir yayıncıya da teşekkür etmem gerekiyor.
Benim mücadelem hegemonyaya, istismara, tacize ve güçten türeyen tehditlere karşıdır. Güç sahibi kişilerin aşağıdakilerle ilişkilerini, emirleri altındaki kişileri türlü baskılarla biat ve itaate nasıl zorladıklarını ifşa etme mücadelesidir. Güç odakları tarafından güçsüz konumdakilerin yaratıcılığına, fikirlerine, düşüncelerine ve hattâ varoluşuna nasıl el koyulduğunu açığa çıkarma mücadelesidir. İnsanların ruhlarını ve bedenlerini kontrol altında tutuyor ve kendi istekleri doğrultusunda yönlendiriyorlar. Sesini yükseltmek ve doğruyu söylemek için hiçbir zaman geç değil. Herkes düşüncelerini ifade ederek ve yeniden değerlendirerek tarihi sorgulamalıdır. Hakikatin gücü diğer bütün güçlerin üzerindedir, onun ışığıyla bu iktidar sisteminin tarihine ve ideolojisine meydan okunacak. Ben, benim ve kızımın yaşadığı deneyimleri gelecek kuşakların yaşamaması adına mücadele veriyorum.
İnsan haklarına, kadın haklarına ve çocuk haklarına değer verdiğinizden ve bizim sesimizi duyacağınızdan eminim.
İçten dileklerimle,
Mania Akbari
Amina Maher’in Mektubu
Adım Amina Maher. Trans kuir bir bağımsız sinemacıyım, Berlin’de yaşıyorum. Muhtemelen beni 10 filminden hatırlarsınız. Filmin yapım ve dağıtım şirketi MK2. Ben filmin çocuk başrol oyuncusuydum.
Filmin dağıtımı için benimle ya da ebeveynimle herhangi bir sözleşme yapmamış olmanızın yanı sıra, dağıtım sürecinde benim rızamı almaya da yanaşmadınız.
Bunlar bir yana, bu film güç istismarının çok derin bir örneğidir. Dünya çapında tanınan, zamanının en prestijli İranlı yönetmeni, Altın Palmiye kazanmış bir sinemacı; MK2 gibi çok köklü bir yapım şirketiyle birlikte bir çocuğun özel kayıtlarını, çocuğa bu görüntülerin bir film için çekildiğini bildirmeden kullandı. Sonra da bu filmi tüm dünyaya satıp dağıttılar. Tüm bunlar olurken Abbas Kiarostami filmin yaratım süreciyle ilgili yüzlerce yalan söylüyordu. Örneğin birçok yerde, filmin kurmaca olduğunu ve oyuncu olmadığım için bir eğitimden geçirildiğimi söyledi. Bu filmde yer aldığım sahneler yaklaşık otuz dört dakika tutuyor ve bunun sadece iki dakikasında kameranın açık olduğunun ve beni kaydettiğinin farkındayım. Abbas Kiarostami ile filmde babamı oynayan Kamran Adl’in çekim için orada olduklarını sadece bu iki dakikalık kısımda biliyordum ve dolayısıyla sadece bu kısımda kameranın kayıt yaptığının farkındaydım. Göründüğüm sahnelerin geri kalan otuz iki dakikasında, kaydedildiğime ve kaydedilenin benim özel hayatım olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu.
Bir çocuğun yaşadığı travmalar, sizin şirketinize ve Abbas Kiarostami’nin sözde yönetmenlik çabalarına malzeme oldu.
10 filmi hakkındaki sessizliğimi bozma gücünü, ancak çocukluğumda yaşadığım tecavüzle ilgili sessizliğimi bozabildikten ve aynı süreçte kuir bir trans kadın olarak açıldıktan sonra bulabildim. Hakikat için, çocukların, transların ve kadınların hakları için, toplumun bilinçlenmesi için mücadele etmenin farklı yollarını denedim. Ancak ne yazık ki her seferinde beni susturmaya çalışan insanlar nedeniyle daha da travmatize oldum. Çocukluğumdan beri bu filmin yükünü taşıyorum. Burada sizden filmin nasıl yaratıldığına dair gerçekleri açığa çıkarmanızı ve filmin dağıtımını bir an önce durdurmanızı talep ediyorum. Çocukluğumdaki özel hayatımın dünyaya bu şekilde teşhir edilmesine rıza vermiyorum. Bunun benim üzerinde oldukça yıkıcı bir etkisi var.
Saygılarımla,
Amina Maher
Çeviri: Aslı Ildır ve Ekrem Buğra Büte