Şu An Okunan
Çekilemeyen, Çekilen, Çekilecek Fotoğraflar

Çekilemeyen, Çekilen, Çekilecek Fotoğraflar

Ümidimi kaybetmeden haritama baktım; otellere dönüş yolu Kuzey Kore’yle sınırı teşkil eden nehrin kenarından geçiyordu ve emindim ki sana çeşitli Kuzey Kore fotoğrafları çekebilecektim.

Normalde film hayali kuran biri değilim, biliyorsun. Ama geçenlerde bir fotoğraf hayali kurdum; seninle seyahatte, Pyongyang’da çekilmiş bir fotoğraf. O gerçeğe dönüşene kadar da en azından sana temsilî bir Kuzey Kore fotoğrafı çekmek istedim. Pek de temsilî değil çünkü şansıma, geçtiğimiz aylarda Güney Kore’deki DMZ Belgesel Film Festivali’ne gittim. Vardığım akşam, havaalanından apar topar açılış töreninin yapıldığı DMZ’deki (Demilitarized Zone – Kore Tarafsız Bölgesi) parka attım kendimi. Festivalin kalanı, adının aksine, DMZ’de değil de Seul’un bir banliyösünde yapılacaktı ve aslında bütün haftayı sınırdan epey uzakta geçirecektik. Imjingak Pyeonghwa Nuri Park’a vardığımda tören sona ermiş, açılış filmi başlamak üzereydi. Ümidimi kaybetmeden haritama baktım; otellere dönüş yolu Kuzey Kore’yle sınırı teşkil eden nehrin kenarından geçiyordu ve emindim ki sana çeşitli Kuzey Kore fotoğrafları çekebilecektim.

Pek öyle olmadı. Sınır boyunca, hayatta neredeyse hiçbir yerde görmediğim derin bir karanlık vardı. Çektiğim fotoğrafı buraya koyuyorum, inanmasan da bu, otobüsün penceresinden nehir ve Kuzey Kore “manzara”sı. Bu derin karanlığın dünyanın ve ülkemizin hâlinin bir sembolü olduğuna dair bir şeyler yazabileceğimi düşündüm, hattâ çekilemeyen bir film gibi çekilemeyen bir fotoğraf olması da uygundu aslında; ama senin bunu (haklı olarak) çok banal bulacağını fark ederek silkindim ve kendime geldim. O Kuzey Kore görülecek, o fotoğraflar çekilecekti.

Hafta boyunca bir yandan Güney Kore yapımı belgeselleri izlerken (ki çok da heyecan verici bir iş yoktu aralarında, çok bir şey kaçırmadın bence), bir yandan da DMZ’ye tekrar nasıl gidebileceğimi çözmeye çalıştım. Ve sonunda şans yüzüme güldü, DMZ olmasa da sınıra yakın bir bölgede Kuzey Kore’nin tam karşısına konumlanmış Odusan Seyir Kulesi’ne beni ve bir başka meraklıyı götürmeye gönüllü bir Güney Koreli sinemacı bulduk. Bu kule, İngilizce adıyla Odusan Unification Observation Deck, hem ismi hem işleviyle tuhaf bir yer. Camla kaplı ana binanın içinde farklı “eğitim bölgeleri” var. Tahmin edersin ki ana tema, Güney’in Kuzey’e göre ne kadar daha iyi durumda olduğu. Güney’in kendi dertleri, devlet aparatının işleyişinden aşina olduğumuz üzere, bir hayli es geçilmiş. Binanın farklı noktalarından teraslara çıkarak karşı yakayı izlemek mümkün, bunun için sıra sıra dürbünler yerleştirilmiş. Karşıda birtakım kamusal binalar ve tarlalar, hattâ aralarda yürüyen Kuzey Koreliler görülebiliyor. Dürbünlerin bir kısmı da elektronik. Bizim gittiğimiz gün hava açıktı ancak havanın kapalı olduğu günlerde bu “XR teleskop”lar açık günlerde çekilmiş görüntüyü yayınlıyormuş. Yani yaşanan hayatlar yerine çekilen filmler izleniyor. Gerçek nerede bitiyor, filmler nerede başlıyor, aradaki çizgi giderek bulanırken ben kendi çektiğim fotoğrafların o günkü Kuzey Kore’yi gösterdiğini biliyorum en azından. Bu fotoğraflar şimdilik burada dursun, ileride çekeceğimiz daha nice fotoğraf ve filmlere hazırlık olsun.


Sinemacı dostumuz Çiğdem Mater, diğer Gezi Davası tutsakları Mine Özerden, Can Atalay ve Tayfun Kahraman’la birlikte 25 Nisan 2022 tarihinden beri hapiste. Osman Kavala ise kendine yöneltilen suçlardan defalarca beraat etmesine rağmen 1 Kasım 2017’den beri tutuklu. Hayal Havuzu’nu bu karanlık günlerde Çiğdem’e ve tüm Gezi tutsaklarına hayallerimizle yoldaşlık etmek için açtık.

Diğer Hayal Havuzu yazılarına ulaşmak için tıklayınız.

© 2013-2022 Altyazı Aylık Sinema Dergisi / Altyazi.net'in içeriği dergi yönetiminden ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz.