Şu An Okunan
Kayıp Zamanın İzinde (ya da Sana Bakmaya Dair)

Kayıp Zamanın İzinde (ya da Sana Bakmaya Dair)

Fotoğraf zamanı donduruyor belki ama bunun yanında zamanı nasıl kaybettiğimize dair de konuşmuyor mu bir nevi?

Aile arşivleriyle ve kişisel bellekle haşır neşir olduğum şu günlerde, senin için biriktirilen havuza bırakmak isteyeceğim hayal elbette bir fotoğraftan türetilmiş olabilirdi. Bakmak ile bakılmak arasındaki ilişkiyi başkalarının gözünden üretilmiş yüzlerce kendi imgem üzerinden yakın tarihimizle birleştirmeye çalışırken, bir fotoğraf karesinde zihnin nasıl bellekten hayale geçiş yapabildiğine de tanık oluyorum şaşkınlıkla. Fotoğraf zamanı donduruyor belki ama bunun yanında zamanı nasıl kaybettiğimize dair de konuşmuyor mu bir nevi?

Kendisi imge üreten birinin kendi görüntüleri üzerine düşünmesi, hep bakan konumundayken birden bakılan tarafa geçmesi tuhaf bir deneyim. Bir şekilde senin de benzer bir konuma geçtiğini düşünüyorum ve güncel yaşantına ait bizlerin ulaşabildiği tek görüntün olan ziyaret fotoğraflarına takılıyor gözüm. Tanıdık birinin görüntüsüne bakmak belleği de daha direkt bir yerden harekete geçirdiği için bakanın bakılanı belli bir zaman-mekânsal ilişki içinde düşünmesine neden oluyor.

İster istemez şunlar geçiyor aklımdan: Seni dört duvar arasına kapatan gerçeklik, sana dair tüm görsel veriyi de o ziyaret fotoğraflarına hapsetmiş durumda. Durağan, konuşmayan ama istisnasız olarak her seferinde objektifin ta içini hedef aldığın, bakışımızı bize iade ettiğin fotoğraflara. O fotoğraflar seni bizim için ‘var’ kılıyor. “İyi misin? Sağlığın yerinde mi?” gibi bazı temel sorularımızı karşılıyor belki… Ama o donuk karelerin donukluğundan bize göz kırpan, yüzeyi kazıyıp altından çıkarmak istediğim başka anlatılar var. Düzenli olarak sadece durağan görüntülerine ulaşabiliyoruz ve fotoğrafın statik görüntü verme özelliği burada birden farklı bir boyut kazanıyor. Çünkü senden gelen her iki kare ‘görüntü atlıyor’. Fotoğraf, zamanın durduğu bir yerde var oluyor ama o durağanlıkta, kaybolan zamanın izi ortaya çıkıveriyor. İki fotoğraf arasındaki boşluk, durdurulan hareket, akmayan, kesintiye uğratılan, eksiltilen, çalınan zaman… Hayalim o fotoğraflardaki geri döndürülemez zamanı bir yerde yakalamak, senin hareketsiz görüntünü hareketlendirip konuşturmak, bir şeyi beğenmediğimde ters ters baktığını görmek ve her zamanki karşılığını duymak: “Zevksizsin kızım!”.


Sinemacı dostumuz Çiğdem Mater, diğer Gezi Davası tutsakları Mine Özerden, Can Atalay ve Tayfun Kahraman’la birlikte 25 Nisan 2022 tarihinden beri hapiste. Osman Kavala ise kendine yöneltilen suçlardan defalarca beraat etmesine rağmen 1 Kasım 2017’den beri tutuklu. Hayal Havuzu’nu bu karanlık günlerde Çiğdem’e ve tüm Gezi tutsaklarına hayallerimizle yoldaşlık etmek için açtık.

Diğer Hayal Havuzu yazılarına ulaşmak için tıklayınız.

© 2013-2022 Altyazı Aylık Sinema Dergisi / Altyazi.net'in içeriği dergi yönetiminden ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz.