Şu An Okunan
Hanging Rock’ta Piknik: Bir Kayboluş Hikâyesi

Hanging Rock’ta Piknik: Bir Kayboluş Hikâyesi

Sinematek/Sinema Evi’nin ‘Il Cinema Ritrovato İstanbul’da’ programı kapsamında gösterilen Hanging Rock’ta Piknik, Avustralyalı yönetmen Peter Weir imzalı gizemli bir kayboluş hikâyesi.

Gizemli, büyüleyici, zarif… Avustralyalı yönetmen Peter Weir’in adını tüm dünyaya duyuran kült klasiği Hanging Rock’ta Piknik (Picnic at Hanging Rock, 1975) genellikle bu sıfatlarla betimlenir. Avustralya Yeni Dalgası’nın zirve noktalarından biri kabul edilen film, baştan sona düşsel bir atmosferle sarmalanmış gizemli bir kayboluş hikayesi anlatır. “1900 yılının 14 Şubat’ında Avustralya’nın Victoria eyaletindeki Appleyard yatılı kız kolejinde okuyan bir grup öğrenci, Macedon Dağı’nın yakınlarındaki Hanging Rock’a pikniğe gider. İlerleyen saatlerde kafilenin bazı üyeleri hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolur.” Filmin hikayesi, açılışta karşımıza çıkan bu iki cümlede özetlenecek kadar basittir aslında. Filmin büyüsü, etkileyici görselliğinde, unutulmaz müziklerinde, imgelerle ve seslerle yarattığı çağrışımlarda yatar. Joan Lindsay’in aynı adlı romanından uyarlanan Hanging Rock’ta Piknik’in gerçek bir olaya dayandığı söylentisi – ki asılsız bir söylentidir bu – filmi birçoklarının gözünde daha da ilgi çekici kılar.

Çözümsüz Muamma

Birdenbire sırra kadem basan üç öğrenciyle bir öğretmenin başına ne gelmiştir? Bir kazaya yahut cinayete mi kurban gitmişlerdir, yoksa doğaüstü güçler mi vardır işin içinde? Kayıp öğrencilerden birinin, bir hafta sonra sağ salim bulunması, olayı aydınlatmak şöyle dursun daha da içinden çıkılmaz kılar. Film boyunca sır perdesinin aralanmasını bekleriz ama nafile. Yapısalcı edebiyat kuramcısı Todorov, fantastik türünü ele aldığı kitabında doğa yasalarıyla açıklanamayacak unsurlar içeren anlatıları “fantastik”, “tekinsiz” ve “olağanüstü” diye adlandırdığı üç ayrı kategoriye ayırır.1 Fantastikmiş gibi görünen olayların mantıklı bir açıklaması varsa tekinsizin, doğa yasaları ihlal edildiyse olağanüstünün alanına gireriz. Fantastikse bu ikisi arasında bocaladığımız kararsızlık ve tereddüt anıyla sınırlıdır Todorov’a göre. Gizemin sonuna dek belirsizliğini koruduğu Hanging Rock’ta Piknik, Todorov’un fantastik tanımına güzel bir örnek oluşturur.

Bizi izahı olmayan bir muammayla baş başa bırakan Hanging Rock’ta Piknik, hem şiddetle kan içermeyen bir korku filmi hem de cinsellik içermeyen bir erotik film olarak da görülebilir aynı zamanda. Zira şiddet de cinsellik de filmin yüzeyinin altında gezinen, her an patlamaya hazır, güçlü dip akıntılarıdır. Filmin başında Victoria dönemine özgü korseler ve dantelli iç eteklikler kuşanmış, tepeden tırnağa beyazlar içindeki öğrencilerin 14 Şubat sevgililer gününde birbirlerine romantik sevgililer günü kartları verdiğine ve aşk şiirleri okuduğuna tanık oluruz. Meleksi bir figür olarak resmedilen güzeller güzeli Miranda’yla ona olan tutkusunu kaleme aldığı aşk şiirleriyle dile getiren oda arkadaşı Sara da vardır bu öğrencilerin arasında. Lezbiyen arzu ve bastırılmış cinsellik, böylece en baştan alt metinler olarak kodlanır filmde. Varlıklı ailelerden gelen diğer öğrencilerin aksine yetimhanede büyümüş öksüz ve yetim Sara’nın kolejin sahibesi Bayan Appleyard’ın elinden çektiği zulüm, sınıflı toplumun katı ayrımcılığını açık ederek filme sınıfsal bir boyut da katar. Ofisinin duvarında Kraliçe Victoria’nın resmi asılı despotik, paragöz Bayan Appleyard, Victoria İngiltere’sine özgü burjuva değerlerinin temsilcisi olup çıkar filmde.

Appleyard Koleji’nde sert, katı, baskıcı bir tedrisattan geçirilen, zarif, şık, pirüpak kıyafetler içindeki genç kadınların görüntüsü, Avustralya kırsalının ehlileştirilmemiş doğasıyla tam bir tezat içindedir. Bunun gibi bir dizi karşıtlık üzerine temellenir film: uygarlıkla doğa, düzenle kaos, zenginlerle yoksullar ve açık açık değinilmese de kaçınılmaz olarak filmde yankısı duyulan, İngiliz sömürgecilerle Aborjinler arasındaki karşıtlık. Bu karşıtlıklardan beslenen, her an korkunç bir olayın patlak vereceği hissinden doğan bir gerilim hakimdir filme. Hanging Rock – bir milyon yıl önce yeraltından fışkıran magmanın soğuyup katılaşmasıyla oluşmuş bu devasa kaya kütlesi – daha açılış sahnesinden itibaren bu gerilimin baş müsebbibi olarak sunulur: Fonda gerilim yüklü bir ses efekti duyulurken sislerin içinden tehditkar bir şekilde zuhur eden Hanging Rock’ın görüntüsüyle açılır film. Sömürgecilerin, yerlileri katlederek istila ettikleri, kadim uygarlıkların beşiği olan toprakları, gizemli ve tehditlerle dolu bir mekan olarak tasavvur etmesinden kaynaklanan korkunun filmde Hanging Rock’ta cisimleştiğini söyleyebiliriz pekâlâ.

Kayaların Gözleri

Hanging Rock’ta Piknik, kusursuz kompozisyonları ve yaratıcı sinematografisiyle sinema tarihinde yer eden piknik sahnesiyle hatırlanır en çok. Görüntü yönetmeni Russell Boyd’un objektifin önüne bir parça tül yerleştirmek suretiyle elde ettiği, keskin hatları yumuşatılmış, buğulu görüntülerin ilk sahneden itibaren filme kattığı düşsel hava, piknik sahnesinde iyiden iyiye yoğunlaşır. Ellerinde zarif güneş şemsiyeleri ve üzerlerinde fırfırlı beyaz elbiseleriyle öğle güneşinin altında otların üzerine sere serpe uzanmış genç kadınları havada usulca süzülerek tarayan kamera, Renoir ve Monet gibi İzlenimci ressamların tablolarını andıran kompozisyonlar sergiler. Yönetmen Peter Weir yer yer yavaş çekimlere başvurarak filmin ritmini iyice düşürür. Ağır tempo, yavaş kamera hareketleri ve yavaş çekimler, pan flüt virtüözü Zamfir’in film için bestelediği unutulmaz ezgiyle birleşince adeta hipnotize edici bir etki yaratır. Nitekim Weir’in amacı da budur zaten. Zira bir söyleşisinde yönetmen, filmde izleyiciyi hipnotize edecek bir ritim tutturmayı amaçladığını söyler, ancak bu sayede Hollywood filmlerine alışkın izleyici beklentilerini rafa kaldırıp filmin akışına kendini bırakacaktır çünkü.2

Güzelliğiyle çevresindeki herkesi büyüleyen Miranda, en baştan beri filmin odağındadır. Yumuşak bir ışığın aydınlattığı yüzüne dökülen altın sarısı saçlarıyla adeta göksel bir varlığı andıracak şekilde, yakın planlarla çerçevelenir hep. Fransızca öğretmeni Matmazel de Poitiers’in dediği gibi “bir Botticelli meleği”dir o. Henüz Miranda’yla üç arkadaşı Hanging Rock’ın gizlerini keşfetmek amacıyla tırmanışa geçmeden evvel piknik alanında tuhaf olaylar vuku bulmaya başlar. Tüm saatler açıklanamaz bir şekilde 12.00’da durur mesela. Sürüler halinde uçan kuşların, dallara tünemiş rengarenk papağanların, kayaların üzerindeki sürüngenlerin, yiyecek artıklarına üşüşen karıncaların yakın çekimlerine yapılan kesmeler, doğanın bin bir çeşit mahlukata ev sahipliği yapan, bilinmezliklerle dolu bir yer olduğu hissini verir. Miranda’nın öncülük ettiği kafilenin bellerine kadar uzanan otların ve devasa kayaların arasından geçerek tepeye tırmanışı, bilinmeze yapılan bir yolculuktur adeta. Karakterlerin bakış açısından alt açıyla kadraja alınan Hanging Rock, daha bir tehditkar ve ürkütücü gözükür. Mıknatısla çekiliyormuşçasına gittikçe daha yukarılara tırmanan dört arkadaşın, kayaların yarıkları ve çatlakları arasında dolaşırken sanki tanrısal bir bakış tarafından gözetleniyormuş gibi üst açı çekimlerle görüntülendiği de olur. Sanki bizzat Hanging Rock’ın kendisidir onları gözetleyen. Miranda’yla arkadaşlarının ayakkabılarını ve çoraplarını çıkartarak yollarına yalınayak devam etmeleri, okulun katı kurallarının Hanging Rock’ta geçerliliğini yitirdiğinin işaretidir. Bir müddet sonra herkesin üzerine bir rehavet çöker. Miranda’yla üç arkadaşı tepede, piknik alanındaki kafileyse aşağıda aynı anda uykuya dalar – sadece tek bir kişi hariç: Orta yaşlı matematik öğretmeni Bayan McCraw o esnada bir şeyler sezmişçesine düşünceli düşünceli Hanging Rock’a bakmaktadır. Uykudan uyandıklarında sanki hipnoz altında bir emre uyarcasına kayaların arasındaki bir yarığa doğru ilerleyerek gözden kaybolan Miranda’yla iki arkadaşının başına neler geldiğini öğrenemeyiz asla. Ancak tırmanış sahnesindeki çekimlerde kullanılan kamera açılarıyla kamera hareketleri, onların Hanging Rock’ta cisimleşen, akıl sır ermez, muazzam bir güç tarafından yutulduğu izlenimini verir. Miranda dahil üç öğrenciyle Bayan McCraw’un ortadan kayboluşu, Appleyard Koleji’nin paragöz sahibesinin de sonunu getirecektir nihayetinde. Filmin, bu gizemli kayboluşun yankılarını konu alan kısmında ilk başlarda oluşturduğu büyülü atmosferi koruyabildiğini söylemek mümkün değildir pek.

Hanging Rock’ta Piknik’te anlatılan bu gizemli kayboluş hikayesi, zaman içinde Avustralya’nın kültürel belleğinde yer etmiş, adeta modern bir mite dönüşmüştür. Öte yandan, vaktiyle Aborjinlerin vatanı olan Hanging Rock ve yöresinin, beyazların kayboluşunu konu alan bir hikayeyle birlikte anılmasını hoş karşılamayanlar, hatta bembeyaz kostümlerin içinde kuğu gibi süzülen genç kadınların görüntüleriyle gözü okşayan bu ikonik filmin “beyaz, dolayısıyla ırkçı bir kültürel bellek oluşturmaya” hizmet ettiğini söyleyenler de var.4 Bunların başında 2017’de başlattığı “Miranda Gitmeli” (Miranda Must Go) kampanyasıyla Hanging Rock’ta asıl ortadan kaybolanların katliama uğrayan Aborjinler olduğu gerçeğine dikkat çekmeyi amaçlayan Avustralyalı sanatçı Amy Spiers geliyor. Bütünüyle haklı sebeplere dayanan bu kampanya, Avustralyalıları kurmaca bir beyaz kayboluş mitiyle perdelenen kanlı sömürgecilik geçmişiyle yüzleşmeye çağırıyor. Gelgelelim başka bir açıdan bakıldığında karşıtlıklardan doğan gerilimden beslenen, anlamı sabitlenmemiş, yoruma açık bir film olan Hanging Rock’ta Piknik’in satır aralarında Avustralya’nın kanlı sömürgecilik geçmişinin yankılarını duymak da mümkün.

Notlar

1  Tzvetan Todorov, Fantastik, (İstanbul: Metis, 2004).

2  John C. Tibbetts, Peter Weir: Interviews, (Jackson: The University Press of Mississippi, 2014), 155.

3 Kayalara tırmanan dört öğrenciden biri son anda korkuya kapılıp piknik alanına geri döndüğü için diğerlerinin akıbetine uğramaktan kurtulur.

4 Terrie Waddell, The Lost Child Complex in Australian Film, (Londra ve New York: Routledge, 2019), 37.


Hanging Rock’ta Piknik 23 Aralık’ta Sinematek/Sinema Evi’nde.

© 2013-2022 Altyazı Aylık Sinema Dergisi / Altyazi.net'in içeriği dergi yönetiminden ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz.