Şu An Okunan
Teksas Katliamı: Sosyal Medya Çağının Deri Surat’ı

Teksas Katliamı: Sosyal Medya Çağının Deri Surat’ı

Texas Chainsaw Massacre 2022, Teksas Katliamı

Tobe Hooper’ın 1974 tarihli kült filmine neredeyse yarım asır sonra gelen devam filmi Teksas Katliamı, Deri Surat’ı bir kez daha elektrikli testereyle gençleri doğramaya davet ediyor. Bu kez hedefte sosyal medya bağımlısı Z Kuşağı var!

Teen slasher türünün klasiklerine nur yağdığı bir dönemden geçiyoruz. Cadılar Bayramı (Halloween) serisinin yarattığı büyük süksenin de etkisiyle olsa gerek, önce Çığlık (Scream, 2022), şimdi de Teksas Katliamı (Texas Chainsaw Massacre, 2022) peşi sıra karşımıza geliyor.

Çekimlere başlandıktan bir hafta sonra değişen yönetmeniyle bu yeni Teksas Katliamı, aradaki onca devam filmini ve prequel’ı yok sayarak, doğrudan Tobe Hooper’ın kült klasiği Teksas Katliamı’nın (The Texas Chain Saw Massacre, 1974) devam hikâyesi olarak karşımıza çıkıyor. Orijinal filmle bağlantıyı da o filmde sağ kurtulan yegâne genç olan Sally’nin (2014’te hayatını kaybeden aktris Marilyn Burns yerine Olwen Fouéré hayat veriyor karaktere) Deri Surat’tan intikam almak için geri dönmesiyle kuruyor. Tıpkı Michael Myers gibi, yaşlanmış bir Deri Surat önce kasabasını işgal eden sosyal medya gençliğiyle, ardından da Sally’yle yüzleşiyor.

Film, artık hayalet bir kasaba olan Harlow’a doğru yola çıkan bir grup gençle tanıştırıyor bizi. Yolda bu tip filmlerde artık klasikleşen benzinlikteki uğursuz diyalogların ardından Harlow’a varıyorlar. Harlow terk edilmiş bir kasaba. San Francisco’nun teknoloji tabanlı şirketlerinden fırlamış gençler burayı bir “girişim” sonucu satın almışlar ve genç yatırımcılara pazarlamak üzere kolları sıvamışlar. Kasabada evlerin birinde Deri Surat ve annesiyle karşılaşıyorlar. Evi tahliye etmek isterken annesi hayatını kaybedince Deri Surat çılgına dönüyor ve katliamlarına başlıyor. Hem de en sevdiği aletle.

Texas Chainsaw Massacre 2022, Teksas Katliamı

İkinci uzun metrajını çeken David Blue Garcia, günümüzün temsil genişliğine uyarak çeşitlendirdiği gençlerinden özellikle birini bize yüzeysel de olsa tanıtma gayretinde. Burada Lila’nın (Elsie Fisher) ve biraz da ablası Melody’nin (Sarah Yarkin) hikâyelerinin arka planına giriyoruz. Özellikle sosyal medyanın gençler üzerindeki etkilerini masaya yatıran Sekizinci Sınıf’la (Eighth Grade, 2018) tanıdığımız Fisher’ın (oradaki karakterinin adı da Kayla idi) buradaki varlığı epey manidar bir hâl alıyor. Lila geçmişte bir silahlı okul baskınından sağ kurtulmuş ve bu yüzden silahlara karşı özel bir nefret geliştirmiş. Ablasıyla da belli ki biraz sevgi-nefret ilişkisi var. Tabii, Lila’nın finalde eline silah alacağını tahmin etmek için tecrübeli bir sinemasever olmaya bile gerek olmadığını söylemek gerek. Bu silah mevzuu filmin başvurduğu onlarca ucuz klişeden en yamalı bohça gibi olanı.

70’lerden Günümüze

Yönetmen Garcia, burada yatırımcı kılığında karşımıza çıkan yeni nesil kapitalist gençler üzerinden filmini aslında biraz Tobe Hooper klasiğinin anlam sularına çekmeye çalışıyor. Hooper’ın filmi o yıllarda birçok eleştirmen tarafından çeşitli şekillerde yorumlanmıştı. Örneğin Robin Wood, Deri Surat ve ailesini endüstriyel kapitalizmin kurbanları olarak okumuş, gelişen teknolojinin onların mezbahalardaki işlerine nasıl darbe vurduğundan söz etmişti. Burada da bu genç yatırımcıların Deri Surat ve annesinin yaşadıkları hayalet kasabayı bir nevi sömürge gibi gördüklerine tanık oluyoruz. Deyim yerindeyse, Harlow’u işgal ediyorlar. Hattâ bir sahnede özellikle ırkçılık ve ayrımcılığın simgesi niteliğindeki Konfederasyon bayrağını görüp hemen ortadan kaldırıyorlar. Garcia da filmin yapısını öyle bir kuruyor ki, tümüyle Deri Surat’tan tiksinmeniz kolay olmuyor.

Hooper’ın filmi, zamanlama itibariyle Vietnam ve Watergate’ten dolayı Amerikan vatandaşlarının devlet otoritesine olan güveninin sıfırlandığı bir döneme denk düşüyordu. Peki Garcia’nın filmi bugünün ruhunu nasıl yansıtıyor? Sosyal medyanın tüm gücüyle hükmünü sürdürdüğü bu dönemde insanların kafalarını dijital ekranlardan kaldırmadan nasıl insanlıktan çıkabildiğinin, gerçeklikle bağlarının nasıl kopabildiğinin bir portresini çiziyor. Elbette, hayli yüzeysel bir biçimde.

Texas Chainsaw Massacre 2022, Teksas Katliamı

Beri yandan, Garcia burada Sapık’ın (Psycho, 1960) katili Norman Bates’e de bir selam çakıyor. Annesinin ölümünden sonra Deri Surat, eline bıçağı alıp annesinin yüz derisini sıyırıyor ve suratına geçiriyor. Böylece, anne-oğul arasındaki ödipal ilişki vurgulanmış oluyor ama Garcia ne yazık ki bu ilişkiyi de derinleştirme fırsatını tepiyor.

David Blue Garcia’nın ilk uzun metrajı Tejano (2018) da Teksas-Meksika sınırında uyuşturucu trafiğine karışmak zorunda kalan kader kurbanı bir adamın hikâyesini anlatıyordu. Biraz Robert Rodriguez’in ultra düşük bütçeli ilk dönemini (özellikle 1992 tarihli El Mariachi’yi) ve biraz da Sam Peckinpah’ın vasat çalışmalarını andıran bu ilk film ona Teksas Katliamı’nın kapılarını açtı. Onca düşük kaliteli prodüksiyonuna karşın sürekli steadycam sırtında akan kamera, ters ışıkta huşu içinde geniş düzlükler ve tıpkı Peckinpah sineması gibi yavaşlatılmış çekimlerden ve doğadan, özellikle de simgesel olarak hayvanlardan faydalanan bu ilk filmiyle her şeye rağmen daha “kişilikli” bir yönetmenlik sergilemişti Garcia. İhtiyarlara Yer Yok’un (No Country for Old Men, 2007) sınırlarında gezinen ama elbette onun birkaç seviye altında bir filmdi bu. Ayrıca, bu filmde kemik kırılmalarına meraklı olduğunu da göstermişti. Gelgelelim, Teksas Katliamı gibi bir franchise’ın yönetmenlik koltuğuna oturup da elbette pek “kişilikli yönetmenlik” sergilemek kolay olmuyor. Nitekim beceremiyor bunu Garcia.

Texas Chainsaw Massacre 2022, Teksas Katliamı

Michael Myers, Hayalet Surat veya Deri Surat gibi yüzü olmayan, anonim katillerin son dönemde sadece filmlerin finallerinde değil, kolektif bilincimizde de yeniden ve tekrar tekrar karşımıza gelmelerini nasıl yorumlamalı? Bireyselliğin gemi azıya aldığı, sosyal medyada tanık olunan şeylerin tek gerçeklik olarak görüldüğü şu dönemde insanların yeniden bilinmeyenin tehdidine maruz kalması belki de çok şaşırtıcı değil. Filmin en grotesk sahnesinde Deri Surat büyük bir keyifle otobüste gençleri doğramadan evvel ona telefonlarını doğrultan gençlerden birinin söylediği absürd cümle sanki bunu açıklıyor: “Saçmalayayım deme, dışlanırsın!”


Teksas Katliamı, Netflix Türkiye’de izlenebiliyor.

© 2013-2022 Altyazı Aylık Sinema Dergisi / Altyazi.net'in içeriği dergi yönetiminden ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz.