Bir An: Çıplak
Londra’nın merkezinde bomboş, koskocaman bir holding binasının içinde iki adam. Yeni tanışmış iki adam. Johnny ve Brian boş binanın içinde huzursuzca dolanıp zamanı, Tanrı’yı, evrimi, geleceği, dünyanın sonunu tartışıyorlar. Johnny Manchester’dan Londra’ya eski sevgilisi Louise’in evine aniden çıkageldiğinde belli ki dünya üzerindeki herhangi bir kentten, sevgiliden, ya da iyi herhangi bir şeyden ümidini çoktan kesmiş. Eski sevgilisine ne “gel” demek için ne de “geldim” demek için orada; düzen bozmaya, kendisi dışındaki insanların inandığı iyi bir şey kalmışsa onlarla alay etmeye, suratlarına tükürmeye, herkese dünyanın sonunu bildirmeye gelmiş. Louise’le kavga edip evi terk ettikten sonra Londra sokaklarında büyük kentin nihilist seyircisine dönüşüyor, arada yolu kentin diğer tutunamayanlarıyla buluşuyor ve nihayet bir holding binasının girişinde soğuktan korunup kitabını okurken binanın gece bekçisi Brian onu içeri alıyor. Brian her iki saatte bir bütün binayı dolaşmak ve elindeki elektronik aleti yirmi üç noktada sisteme okutup işini yaptığını ispatlamak durumunda. Birlikte dolanıyorlar böylece. Johnny’ye göre bu bina postmodern bir gaz odası ve sokakta sayısız evsiz insan donarken koca bir yer israfı. Johnny, Brian’ı binbir tezle “partinin bittiğine”, ne onun ne kendisinin, hiç kimsenin geleceği olmadığına ikna etmeye çalışıyor, “etrafına bak, her şey dağılıp parçalanıyor” diyor. Yüksek kontrastlı soluk mavi tonlara gire çıka dolanırken iki siluete dönüşüyor Brian ve Johnny. Yüzsüz, kimliksiz iki gölge olarak uzun uzun tartışıyorlar. Johnny gizemli 666 sayısını barkot sistemine bağlayarak barkodun mahşerin işareti olduğunu iddia ediyor, yakında kredi kartı ve nakit paranın kullanılmayacağını, derimizin altına lazerle yapılan dövmelerle alışveriş yapacağımızı anlatıyor. Dünyanın sonunun kapitalist tüketimle geleceğine dair bir tuhaf tez, kapitalizmin merkez binalarından birinin içinde karanlık gölgeler tarafından tartışılıyor. Distopik bir boşluk gibi görünen bu mekânın gün içindeki halini hayal etmek zor artık; yüzlerce çalışanın dört döndüğü, iş toplantılarının kesintisiz sürdüğü, telefonların susmadığı bir ofis olabilir mi burası? İlk karşılaşmalarında Johnny neyi koruduğunu sorduğunda Brian “bina boş, boşluğu koruyorum” demişti. Koruyamadı. Dışarıda tutması gerekeni içeri aldı, binanın çerçevelediği boşluk soluksuz bir diyaloğun açtığı sorularla doldu taştı.
(Naked, 1993)
Yön: Mike Leigh

İstanbul Bilgi Üniversitesi Sinema ve Televizyon bölümünde lisansını, Kültürel İncelemeler bölümünde yüksek lisansını tamamladı ve beş yıl boyunca aynı üniversitede araştırma görevlisi olarak çalıştı. Medya Sanatları alanındaki doktora çalışmasını 2015’te Royal Holloway Londra Üniversitesi’nde tamamladı. Çok sayıda üniversitede ve üniversite dışında çeşitli kurumlarda teorik ve pratik alanda sinema dersleri verdi, seminerler ve atölyeler gerçekleştirdi. Bir Yazdan İzlenimler ve O Sırada Henüz adlı kısa filmlerin yönetmenliğini yaptı. 2006`dan beri Altyazı Sinema Dergisi yazarı ve yayın kurulu üyesi. Şu anda İstanbul Bilgi Üniversitesi Sinema Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak çalışıyor, aynı zamanda Kadir Has Üniversitesi’nde yürütülen ‘Türkiye Ekranlarında ve Kamera Arkasında Kadın: Temsilin ve İş Gücünün Güncel Görüntüsü’ isimli projede araştırmacı olarak yer alıyor.