Üç dalda Oscar’a aday gösterilen ve geçen yılın en iyi filmleri arasına giren Kaçış, animasyon ile belgeseli yaratıcı bir biçimde buluşturuyor.
Atıf Yılmaz’ın 1966 yapımı filmi Ah Güzel İstanbul, dönemin toplumsal yapısını, onun dışında kalmaya yeminli iki karakter üzerinden anlatır.
Yeşim Ustaoğlu’nun 1999 tarihli Güneşe Yolculuk’u, o dönemde Kürt meselesine dair sessizliği kıran ilk filmlerden biriydi.
Michael Haneke Ölümcül Oyunlar’da izleyicisini karakterlerin, zaman ve mekânın, neden-sonuç ilişkisinin önemsiz olduğu bir oyuna davet eder. Aileyi aile yapan değerlerin bir bir yıkıldığı bu anlatıda önemli olan tek şey oyunun kendisidir.
İki Dil Bir Bavul, yıllardır görmezden gelinmiş, üstü örtülmeye çalışılmış bir sorunun artık açık açık tartışılmaya başlandığı dönemde çekilmiş bir belgesel.
Western, bir altyapı çalışması için Bulgaristan’a giden bir grup Alman işçiyle yöre halkı arasındaki gerilimi anlatırken western türünün kalıplarını bugünün Avrupa’sına uyarlıyor.
Lynne Ramsay’nin izlenimci estetiğinin damgasını vurduğu film, öyküsünün çağrıştırdığı olası bütün klişe öğeleri ya dışarıda bırakıyor, ya dönüştürüyor.
John Cameron Mitchell, Mutluluğun Peşinde filminde yıldız oyuncularla çalıştığı yeni filminde eski cüretkârlığının uzağında, anaakım bir işe imza atıyor.
Evde’nin her penceresi başka bir hikâyeye açılıyor. François Ozon, edebiyat tutkunları ve sinefillere kendilerini evinde hissettiriyor.
Amerikan bağımsız sinemasının kült yüzlerinden Harry Dean Stanton’ın ilk başrolü aynı zamanda en unutulmazıydı: Wim Wenders’in Paris, Teksas’ındaki sessiz, mahzun Travis.
Büyük oyuncular için ‘eskimeyen yüz’ ifadesi sıklıkla kullanılır ama çok az yüz, Jeanne Moreau’nunki gibi, bırakın eskimeyi, her bakıldığında detaylanır, katmanlanır, zenginleşir.
Kıpkırmızı, pasparlak, kocaman, gerçek olamayacak kadar güzel bir balon. Paris’in sokakları, binaları, arabalar, insanların kıyafetleri, her yer ve her şey, öyle karanlık ve soluk renklerle kaplı ki, o fonun önünde daha da kızarıyor, parlıyor, başka bir dünyadan geldiği hissi iyice artıyor…
‘Bir Yönetmen Beş Madde’ köşemizin konuğu Wong Kar Wai.
Vox Lux bir lisede yaşanan katliamdan sağ kurtulup kazandığı ünle pop yıldızına dönüşen Celeste’in öyküsünü anlatırken 21. yüzyılın ruhunu yakalamaya çalışan bir film.
Bir An köşemizde, bizde iz bırakmış filmlerden akılda kalıcı bir ânın duygusal dökümünü çıkarmaya çalışıyoruz.
Bir belgeselcinin etik sorumlulukları üzerine düşünen Amatör, kariyerine belgesellerle başlayan Krzysztof Kieslowski’nin erken döneminden, çoğu zaman yönetmenin başyapıtlarının gölgesinde kalmış bir cevher.
Claire Denis’nin kendine özgü sinemasını alıp bir uzay gemisinin içine yerleştirdiği High Life bir grup mahkûmun klostrofobik öyküsünü anlatıyor.
‘Mutluluk’, çekildiği dönemde çok anlam verilememiş, ne dediği konusunda kafaları karıştırmış, bazı sert eleştirilerin de hedefi olmuş bir Varda filmi.