Şu An Okunan
BluTV’de İzleyebileceğiniz Venedik’ten Ödüllü 5 Film

BluTV’de İzleyebileceğiniz Venedik’ten Ödüllü 5 Film

78. Venedik Film Festivali’nde ödüller merakla beklenirken geçtiğimiz yıllarda festivalde çeşitli dallarda ödüle layık görülmüş, BluTV’de yayında olan filmlerden beş tanesini sizler için seçtik.


Dönüş

Yön: Andrey Zvyagintsev

Andrey Zvyagintsev’in, 2003 yılında dünya prömiyerini yaptığı Venedik Film Festivali’nde büyük ödül Altın Aslan’a layık görülen ilk uzun metraj filmi Dönüş (Vozvrashchenie, 2003), iki erkek kardeşin yalnızca bir fotoğraftan tanıdıkları babalarının ansızın eve dönmesi sonrası yaşadıklarına odaklanıyor. Birbirlerine sıkı sıkıya bağlı kardeşler Ivan ve Andrei, tam 12 yıldır görmedikleri babalarının ansızın eve dönmesiyle şaşkına dönerler. Çelişkili hislere kapılan çocuklar, babalarıyla balık tutacaklarını sandıkları birkaç günlük bir seyahate çıkarlar. Aile, aidiyet, baba-oğul, kardeşlik, kimlik gibi kavramlardan beslenen bir erkeklik ve büyüme hikâyesi anlatan Dönüş, Rus aile yapısındaki ataerkil düzene ve toplumsal meselelere de değiniyor. Filmin oyuncu kadrosunda Ivan Dobronravov, Vladimir Garin, Kontantin Laronenko ve Nataliya Vdoliva yer alıyor.


Hemşire

Yön: Mike Leigh

Mike Leigh imzalı Hemşire (Vera Drake, 2004), 1950’ler İngiltere’sinde gizli kürtaj ameliyatları yapan Vera Drake’i (Imelda Staunton) konu alıyor. İşçi bir kadın olan Drake, maddi durumu yetersiz hamile kadınlara kürtaj ameliyatları yaparak yardımcı olur. Ancak bu sırrı açığa çıkar ve kürtaj kanunen yasak olduğundan kendisini mahkemede bulur. İkinci Dünya Savaşı ve sonrasından motiflerle bezenen filmde iyilik, yardımseverlik gibi duyguların kanun ve inançlarla çatışması gözler önüne seriliyor. Staunton’a Phil Davis, Daniel Mays ve Eddie Marsan gibi isimlerin eşlik ettiği Hemşire, 2004 yılında dünya prömiyerini yaptığı Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan’ı kucakladı. Film üç dalda Oscar’a da aday gösterildi.  


İnsanları Seyreden Güvercin

Yön: Roy Andersson

Roy Andersson’un Yaşayanlar Üçlemesi’nin son halkası İnsanları Seyreden Güvercin (En duva satt på en gren och funderade på tillvaron, 2014), şaka oyuncakları satmayan çalışan ve pek dost edinemeyen iki gezgin satıcının öyküsünü anlatıyor. Bugünün insanını geçmiş mirasıyla yüzleştiren Andersson, modern toplumun yozluğu, bireyin yalnızlığı, insanın hoyrat ve kırılganlığı gibi ilk iki filme temel olan kavramlardan besleniyor yine. Holger Andersson ve Nisse Westblom’un başrolleri paylaştığı İnsanları Seyreden Güvercin, 2014 yılında Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan’a layık bulundu.


Joker

Yön: Todd Phillips

2019 yılında Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan’ı kazanan ilk süper kahraman filmi olarak tarihe geçen Joker (2019), babasız büyüyen, en yakın arkadaşı olan annesiyle de psikolojik gerilimi yüksek bir ilişkiye sahip Arthur Fleck’i (Joaquin Phoenix) merkeze alıyor. Annesinin ona yüklediği sürekli mutlu olma/görünme ‘motivasyonuna’ karşın toplumda ötekilenen, zorbalığa ve istismara maruz kalan Fleck, iyi bir komedyen olmayı arzulasa da yavaş yavaş Gotham şehrindeki protestoların simgesi hâline gelen Joker’e dönüşüyor. Ödipal karmaşa, kimlik, aidiyet, sınıf çatışması gibi kavramların tek potada eritildiği filmde, alışılageldik süper kahraman imajının dışına taşan bir karakter sunuluyor. Övgülere mazhar olan bir performans sergileyen Phoenix’e, Robert De Niro, Zazie Beetz, Frances Conroy gibi isimlerin eşlik ettiği film 11 dalda Oscar’a aday oldu. Phoenix’in, kariyerinin ilk Oscar ödülünü Joker’le kazandığını da not düşelim. 


Velayet

Yön: Xavier Legrand

Oyunculuk kariyerinin yanı sıra Avant Que de Tout Perdre (2013) adlı kısa filmiyle Oscar’a aday olan Xavier Legrand’ın ilk uzun metraj filmi Velayet (Jusqu’à la Garde, 2017), boşanan bir çiftin velayet mücadelesi üzerinden aile içi şiddet konusuna eleştiri getiriyor. Evliliklerini noktalayan Miriam (Léa Drucker) ve Antoine’ın (Denis Ménochet) çocuklarının velayeti hususundaki anlaşmazlıkları sürmektedir. Küçük kardeş Julien (Thomas Gioria) ve abla Joséphine (Mathilde Auneveux) ise birbirlerine ağır ithamlarda bulunan ebeveynlerinin çekişmesinden en az hasarla kurtulmaya çalışmaktadır. Antoine’ın şiddet ve zorbalıktan kaçınmayan tutumu, Miriam’ın savunmasız, yorgun ve korumacı hâlleri üzerinden ebeveyn olmanın sınırlarının dışına çıkarak kadın-erkek rollerine göndermelerde bulunan film aile içi iletişim, toksik ilişki gibi unsurları da ele alıyor. Xavier Legrand, Velayet’le 2017 yılında Venedik Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ödülünü kazandı.


Hazırlayan: Berna Güler

© 2013-2022 Altyazı Aylık Sinema Dergisi / Altyazi.net'in içeriği dergi yönetiminden ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz.