Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, erkek egemen sinema sektöründe sıklıkla dışlanan, sınırlandırılan ya da sesi bastırılan kadın sinemacılar için 28 yıldır bir temsil ve kolektif dayanışma alanı sunuyor.
İkinci uzun metrajı Tam Bana Göre’yle romantik komedi dolaylarında gezinen Celine Song, iyi bir tür filmi için doğru referanslara sahip olmanın yeterli olmadığını gösteriyor.
Prömiyerini Venedik Film Festivali’nde yapan Murat Fıratoğlu imzalı Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri, yurtiçi festival ve vizyon yolculuğu sırasında seyircinin büyük beğenisini kazandı.
78. Cannes Film Festivali’nde büyük ödüllerin sahiplerini bulmasına kısa bir süre kalmışken Selin Gürel ve Öykü Sofuoğlu, festivalin son günlerinde prömiyer yapan filmleri değerlendiriyor.
Cannes değerlendirmelerimize festivalin son günlerinde öne çıkan Renoir, Alpha, Eagles of the Republic ve Un Simple Accident gibi yapımlarla devam ediyoruz.
Geçtiğimiz yıl beklenmedik bir anda gelen, Leos Carax’ın orta metrajlı makale filmi Ben Değilim, yönetmenin şu ana kadarki kurmaca filmlerine oranla çok daha kişisel.
Cannes’dan En İyi Yönetmen ödülüyle dönen Miguel Gomes imzalı Büyük Yolculuk, Edward isimli İngiliz bir memur ve nişanlısı Molly’nin hikâyesini takip ediyor.
Prömiyerini geçtiğimiz sene Venedik Film Festivali’nde yapan, ardından Adana Altın Koza ve Ankara Film Festivali’nden ödüllerle dönen Türker Süer imzalı Gecenin Kıyısı, tansiyonu yol boyunca yükselen sağlam bir siyasi gerilim filmi.
Pablo Larraín’in yeni filmi Maria sanatla, müzikle dolu ve ustalıkla çekilmiş bir film olmasına rağmen ünlü opera sanatçısını trajik bir kurban olarak betimleyen ve onu yalnızca güçten düştüğü çöküş dönemiyle tanımlayan bir film olmanın ötesine geçemiyor.
Senenin en iddialı yapımlarından, Brady Corbet’in üçüncü uzun metrajı The Brutalist, “Oscar yemi” diye tabir edilen filmlerin bütün özelliklerini taşıyor.
Halina Reijn’in konusu itibarıyla büyük gürültü koparan filmi Babygirl, fena hâlde, rolleri tersine çeviren bir erotik gerilim olmak istiyor. Ancak yarattığı güçlü kadın karikatürünün o kadar da sıradışı olmayan “büyük” sırrıyla, bir fantezi filmden fazlası değil.
Tehlikeli rüyaların, kolektif kâbusların, tekinsizin, dehşetin ve arzunun yönetmeni… Çoğu sinemaseverin hayatına bir yerinden dokunmuş olan David Lynch’i geçtiğimiz hafta kaybettik. Usta yönetmenin anısına yazar ve yönetmenlere Lynch’in üzerlerinde nasıl bir iz bıraktığını sorduk.
This website uses cookies to improve your experience while you navigate through the website. Out of these, the cookies that are categorized as necessary are stored on your browser as they are essential for the working of basic functionalities of the website. We also use third-party cookies that help us analyze and understand how you use this website. These cookies will be stored in your browser only with your consent. You also have the option to opt-out of these cookies. But opting out of some of these cookies may affect your browsing experience.
Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. This category only includes cookies that ensures basic functionalities and security features of the website. These cookies do not store any personal information.
Any cookies that may not be particularly necessary for the website to function and is used specifically to collect user personal data via analytics, ads, other embedded contents are termed as non-necessary cookies. It is mandatory to procure user consent prior to running these cookies on your website.