‘Amerikan Sapığı’nın Baltalı Sahnesi Nasıl Çekildi?
Materyalizmi ve ‘zehirli erkekliği’ hicveden karanlık öyküsüyle ‘bugünlere’ nasıl geldiğimizi ortaya koyan filmlerden biri sayılabilecek ‘Amerikan Sapığı’ 20 yaşında. Yönetmen Mary Harron, unutulmaz ‘baltalı cinayet’ sahnesini nasıl çektiklerini anlatıyor: “Jared Leto’ya söylemedik…”
Her ay ikonik bir film sahnesinin çekiminde yer almış sinemacılarla sohbet eden Entertainment Weekly, 20. yıldönümü vesilesiyle bu kez Amerikan Sapığı’ndan (American Psycho, 2000) bir sahneyi mercek altına almış. Bret Easton Ellis’in romanından uyarlanan, 1980’lerin New York’unda geçen ve üst düzey finansçı Patrick Bateman’ın (Christian Bale) hikâyesini anlatan film, Sundance’teki prömiyerinin ardından ABD’de 14 Nisan 2000’de gösterime girmişti.
“Balta cinayeti zor iş …” Yönetmen Mary Harron, Christian Bale’in Jared Leto’nun üzerine aniden baltayla saldırdığı meşhur sahnenin çekim aşamasından böyle bahsediyor. Söz konusu sahnede Patrick, hayatının pek çok yönünü, ama en çok da kartvizitini kıskandığı Wall Street bankeri Paul’u evine davet etmiştir. Daha önce anlık bir dürtüyle bir evsizi öldürdüğüne şahit olduğumuz Patrick, bu sefer her şeyi planlamıştır. Kirlenmesin diye yerlere gazete kâğıdı bile sermiştir. Patrick, dönemin yuppie ruhunu eleştiren ‘Hip to be square’ şarkısını açarak parçanın sanatsal değerinden bahsetmeye başlar. Sarhoş Paul salonda içkisini yudumlamaya devam ederken, Patrick üzerine bir yağmurluk geçirmiş ve eline bir balta almıştır. Arkası dönük haldeki genç bankere seslenir: “Hey Paul!” Ve baltayı indirir…
“Dışı saf, içi cenabet”
Harron’ın anlattığına göre, seyirciyi koltuğundan zıplatan bu sahnede Jared Leto’nun yüzündeki şaşkınlık tamamen gerçek: “Cinayetin deneme çekimini Jared’a söylemeden yapmaya karar verdik. Christian o ana kadar tam performansını sergilemedi ki, cidden sürpriz olsun. Jared geriye dönüp Christian’ın üzerine doğru baltayla koştuğunu gördüğünde, sahiden de şoke olmuş gibi duruyor.”
Yönetmen, Bale’in baltayı hınç içinde defalarca kameraya vuruşunu ise kameranın üzerini pleksiglasla kaplayarak ve aktörün yüzüne yapay kan fışkırtarak çektiklerini anlatıyor: “Hızlıca doğru çekmeliydik çünkü her seferinde ortalığın berbat olması, minimum tekrar çekimine izin veriyordu. Her şeyin cuk oturduğu o sahnelerden biriydi… Kazara, kan spreyi Christian’ın yüzünün yalnızca bir tarafına geldi. Bateman’ın ‘Jekyll ve Hyde’ yönü için mükemmel bir metafordu: dışı saf, içi cenabet ve psikozlu. Ve hepsi şans eseri olmuştu.”
