Şu An Okunan
45 Yıl: Bir Aşkın Hayaleti

45 Yıl: Bir Aşkın Hayaleti

Andrew Haigh Hafta Sonu’yla son yılların en çok ses getiren kuir filmlerinden birine imza atmıştı. İngiliz yönetmen yeni filminde bu kez, huzurlu ilişkileri bir mektupla sarsılan yaşlı bir çifte yakından bakıyor. Başrol oyuncuları Charlotte Rampling ve Tom Courtenay’e Berlinale’de ödül kazandıran 45 Yıl tekinsiz bir evlilik portresi. Andrew Haigh’in bol ödüllü filmi MUBI Türkiye‘de yayında.

Bu yazı Altyazı’nın Ekim 2015 tarihli 154. sayısında yayımlanmıştır.

Beraber bir ömür geçirdiğiniz kişi aslında tanıdığınızı sandığınız kişi değilse? Yıllarca hasıraltı edilen bir konu bir anda kapınızı çalıp son kırk beş yılınızı yeniden gözden geçirmenize neden olursa? İki eşcinsel erkeğin bir hafta sonuna sığan tutkulu aşkını anlattığı Hafta Sonu (Weekend, 2011) ile iyi bir çıkış yapan Andrew Haigh, 45 Yıl’da (45 Years, 2015) büyük bir kısmını cevapsız bırakacağı bu soruların peşinden gidiyor. Bu yıl Berlin Film Festivali’nde Charlotte Rampling’e En İyi Kadın Oyuncu, Tom Courtenay’e ise En İyi Erkek Oyuncu ödülü kazandıran film, beraber geçirdikleri kırk beş yılı üzerlerine çökmüş bir karabasan gibi hisseden yaşlı bir çiftin öyküsü.

İngiltere’nin en sakin bölgelerinden birinde, Norfolk’ta müstakil bir evde emeklilik hayatı yaşayan Kate ve Geoff ile, kırk beşinci evlilik yıldönümlerini kutlayacakları partinin hazırlıklarını yaparken tanışıyoruz. İkili, bozulan tesisat borularını tamir etmek, sigarayı bırakmaya çalışmak, evlilik yıldönümlerini kutlayacakları partide çalınacak şarkılara karar vermek gibi gündelik dertlerle meşguller. Yemyeşil doğanın ortasında, sakin ve huzurlu bir hayat yaşayan çiftin ilişkisi eve gelen bir mektupla sarsılıyor. Kırk beş yılı beraber geçirmiş, beraber yaşlanmaktan pek de şikâyetçi olmadıklarını hissettiğimiz çiftin sapasağlam ayakta durduğuna inandıkları evlilikleri küçük bir kâğıt parçasıyla altüst oluyor. O küçük kâğıtta yazan şey ise Geoff’in elli yıl önce Alp Dağları’nda tatil yaparken kaybolan sevgilisi Katya’nın cesedinin bulunduğu haberi. Buzun içinde yıllarca korunan cesedin ortaya çıkması Geoff’in bastırdıklarını bir anda su üstüne çıkarıyor. Geoff, gençliği yirmi yedi yaşında ölen Katya’nın donmuş bedenine hapsolmuş gibi hissederken, Kate yavaş yavaş kendisinin Geoff’in hayatında aslında bir “ikinci tercih” olduğunu anlıyor. Haberi alan Geoff’in Katya ile sahip olabileceği hayat üzerine hayaller kurması Kate’in, yaptığı tercihleri, evliliğini ve bütün hayatını yeniden gözden geçirmesine neden oluyor.
Andrew Haigh, tıpkı Hafta Sonu gibi bu öyküyü de tanımlı ve kısa bir zaman kesiti içinde kuruyor ve seyirciye filmin hangi noktada sonlanacağını daha baştan hissettiriyor. Hem Hafta Sonu’nda hem de Haigh’in yaratıcıları arasında bulunduğu Looking (2014-2015) dizisinde olduğu gibi bu filmde de zaman, öyküyü ilerleten bir araç olmanın ötesinde bir işlev üstleniyor. Zaman, karakterlerin ruh dünyasında gezinirken somutlaşan bir akış Haigh’in anlatılarında. Örneğin saat tiktaklarını birçok sahnede ses bandının baskın öğesi olarak kullanan yönetmen, kimi zaman bu sesleri kilise çanlarının sesiyle birlikte kullanarak, karakterlerinin bu dünyada fazla zamanı kalmadığına dair bir sinyal veriyor âdeta. 45 Yıl, ölümlülüğün hüznünü, zamanın ağırlığını hissettirerek tasvir ediyor. Andrew Haigh ağırlaşan zamanı uzun planlarla görünür kılıyor. Yönetmen böylece gündelik rutinlerin, sıradan görünen davranışların içine sızan sıkıntıların karakterlerin ruhlarında bıraktığı izlere bakma fırsatı buluyor.

Bir ilişkinin başlangıcını anlatan Hafta Sonu’nda diyaloglar kartopu gibi büyüyüp, iki karakter arasındaki tutkuyu harekete geçiren itici güç hâline gelirken, yıkılmanın eşiğine gelen bir ilişkiyi mercek altına alan 45 Yıl’da diyaloglar Kate ve Geoff’in birbirine mesafe almasına neden oluyor. Diyaloglar, bekleme anlarında karakterlerin sakin çehrelerinin ardına sakladıklarına, yüzlerine yansıttıklarına ulaşmak için bir bahane 45 Yıl’da. Çünkü Kate ve Geoff duygularını konuşarak birbirleriyle paylaşmıyor. Örneğin Geoff bir ağacın altında karısından gizli gizli sigara içerken ya da Kate şehirde yalnız başına dolaşırken duygularıyla hesaplaşıyor. Geoff, Katya’yla nasıl bir hayata sahip olabileceğini hayal ederken, Kate bir hayaletle aldatılmış olmanın travmasıyla baş etmeye çalışıyor. Yılların ağırlığı altında ezilip kelimelere dökülemeyen duyguların, söylenemeyen sözlerin, anlatılmayan sırların hikâyesine dönüşüyor 45 Yıl.

RÜZGÂRIN SIZDIRDIĞI GEÇMİŞ
Öyküyü Kate’in bakış açısından anlatan Andrew Haigh, bizi onun bakışlarıyla, tedirginliğiyle ve korkularıyla yalnız bırakıyor. Kocası Geoff’in Katya’yı hâlâ unutamadığını fark etmek Kate’e acı veriyor, fakat daha da acı verici olanı bu karmaşık denklemde yüzleşeceği herhangi bir “öteki kadın” olmaması. Kate, Geoff’in zihninde yirmi yedi yaşında donup kalmış Katya’nın çekici bedenini kıskanıyor. Bu kıskançlık kocasıyla yakınlaşmaya başladıkları gece daha da hiddetleniyor. Kate’in, sevişirken gözlerini kapatan Geoff’ten ona bakmasını istemesi yeni bir krize neden oluyor. Geoff gözlerini açtıktan sonra ereksiyonunu kaybedip Kate’in yanına uzanıyor. Kate dayanamayıp Geoff’e “eğer ölmeseydi Katya ile evlenir miydin” diye sorduğunda aldığı cevapsa ona en büyük darbeyi vuruyor. Çünkü Geoff tereddütsüz bir şekilde evet, diyor.

Aynı gece, uykusundan kalkıp tavan arasına çıkan Geoff’in Katya’nın fotoğrafını aramaya koyulması “öteki kadın”ın aslında evin içinde hâlâ yaşıyor olduğunun bir göstergesi. İlişkilerinin çatırdamaya başlamasından itibaren filmin ses bandında evin kepenklerini titrettiğini duyduğumuz rüzgâr bu sefer evin içine doğru akmaya başlıyor. Tavan arasındaki fotoğraflarda saklanan Katya, rüzgârla birlikte evin çatısından içeriye doğru usulca sızıyor sanki. Hatta bir sahnede Kate ile Katya karşı karşıya geliyor âdeta. Tavan arasına açılan kapının altında duran Kate, kapının kenarından evin içine giren rüzgârı hissetmek için elini yavaşça kapının altında gezdiriyor. Kate, Katya’nın hayal(et)iyle temas kuruyor.

BUZDAĞININ ALTINDA
45 Yıl’ı tuhaf bir “varoluşsal korku filmi” gibi tasarlamaya çalıştığını söyleyen Haigh1, aslında bildiğimiz anlamda hayaletlerin olmadığı gotik bir filme imza atmış. Geoff’in yıllardır bastırdığı bir sırrın aniden ortaya çıkışını gotik anlatılardaki bastırılmışın geri dönüşü, tavan arasında fotoğrafların içinde saklanan Katya’yı ise bu gotik anlatıdaki hayalet olarak görmek mümkün. Hayaletler gibi doğaüstü yaratıklar rasyonalitenin varoluşla ilgili her şeyi açıkladığı fikrini nasıl altüst ediyorsa, 45 Yıl’da da bir karakterin zihnindeki “hayalet”, sonsuza kadar bozulmayacağı düşünülen bir birlikteliği altüst edebiliyor. Fakat 45 Yıl’ın “hayaleti” korku filmlerinin hayaletlerinden daha ürpertici. Sadece karakterlerin zihninde bir imge olarak yaşayan bu “hayalet”, Geoff’i de Kate’i de neredeyse bütün ömürlerine dair bir pişmanlık ihtimaliyle yüzleşmek zorunda bırakıyor. Evliliğine, kırk beşinci yıldönümlerini büyük ve pahalı bir partiyle kutlayacak kadar önem veren Kate’in aklında artık hayatını beraber geçirdiği kişiyi ne kadar tanıdığına dair büyük soru işareti var. Yıllardır aynı evi paylaştığı insan Kate için bir yabancı artık. Evlilik ise kocaman bir yalan.

Partiden önceki gün artık Geoff’in hayatında ikinci sıradaki kadın olduğunu kabullenen Kate kocasına, her şeyi geride bırakmayı ve partinin ardından yeni bir başlangıç yapmayı teklif ediyor. Film boyunca aynı kadrajı, yani aynı sinemasal dünyayı paylaşan Kate ve Geoff bu sahnede farklı kadrajların öznelerine dönüşüyorlar. O ânın ardından bir daha konuşulmamak üzere meselenin üzeri sakince kapatılıyor. Fakat bu “kapanış” tıpkı yaraların evliliğin kutsal örtüsüyle kapatıldığı kırk beş yılın kendisi kadar ağır. Tıpkı daha önce yüzlerce defa yaptıkları gibi, mutlu bir çift görüntüsü vererek partinin yapıldığı salona adım atıyor Kate ve Geoff. Tebrikler kabul ediliyor, hediyeler alınıyor, herkes mükemmel olduğunu düşündüğü çifte gıptayla bakıyor. Fakat buzdağının altında kalan çatlaklar, geçmişin şimdiki zamana hapsettiği karakterlerin yüzlerinde, Kate’in dans ederken elini kocasının elinden aniden çekmesinde tüm hüznüyle beliriyor.

NOT
1 Hugh Montgomery, “Andrew Haigh ile söyleşi”, The Independent, 22 Ağustos 2015, erişim 18 Eylül 2015 <goo.gl/CJIxD0>

Altyazı’nın MUBI Türkiye’ye özel teklifini görmek için tıklayın.

© 2013-2022 Altyazı Aylık Sinema Dergisi / Altyazi.net'in içeriği dergi yönetiminden ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz.