Şu An Okunan
Beş Maddede Lina Wertmüller

Beş Maddede Lina Wertmüller

Bugün adı Fellini ve Pasolini gibi çağdaşları kadar anılmasa da döneminin en çok dikkat çeken İtalyan yönetmenlerinden biridir Lina Wertmüller. Özellikle 60’lı ve 70’li yıllarda ülkesindeki sınıf çatışmasına, İkinci Dünya Savaşı’nın ve faşizmin mirasına, erkek şovenizminin toplumsal hayattaki etkilerine dair sarsıcı, tartışmalı filmlere imza atmıştır. Şükran Yücel, Lina Wertmüller sinemasının olmazsa olmaz beş özelliğini sıralıyor.


1. Faşizm Taşlaması

Lina Wertmüller
Yedi Güzeller

Lina Wertmüller aristokrat kökenli varlıklı bir burjuva ailesinden gelmesine rağmen sosyalistti. Bütün filmlerinde faşizmi grotesk ve absürd bir öğe olarak kullandı. Faşizme kanan İtalyanlar adına utanç duyuyordu. Faşizmle dalga geçerken İtalyan tiyatrosunun komedi unsurlarından faydalandı. Yedi Güzeller (Pasqualino Settebellezze, 1975) filmi, Hitler’le Mussolini’nin el sıkıştığı arşiv görüntüsüyle başlar. Filmde, Wertmüller’in gözde aktörü Giancarlo Giannini’nin canlandırdığı Pasqualino toplama kampında hayatta kalmak için birçok şarlatanlık ve maskaralık yapar. Napolili maço kabadayının Nazi kampındaki maceralarını anlatırken İtalyan comedia dell’arte tiyatrosunun geleneklerini kullanmıştır Wertmüller. Ölümün ve cinayetin bile komedi unsuru olarak kullanılabildiği grotesk ve karnavalesk bir dünyaydı onun anlattığı. Bütün filmlerinde faşistleri karikatürize eden Wertmüller, faşizmin ülkeyi yönettiği yıllarda faşizmin gösterişli cazibesine kapılan yurttaşlarını ironik bir biçimde grotesk durumlara düşürür. Faşizmi provokatif amaçlarla, karanlık yüzünün ötesinde trajikomik bir insanlık durumu olarak göstermiştir.


2. Erkek Şovenizminin Eleştirisi

Lina Wertmüller
Mimì Metallurgico Ferito nell’Onore

Her ne kadar bazı feministler Lina Wertmüller’i “kadın düşmanı” olarak görseler de kendisi filmlerinde erkeklerin maço şovenizmini abartılı bir şekilde göstererek eleştirdiğini ifade etmiştir hep. Filmlerindeki kadınları aşağıladığını düşünenlere, erkek karakterlerin kadınlarından çok daha beter olduğunu söyler: “Hepsi de penisin üstünlüğüne inanan bomboş, kaba saba, kendini beğenmiş, aptal şovenistlerdir” der. Gerçekten de Wertmüller’in filmlerinde, başı dertten kurtulmayan Mimì’nin (Giancarlo Giannini) hikâyesini anlatan Mimì Metallurgico Ferito nell’Onore’de (The Seduction of Mimi, 1972) de olduğu gibi, budala durumuna düşerek rezil olanlar hep erkekler olur. Ama genellikle bu duruma sebep olan olayların merkezinde kadınlar vardır.


3. Fellini Mirası

Lina Wertmüller
Kertenkeleler

Lina Wertmüller sinemaya atılmadan önce kukla tiyatrosu yapıyordu. Fellini’nin Sekiz Buçuk’unda (, 1963) asistanlık yaparak sinemaya başladı. Fellini’nin etkisi ilk filmi Kertenkeleler’de (I Basilichi, 1963) açık biçimde görülür. İtalyan taşrasında amaçsız dolaşan ve Roma’ya gitmeyi hayal eden üç gence odaklanan film, konu ve atmosfer olarak Fellini’nin Aylaklar’ına (I Vitelloni, 1953) çok benzer. Sonraki filmlerinde de grotesk objeleri ve şişman kadınları Fellinesk biçimde kullanan Wertmüller, Fellini’den şöyle söz etmiştir: “Fellini’yi anlatmak mümkün değildir. Onu tarif etmek gün doğumunu veya günbatımını tarif etmek gibidir. Fellini’yle buluşmak bilinmeyen, harikulade bir panoramayı keşfetmek gibidir. Onun ‘Eğer iyi bir hikâye anlatıcısı değilseniz dünyadaki hiçbir teknik sizi kurtaramaz’ sözü benim ufkumu açtı. Ama hiç kimse Fellini’den bir şey öğrenemez. Ancak sanatın özgür ve sınırsız olduğunu öğrenirsiniz.”


4. Feminist Olmayan Feminizm

Lina Wertmüller
Travolti da un Insolito Destino nell’Azzurro Mare d’Agosto

Wertmüller, bütün filmlerinde zengin, şımarık burjuva kadınlarıyla dalga geçer. Kadın karakterleri yüzünden feministlerin tepkisini çekmiştir. Wertmüller’in bu konuda en tartışmalı filmlerinden biri, Swept Away adıyla tanınan Travolti da un Insolito Destino nell’Azzurro Mare d’Agosto’dur (Mavi Ağustos Denizinde Garip Bir Kaderle Sürüklenenler, 1974). Zengin Raffaella’nın (Mariangela Melato) arkadaşlarıyla çıktığı yat gezisinde teknedeki denizci Gennarino (Giancarlo Giannini), Raffaella’nın sürekli komünizm aleyhine konuşmasına sinirlenir. Raffaella ve Gennarino kaderin bir oyunuyla ıssız bir adaya düştüklerinde roller değişir. Gennarino nefret ettiği kapitalist sınıftan intikamını alma fırsatını yakalar. Aralarındaki çatışma bir süre sonra aşka dönüşür. Gennarino’nun adada Raffaella’ya fiziki şiddet uygulaması, feministlerin filme tepki duymasına neden oldu. Raffaella’nın “burjuva sınıfını, dolayısıyla erkekleri temsil ettiğini” belirten yönetmen, “bu filmdeki kadın karakter, gerçekte bir erkek” dedi. “Kadın yönetmen” olarak anılmaya da hep karşı çıktı Wertmüller. Eleştirmen Barbara Quart 1988’de Lina Wertmüller’in “tarafsızlık adına kadınları bir erkeğin cüret edemeyeceği kadar aşağıladığını ve nefretle ele aldığını” yazmıştı.


5. Uzun Film İsimleri

Lina Wertmüller
Aşk ve Anarşi

Lina Wertmüller filmlerine uzun isimler koymasıyla da tanınır. En uzun isme sahip filmi bu alanda Guinness Rekorlar Kitabı’na da girmiştir: Un Fatto di Sangue nel Comune di Siculiana tra due Uomini per Causa di una Vedova. Si Sospettano Moventi Politici. Amore-Morte-Shimmy. Lugano Belle. Tarantelle. Tarallucci e Vino (1978). Türkçeye çevirmeyi denersek: ‘Siculiana’da dul bir kadın yüzünden iki erkeğin kan davası. Politik gerekçeleri olduğundan da şüpheleniliyor. Aşk-Ölüm-Çalkala. Güzel Lugano. Tarantelle. Ekmek ve şarap’. Film, Türkiye’de Kan Davası (1978) adıyla tanındı ve vizyona girdi. Aşk ve Anarşi (1973) filminin İtalyanca ismi ise şöyleydi: Film d’Amore e d’Anarchia, Ovvero: Stamattina Alle 10, in Via dei Fiori, Nella Nota Casa di Tolleranza… Wertmüller uzun film isimlerini, onları afişlere sığdırmakta zorlanan yapımcılarının maliyetini arttırmak gayesiyle bir “şaka” olarak tasarladığını söylüyordu.

© 2013-2022 Altyazı Aylık Sinema Dergisi / Altyazi.net'in içeriği dergi yönetiminden ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz.