Üç Kıtaya Yayılan Suç Destanı: ZeroZeroZero
BluTV’nin Mart’taki yeni içeriklerinden ZeroZeroZero, Meksika’dan İtalya’ya uzanan bir uyuşturucu ticareti ağının başlıca karakterlerine odaklanan bir uluslararası gerilim. Kadroda Gabriel Byrne da var.
Zaman zaman haberlerde karşımıza çıkar; polis tarafından “milyonlarca dolar değerinde kokain ele geçiril”miştir ama arkasındaki hikâyeyi, “mal”ın nereden ve kimlerden gelip kimlere gittiğini kolay kolay duymayız. Bu aydan itibaren BluTV’de izlenebilecek ZeroZeroZero, üç kıtaya yayılan ve uyuşturucu ticaretinin farklı ayaklarını oluşturan üç güç odağını yakından inceleyen bir olay örgüsü içinde, böylesi bir öykünün değişik yönlerini ekrana taşıyor.
2010’ların suç dizileri içinde parlak bir yer edinen Gomorrah’a imza atan Leonardo Fasoli ve Stefano Sollima’nın yaratıcıları arasında yer aldığı, Amazon yapımı bu uluslararası gerilim, Meksika’da üretilen yüklü miktarda kokainin, dünyaya dağıtılmak üzere İtalya’ya yaptığı yolculuğu anlatıyor. Roberto Saviano’nun kitabından uyarlanan dizi, özellikle etkileyici görüntü yönetimi ve oyunculuklarıyla takdir topluyor.
Başlıca karakterlerden biri, Meksika’nın Monterrey şehrindeki kokain üretim ağını adım adım ele geçiren, ve mesleki bilgilerini, hem de yönetimindeki askerleri kişisel güç kazanmak için ustalıkla kullanan özel harekat çavuşu Manuel (Harold Torres). Ticaretin önemli basamaklarından birinde, aracı konumundaki Amerikalı bir aile var: usta aktör Gabriel Byrne’ın canlandırdığı Edward, dizide güç sahibi tek kadın karakter olan kızı Andrea (Emma Lynwood) ve birlikte Senegal’den Fas’a uzanan bir garip maceraya atılacağı erkek kardeşi Chris (Dane DeHaan). İtalya’da kokaini bekleyen mafya ailesinin başında, huzurlu ve şirin köylerin altındaki yeraltı sığınağından işleri yöneten Don Minu (Adriano Chiaramida) var. Don Minu’nun hırslı torunu Stefano (Giuseppe De Domenico) ise, ‘genç işi’ yöntemlerle yönetimi dedesinin elinden alma hayalleri kuruyor.
İhanetin ardı arkasının kesilmediği olay örgüsü, kimi zaman bu farklı ‘aile’lerin kendi iç dinamiklerine odaklanarak, kimi zaman da birbirleriyle kesiştikleri noktaları gözler önüne sererek, zalimliğe ve açgözlülüğe dair ‘panoramik’ bir manzara sunuyor.
