Şu An Okunan
Antalya Günlükleri 2019 #3

Antalya Günlükleri 2019 #3

Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Ulusal Yarışma’daki iddialı filmlerden ikisi pazartesi günü seyirciyle buluştu. Bunlardan Küçük Şeyler orta sınıfın çıkmazlarını ele alırken, Bilmemek toplumdaki homofobiyi ifşa ediyor.

56. Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Yarışması, 28 Ekim Pazartesi günü gösterimi yapılan iki filmle devam etti. Bunlardan ilki, yönetmenliğini ve senaristliğini ulusal festivallerde birçok ödül kazanan ilk uzun metrajı Babamın Kanatları (2016) ile tanınan Kıvanç Sezer’in, yapımcılığını Tolga Karaçelik’in üstlendiği Küçük Şeyler. Dünya prömiyerini Karlovy Vary Film Festivalinin ana yarışma bölümünde yapan film, Babamın Kanatları’yla başlayan bir üçlemenin ikinci filmi olarak tasarlanmış. Yönetmenin, gösterimin ardından düzenlenen söyleşide belirttiğine göre üçlemenin her filmi kapitalist tüketim toplumunda meta üretiminin üç ayağından birini oluşturan toplumsal sınıfı merkezine alıyor. Bir inşaat işçisinin hikâyesini anlatan Babamın Kanatları’nda metayı üreten işçi sınıfına odaklanan yönetmen, Küçük Şeyler’de bu kez metanın tüketicisi konumundaki kişileri, yani lüks bir siteden ev alan küçük burjuva bir çifti mercek altına alıyor. Üçlemenin son filmiyse bu evlerin satışından kâr eden müteahhidi, yani büyük burjuvaziyi merkezine alacak.

Küçük Şeyler

Küçük Şeyler, lüks bir siteden krediyle ev satın alan Onur ile Bahar çiftinin ve onların şahsında küçük burjuvaların ilişkilerini, alışkanlıklarını ve hayat tarzlarını mizahi bir dille yansıtan bir toplumsal taşlama. Onur, bölge müdürü olarak çalıştığı ilaç şirketinden kovulunca, çift gittikçe derinleşen ekonomik sorunlarla karşı karşıya kalıyor. Gerçeklere gözünü kapatmayı seçen Onur’un vurdumduymazlığı zamanla Bahar’ı iyice çileden çıkarıyor. Filmin “güzel aldırmazlık” anlamına gelen Fransızca adı (la belle indifference), bir psikolojik rahatsızlığın da adı aynı zamanda. Adeta bir hayal dünyasında yaşayan Onur, kullandığı antidepresanların da etkisiyle zaman zaman halüsinasyonlar görüyor, en çok da zebralar. Gösterimin ardından yapılan söyleşide yönetmenin neden zebrayı tercih ettiği sorusuna “tam olarak ben de bilmiyorum” yanıtını vermesi gülüşmelere neden oldu. Kapitalist toplumlarda maddiyatın insan ilişkilerini nasıl zehirlediği ve beyaz yakalıların iş yerlerinde maruz kaldıkları kıyasıya rekabeti çok başarılı bir şekilde resmeden Küçük Şeyler’in tonu, Babamın Kanatları’nın gerçekçi üslubundan tamamen farklı. Yönetmenin dediğine göre bu farklılığın nedeni filmlerin konusunda yatıyor: Babamın Kanatları bir işçinin trajik hayatını anlatırken, Küçük Şeyler’de Onur ve Bahar çiftinin yaşadıkları, yakından bakınca trajik, uzaktan bakınca komik görünüyor ve bu da filmin tonuna sirayet etmiş. Gelen bir soru üzerine yönetmen, üçlemenin son filminin tonuna henüz karar vermediğini, bir polisiye veya korku filmiyle bile karşımıza çıkabileceğini söyledi.

Pazartesi günü gösterimi yapılan ikinci Ulusal Yarışma filmi, Bir Avuç Deniz’le (2011) tanınan Leyla Yılmaz’ın yazıp yönettiği ikinci uzun metrajı Bilmemek oldu. Dünya prömiyerini yapan film, tatminsiz, kısır bir hayata mahkûm olduklarını hisseden küçük burjuva bir çiftle on yedi yaşındaki oğulları Umut’u merkezine alıyor. Bir yandan üniversite sınavlarına hazırlanırken bir yandan da sutopu takımında oynayan Umut’un hayatı, onun eşcinsel olduğundan kuşkulanan takım arkadaşlarının zorbalığıyla birden cehenneme dönüşüyor. Umut’un yaşadıkları üzerinden film, ataerkil normlara uymayan, hegemonik erkeklik kalıbına girmeyen kişilerin maruz kaldığı nefret, ayrımcılık ve baskıyı gözler önüne seriyor. Sporcuların homososyal ortamında eşcinselliğin nasıl bir tabu olduğunu da gösteriyor film. Bilmemek, toplumumuzun ataerkil, heteroseksist ve homofobik yüzünü ifşa ederken hiçbir zaman didaktizme düşmüyor. Filmin bu derece gerçeklik hissi vermesinde oyuncuların başarılı performanslarının büyük etkisi var kuşkusuz. Karakterler öylesine iyi yazılmış ve başarıyla canlandırılmış ki, ete kemiğe bürünmüş izlenimi veriyorlar. Öte yandan üç ana karakter de toplumdaki belli insan tiplerine denk düşüyor: Sinan karısının ve oğlunun kendisine itaat etmesini bekleyen herhangi bir ataerkil aile babası; Selma mesleki kariyeri sayesinde maddi bağımsızlığa sahip olduğu halde mutsuz evliliğini sürdüren herhangi bir kadın, Umut ise homofobiye ve ayrımcılığa maruz kalmış herhangi bir genç olabilir. Film, Umut’un gerçekten eşcinsel olup olmadığı sorusu gibi birçok soruyu kasten yanıtsız bırakıyor. Çünkü başkalarının hayatlarına burnumuzu sokup üstümüze vazife olmayan şeyleri bilmemize gerek yok.

Hem Küçük Şeyler hem de Bilmemek, güçlü oyunculuklarla desteklenen, güçlü senaryolara sahip filmler. Şimdiden her iki filmin de Altın Portakal’ın iddialı adayları olduğunu söylemek mümkün.

<<<

>>>

© 2013-2022 Altyazı Aylık Sinema Dergisi / Altyazi.net'in içeriği dergi yönetiminden ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz.