Şu An Okunan
Oscar’a Doğru: En İyi Film Adayları

Oscar’a Doğru: En İyi Film Adayları

Oscar Ödülleri, pazar gecesi 94. kez sahiplerini buluyor. Bu yılın En İyi Film adaylarını hatırlıyor ve Altyazı sayfalarındaki yansımalarına bakıyoruz.

Ödül sezonu her zaman olduğu gibi Oscar Ödül Töreni’yle son bulmak üzere. Pandemi koşullarının görece hafiflemesiyle iki yılın ardından pek çok tören fiziksel olarak yapılabildi. Oscarların da benzer şekilde alışık olunduğu düzenine geri dönmesi bekleniyor. 94. Akademi Ödülleri, 27 Mart gecesi her zaman olduğu gibi Los Angeles’taki Dolby Theatre’da gerçekleştirilecek törenle dağıtılacak. Üç yıllık aranın ardından tekrar sunuculu gerçekleştirilecek tören, bazı kategorilerin sunulmayacak olmasıyla epey bir tartışma yaratmıştı. Bu kararların törene eski popülerliğini kazandırıp kazandırmayacağını ise zaman gösterecek.

Sinema dünyası töreni heyecanla beklerken bu yılın En İyi Film dalına aday filmlerini hatırlıyoruz. Törendeki ödül şanslarını değerlendirirken filmlerin sezon boyunca Altyazı sayfalarına nasıl yansıdıklarının izini sürüyoruz.


Batı Yakası’nın Hikâyesi / West Side Story

West Side Story

Spielberg yorumuyla Batı Yakası’nın Hikâyesi, müzikalde görkemin hikâyeye rağmen değil, onunla beraber işleyen bir unsur olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Erman Ata Uncu

Steven Spielberg’ün 1957 tarihli klasik müzikali yeniden sinemaya uyarladığı Batı Yakası’nın Hikâyesi, yılın öne çıkan müzikal yapımı oldu. Hollywood’un son dönemde giderek artan biçimde yöneldiği yeniden yapımların önemli bir örneği olan film Oscar törenine bazı teknik kategorilerin yanı sıra En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Ariana DeBose) ödülü için iddialı geliyor. Müzikalin ilk sinema uyarlaması 1961 tarihli filmde aynı karakteri canlandıran Rita Moreno’nun o dönem aynı ödülü kazandığını ve yeni filmin oyuncu kadrosunda da yer aldığını hatırlatmakta fayda var.

Erman Ata Uncu’nun filmle ilgili yazısının tamamını okumak için tıklayın.


Belfast

Belfast

Shakespeare uyarlamalarıyla başlayan yönetmenlik kariyerini 2000’lerde aksiyon yapımları ve Marvel filmleriyle çeşitlendiren Kenneth Branagh bu kez de otobiyografik bir drama imza atıyor. Senaryosunu kendi çocukluk anılarından hareketle kaleme aldığı Belfast’ta yönetmen izleyiciyi 1960’ların sonuna, Kuzey İrlanda’da Katolikler ve Protestanlar arasındaki mezhep çatışmasının zirveye çıktığı yıllara götürüyor. Yaşananları başkarakteri küçük Buddy’nin perspektifinden aktaran ve bir büyüme anlatısı takip eden Belfast, törene yedi dalda kazandığı adaylıkla geliyor. Ödül sezonu boyunca iddiasını sürdüren film En İyi Film ödülü için de öne çıkan yapımlardan biri konumunda.


CODA

CODA

Dünya prömiyerini 2021 Sundance’te yapan ve çok beğenilen CODA, festivalden dört ödülle dönmüştü. Hem bu alanda bir ilke imza atması hem de festival sırasında Apple’ın dağıtım haklarını rekor bir rakamla satın almasıyla gündem yaratan film Oscar’a da epey iddialı geliyor. Sian Heder’ın yönetmenliğini ve senaryosunu üstlendiği film duyma engelli bir ailenin engeli olmayan tek üyesi Ruby’nin hikâyesine odaklanıyor. Ödül sezonunun son adımlarında En İyi Film ödülü için iddiasını epey bir artıran CODA, Troy Kotsur’un aday olduğu En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ve En İyi Uyarlama Senaryo kategorilerinde de iddialı konumda.


Don’t Look Up

Don’t Look Up, Adam McKay’in Will Ferrell dönemi sonrası çektiği üçlemenin en iyi filmi değil belki ama küresel olarak yönetmenin en anlamlı mesajlar veren işi.Burçin S. Yalçın

İki gökbilimcinin otoriteleri ve toplumu Dünya’ya çarpmak üzere olan bir kuyrukluyıldıza ilişkin uyarmaya çabaladığı Adam McKay imzalı Don’t Look Up, En İyi Film ödülüne aday iki Netflix filminden birisi. Yıldızlarla dolu oyuncu kadrosu, dinamik yapısı ve komedi dozu yüksek politik hicviyle törenin güncel tonu en yüksek yapımlarından birisi. Tören gecesi tartışma yaratması muhtemel filmin En İyi Film ödülü için şansı ise düşük gibi görünüyor.

Burçin S. Yalçın’ın filmle ilgili yazısının tamamını okumak için tıklayın.


Drive My Car

Drive My Car

Dilin sınırları, nafileliği ve hattâ sınırlayıcılığı üzerine düşünen Drive My Car, iki karakteri arasında kurduğu sessizlik anlarını sahiplenen, sezgisel, ne akli ne duygusal anlamlara indirgenmiş serbest ve dolayımsız ilişkiyi sabırla, usul usul örüyor seyircinin zihninde. Hiçbir ânında aceleci davranmıyor. Ekrem Buğra Büte

Geçtiğimiz yıla ilk gösterimlerini büyük festivallerde yapan iki filmle damga vuran yönetmen Ryûsuke Hamaguchi, ödül sezonunun sürpriz başarılarından birisine imza atıyor. Özellikle eleştirmen ödüllerinde öne çıkan Drive My Car, En İyi Film’in yanı sıra En İyi Yönetmen, En İyi Uyarlama Senaryo ve En İyi Uluslararası Film kategorilerinde de Oscar’a aday. Hamaguchi’nin aynı adlı Murakami öyküsünden uyarladığı ve bir tiyatro yönetmeninin dünyasına odaklanan film dünya prömiyerini Cannes’da yapmış ve burada En İyi Senaryo ödülünü kazanmıştı.

Ekrem Buğra Büte’nin filmle ilgili yazısının tamamını okumak için tıklayın.


Dune: Çöl Gezegeni / Dune

Dune

Dune’un teknik açıdan her türlü beklentiyi karşılayacağı kesin. Ama tüm bu görsel ve işitsel yetkinlik o kadar steril, yapay ve kusursuz ki Villeneuve estetik bakışını, bir önceki filmi Blade Runner 2049: Bıçak Sırtı’nı (Blade Runner 2049, 2017) başarılı kılan tüm niteliklerinden arındırmış gibi. Öykü Sofuoğlu

Denis Villeneuve imzalı Dune: Çöl Gezegeni, son dönemin en fazla merak uyandıran filmlerinden biriydi. Pandemi dönemiyle birlikte seyirciyle buluşması uzun süre ertelenen film gerek projenin büyüklüğü gerek Villeneuve ismi nedeniyle büyük bir beklenti yarattı. Film sonunda izleyiciyle buluştuktan sonra ise tartışma yaratmaya devam etti. Kimileri çağımızın önemli serilerinden birinin ilk filmine tanıklık ettiğimizi düşünürken Dune: Çöl Gezegeni‘nin Villeneuve’ün en parlak işlerinden biri olmadığını düşünenlerin sayısı da az değil. Filmin ödül sezonu yolculuğu ise teknik kategorilerdeki başarısıyla öne çıkıyor. Oscarlar’da da bu kategorileri domine etmesi beklenen filmin En İyi Film ödülü için şansı zayıf gibi görünüyor.

Öykü Sofuoğlu, filmi dünya prömiyerini yaptığı Venedik Film Festivali’nde izlemiş ve izlenimlerini kaleme almıştı. Yazının tamamını okumak için tıklayın.


Kâbus Sokağı / Nightmare Alley

Kâbus Sokağı, Nightmare Alley

Guillermo del Toro’nun onca fantastik hikâyeyle bizi büyüledikten, onca hayalete, onca canavara, onca ecinniye bizi inandıracak bir filmografi inşa ettikten sonra bu sefer bunların yalan olduğuna, bunların arka planında çok başka “numaralar” yattığına dair gözümüzü açacağı bir film çekeceği pek akla gelmezdi doğrusu. Burçin S. Yalçın

En İyi Film kategorisindeki bir başka yeniden yapım da Guillermo del Toro imzalı Kâbus Sokağı. 1947 yapımı aynı adlı filmi günümüz gözüyle yeniden hayal eden film yönetmeninin yanı sıra oyuncu kadrosundaki Bradley Cooper, Cate Blanchett, Toni Collette, Willem Dafoe, Richard Jenkins ve Rooney Mara gibi yıldız isimlerle dikkat çekiyor. Noir unsurlarını psikolojik gerilimle birleştiren ve özellikle Del Toro’nun yönetmenlik maharetiyle övgü toplayan Kâbus Sokağı aynı 1947 yapımı film gibi William Lindsay Gresham’ın romanından uyarlama. Film, Oscarlara dört dalda kazandığı adaylıkla geliyor.

Burçin S. Yalçın’ın filmle ilgili yazısının tamamını okumak için tıklayın.


Kral Richard: Yükselen Şampiyonlar / King Richard

Kral Richard

Tenis tarihinin en büyük isimlerinden Venus ve Serena Williams kardeşlerin kariyerlerinin başlangıç öyküsünü anlatan Kral Richard: Yükselen Şampiyonlar, temelde Will Smith ismiyle anılıyor. Filmin yapımcıları arasında yer alan ve başrolünü üstlenen Smith, En İyi Erkek Oyuncu dalında ödülün favorisi konumunda. Smith’in agresif bir Oscar kampanyasıyla sürdürdüğü ödül sezonu boyunca Kral Richard: Yükselen Şampiyonlar‘ın spor tarihinin iki önemli kadın figürünün öyküsünü babaları üzerinden anlatma tercihi eleştirildiği noktaların başında geliyor. Öte yandan spor filmi ve büyüme öyküsü unsurlarını klasik ve güvenli bir dil içerisinde kullanan film hikâye ettiği gerçek hikâyenin gücüyle dikkat çekmeyi de başarıyor.


Licorice Pizza

Licorice Pizza

Licorice Pizza’nın belki de en takdire şayan özelliği, hem duyguları manipüle etmeden nostaljik olabilmesi hem de provokasyona gerek duymadan, izleyiciyi rahatsız etmeye çalışmadan risk alabilmesi. Eren Odabaşı

Paul Thomas Anderson’ın en kişisel filmlerinden biri olarak görülen Licorice Pizza 1970’li yılların Amerikası’nda geçen bir büyüme öyküsü anlatıyor. Oldukça kendine has bir nostalji duygusunu bir Paul Thomas Anderson filminden beklenecek güçlü ve çok yönlü hikâye yapısıyla bir araya getiren film enerjik yapısının yanı sıra bilhassa Alana Haim’in performansıyla büyük beğeni topladı. Haim, beklendiği üzere En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar’a aday gösterilmedi belki ama Paul Thomas Anderson’ın aday olduğu En İyi Özgün Senaryo dalında ödülü kazanarak daha önce 11 kez aday olduğu Oscar’ı ilk kez kazanması gecenin beklenen gelişmelerinden birisi.

Eren Odabaşı’nın Licorice Pizza üzerine kaleme aldığı yazının tamamını okumak için tıklayın.


The Power of the Dog

The Power of the Dog

Jane Campion, yeni filmi The Power of the Dog’la yıllardır sinemasıyla meydan okuduğu erkek bakışının ve erkekliğin saklı köşelerini keşfe çıkıyor. Yıllar boyunca kadın karakterlerinin üzerinde bir gölge gibi belli belirsiz varlığını hissettiren erkeklik temsilleri, bu filmiyle saklı bir kırılganlığın üzerinde inşa edilen güç ilişkilerinde somutlaşıyor. Öykü Sofuoğlu

Jane Campion’ın western türüne kendi bakışını getirdiği yeni filmi The Power of the Dog, yılın en fazla konuşulan ve en sevilen filmlerinden birisi şüphesiz. Türün alışkanlıklarını tersine çeviren yapısı, yalın anlatım dili ve oyuncu performanslarıyla büyük beğeni toplayan film tam 12 dalda Oscar’a aday. En İyi Film ödülü için de favorilerden birisi. Adaylık elde eden Benedict Cumberbatch, Kirsten Dunst ve Jesse Plemons’ın filmdeki performansları ise pek çokları için ödül kazanmak için yeterli olsa da oyunculuk ödüllerinde başka isimler öne çıkıyor. En İyi Yönetmen ödülüne iki kez aday gösterilen ilk kadın olma unvanına sahip Jane Campion’ın bu kategoride öne çıkan aday olduğunu belirtmekte de fayda var.

Öykü Sofuoğlu’nun filmle ilgili yazısının tamamını okumak için tıklayın.

© 2013-2022 Altyazı Aylık Sinema Dergisi / Altyazi.net'in içeriği dergi yönetiminden ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz.