Şu An Okunan
Kendine Has Seçki: Tür Sineması

Kendine Has Seçki: Tür Sineması

Kendine Has ve MUBI’nin işbirliğiyle hazırlanan Kendine Has Seçki, MUBI kataloğundan pek çok önemli filme yer veriyor. Listeden seçtiklerimizi bir araya getiriyor ve bu filmler arasındaki ortaklıkları inceliyoruz.

Kendine Has, MUBI küratörlerinin yılın öne çıkan filmlerinden ve klasik yapımlardan hazırladığı önemli bir seçkiyi izleyicilere sunuyor. MUBI’nin Kendine Has’a özel sayfasında yer bulan 12 film, farklı coğrafyalardan, türlerden ve yönetmenlerden pek çok etkileyici yapımı bir araya getiriyor. Kendine Has ve MUBI birlikteliğiyle hazırlanan Kendine Has Seçki, seyircileri müzik, sanat, tutku, yaratıcılık dolu filmleri keşfetmeye davet ediyor. Bununla birlikte işbirliği kapsamında yer alan Kendine Has’ın hediyesi 1 aylık MUBI üyeliğiyle, Kendine Has Seçki ve MUBI’nin kütüphanesinde yer alan diğer bütün filmlere ulaşılabiliyor.

Güncel sinema örneklerinin çoğunlukta olduğu seçkide, Cannes, Berlin ve Sundance gibi festivallerden ödülle dönen yapımlar bilhassa dikkat çekiyor. 2021 Cannes Film Festivali’nden Altın Palmiye ile dönen Julia Ducournau imzalı Titane, 2022’de Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı kazanan Carla Simón imzalı Alcarràs ve yine geçen sene Cannes’dan Büyük Ödül ile dönen Yakın (Close) bu yapımlar arasında. 

Seçkide aynı zamanda auteur yönetmenler Jim Jarmusch ve Lars von Trier’in de birer filmi yer alıyor: Jarmusch’un Tom Waits’le bir araya geldiği ve üç hapishane kaçkınına odaklanan komedi İçerdekiler (Down by Law, 1986) ve Trier’in mentörü Jørgen Leth ile birlikte çektiği ve sinema üzerine çekilmiş en ilginç denemelerden birisi olan Beş Engel (The Five Obstructions, 2003). Seçkide Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli sanatçıların 60’lı yıllardan itibaren günümüzde gerçekleştirdikleri müzikal üretime odaklanan Aşk, Mark ve Ölüm’e ek olarak aynı zamanda biri yerli iki müzik belgeseli daha yer alıyor: Blue Blues Band ve üyeleri Yavuz Çetin’le Kerim Çaplı’ya odaklanan Blue (2017) ve tek plan çekilen Victoria (2015) filminin de bestelerini yapmış olan müzisyen Nils Frahm’a odaklanan konser filmi Tripping With Nils Frahm (2020).

Kendine Has Seçki, özellikle yakın dönemin öne çıkan festival yapımlarını takip etmek isteyen izleyiciler için kaçırılmayacak bir fırsat. Çok farklı üsluplara, türlere ve hikâyelere uzanan 12 filmlik seçki içindeki yapımları altyazi.net’te inceleyeceğiz. İlk olarak, özellikle tür sinemasını kullanış biçimleri üzerinden benzeşen üç filmi bir araya getirdik: Gece Yarısı Sokakta Tek Başına Bir Kız (A Girl Walks Home Alone at Night, 2014), Titane ve Beş Şeytan (Le Cinq Diables).

Canavarlar ve Kadınlar

2010’ların en iyi korku filmleri arasında gösterilen ve şimdiden kültleşmiş olan Gece Yarısı Sokakta Tek Başına Bir Kız, İran asıllı Amerikalı yönetmen Ana Lily Amirpour’un ilk uzun metrajı. Açılışını 2014 Sundance Film Festivali’nde yapan film, korku ve western türlerini birleştiren siyah-beyaz bir vampir filmi. Kara çarşafının ardında gizlenerek kadınları taciz eden erkekleri avlayan genç bir vampir kadına odaklanan film, kara film türüyle özdeşleşen femme fatale’i feminist bir “canavara”, bir intikam avcısına dönüştürüyor. 

Gece Yarısı Sokakta Tek Başına Bir Kız

Filmin üzerine kafa yorduğu bu sıradışı canavar (vampir) temsili, Julia Ducournau’nun ‘beden dehşeti’ türünün etkileyici örneklerinden biri olan filmi Titane’la da akraba. Ducournau, yine kadınlığı ve zaman zaman kuirliğiyle erkek dünyasını tehdit eden bir seri katil yaratıyor. Ancak Amirpour’dan farklı olarak “canavarının” eylemlerini daha da radikalleştiriyor ve izleyiciyi özdeşleşme anlamında ahlaki bir açmaza düşürüyor. Hikâyeye tacizcisini öldürerek başlayan Alexia, gitgide sadece fiziksel bir özdeşlik kurabileceğimiz, bedeniyle var olup konuşan bir karaktere dönüşüyor. 

Genç Fransız yönetmen Léa Mysius imzal Beş Şeytan ise, tıpkı Titane gibi Fransız Yeni Aşırılığı’na göz kırpan, modern bir “cadı” hikâyesi. Açılışın geçen sene Cannes Film Festivali’nde yapan film, koku duyusu çok güçlü küçük bir kız çocuğuna odaklanıyor. Hazırladığı çeşitli karışımlarla tuhaf kokular elde eden ve bu kokular yardımıyla annesinin geçmişine yolculuk eden küçük kız, hem kuirliği hem de akıl sağlığı bahane edilerek, yine bir tür “cadı” olarak damgalanıp kasabadan sürülen halasının hikâyesiyle olan bağını keşfediyor. Kimi vampir, kimiyse cadı olan üç “canavarı” başrolüne taşıyan bu üç film, seçkinin özellikle estetiği ve korku/gerilim türünü kullanış biçimiyle öne çıkan filmlerinden. Üç film de özellikle korku sinemasında tarihsel olarak çok çeşitli sembolik ve politik anlamlar barındıran canavar figürünü yaratıcı bir şekilde dönüştürmeyi başarıyor. 

Aşırı Duygular, Aşırı Renkler

Gece Yarısı Sokakta Tek Başına Bir Kız, Titane ve Beş Şeytan’ı birbirine bağlayan en temel unsurlardan bir tanesi ise kurdukları estetik dünya. Amirpour’un “hipster” ve kara çarşaflı vampirini yerleştirdiği dünya, temelde siyah-beyaz bir western dünyası. Filmin geçtiği kasabanın İran’da olduğu söylense de, film ABD’nin Kaliforniya eyaletinin güneyinde, western türünden alışık olduğumuz bir coğrafyada çekilmiş. İsmi Bad City olan ve kavurucu sıcak yerine karanlık ve ıssız gecenin hâkim olduğu bu bölgede, kovboyların ve kanun kaçaklarının yerini ise vampirler almış. Bir yandan böylesine “sinematik” bir kent kuran Gece Yarısı Sokakta Tek Başına Bir Kız, bir yandan ise 80’ler müzikleri dinleyen, dans etmeyi çok seven ve kaykay kayan genç vampir baş kahramanının gündelik hayatına da olabildiğince dâhil olmaya çalışıyor. 

Titane
Titane

Titane’ın dünyası ise baştan sona aşırı duyguların renkleriyle ve estetiğiyle bezeli. Alexia’nın bir araba üzerinde dans ettiği ve bir klip gibi çekilmiş uzun bir plan sekansla açılan film, Alexia’nın mekanik dünyasını temsilen mavi-yeşilin soğuk ve hastalıklı bir renk paletinden ilerliyor – ta ki Alexia “babası” Vincent’le tanışana dek. Kaybettiği oğlu olarak benimsediği Alexia’yı büyük bir özlemle bağrına basan itfaiyeci Vincent’in dünyası ise, içinin ve mesleğinin yangınlarıyla uyumlu biçimde sıcak renklerin, özellikle de koyu pembenin tonlarında dolaşıyor. Alexia ve Vincent yakınlık kurmaya başladıkça bu iki zıt dünya gitgide birbirinin içine girerek farklı duygu ve renklere bırakıyor yerlerini. Duygularını ifade etmeyen, hatta duyguları da olmayan “canavar” Alexia’nın sessizliğinin ve ketumluğunun yarattığı boşluğu, Ducournau’nun stilize bir estetikle tasarlanmış, aşırı renklerin eşlik ettiği dünyası alıyor. 

The Five Devils, Beş Şeytan
Beş Şeytan

Beş Şeytan’ın görsel dili ve kurduğu dünya ise temelde bir “aile” ve anne-kız hikâyesi anlatan filme farklı anlam katmanları ekliyor. Küçük kızın koku hafızası yardımıyla giriştiği  fantastik “zaman yolculuğu”ndan yola çıkarak hafıza ve nesiller arası aktarılan travmalara bakan filmde özellikle alevlerin eşlik ettiği sıcak renkler hâkim. Bir yandan bastırılamayan duygular, arzular ve öfkenin bir ifadesi olan bu alevler, bir yandan ise bizi küçük kahramanımızın dünyasına olabildiğince yaklaştırıyor ve ergenliğe yeni yeni girmekte olan bir çocuğun coşku, korku ve sorularla dolu dünyasına bizi ortak ediyor. 

Seçkideki filmler arasında özellikle kurduğu etkileyici estetik dünyalarla öne çıkan ve üç yetenekli genç kadın yönetmenden seçtiğimiz bu üç kendine has film, farklı türleri kendilerine has bir şekilde bir araya getirmeyi başarıyor. Bizi merak, korku ve arzu dolu dünyalarına davet eden filmler, özellikle korku-gerilim sineması hayranları için biçilmiş kaftan.


MUBI küratörleri tarafından hazırlanan Kendine Has Seçki’de yer alan filmleri keşfetmek ve seçkiyle ilgili detaylı bilgi edinmek için tıklayın.

© 2013-2022 Altyazı Aylık Sinema Dergisi / Altyazi.net'in içeriği dergi yönetiminden ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz.