Şu An Okunan
Kendine Has Seçki: Sınır Hikâyeleri

Kendine Has Seçki: Sınır Hikâyeleri

Kendine Has ve MUBI’nin işbirliğiyle hazırlanan Kendine Has Seçki, MUBI kataloğundan pek çok önemli filme yer veriyor. Listeden seçtiklerimizi bir araya getiriyor ve bu filmler arasındaki ortaklıkları inceliyoruz. Seçkiye dair dördüncü ve son listemizde sinemanın farklı sınırlarında dolaşan filmlere bakıyoruz.

Kendine Has, MUBI küratörlerinin yılın öne çıkan filmlerinden ve klasik yapımlardan hazırladığı önemli bir seçkiyi izleyicilere sunuyor. MUBI’nin Kendine Has’a özel sayfasında yer bulan 12 film, farklı coğrafyalardan, türlerden ve yönetmenlerden pek çok etkileyici yapımı bir araya getiriyor. Kendine Has ve MUBI birlikteliğiyle hazırlanan Kendine Has Seçki, seyircileri müzik, sanat, tutku, yaratıcılık dolu filmleri keşfetmeye davet ediyor. Bununla birlikte işbirliği kapsamında yer alan Kendine Has’ın hediyesi 1 aylık MUBI üyeliğiyle, Kendine Has Seçki ve MUBI’nin kütüphanesinde yer alan diğer bütün filmlere ulaşılabiliyor.

Kendine Has Seçki’nin 12 filmden oluşan listesi gerek üretim biçimleri gerek ilgilendikleri konular bakımından birçok farklı noktaya ve bağlama açılıyor. Bu bağlamları ve seçkinin sunduğu farklı zeminleri altyazi.net’teki incelemelerimizde değerlendirmeye devam ediyoruz. İlk listemizde seçkinin tür sinemasının son dönemdeki yükselişine işaret eden güncel yapımlarını bir araya getirmiştik. İkinci listemizde ise yakın ilişkilere, kapanmayan mesafelere ve karmaşık duygulara odaklanan iki filmi birlikte ele almıştık: Örümcek ve Kız (Das Mädchen und die Spinne, 2021) ve Yakın (Close, 2022). Üçüncü içeriğimizde ise müziği merkezine alan üç filmi beraber düşünmüştük: Aşk, Mark ve Ölüm (2022), Blue (2017) ve Tripping With Nils Frahm (2020). Dördüncü ve son listemizde de bu kez sinemanın sanatsal ve tematik sınırlarında gezinen filmleri bir araya getiriyoruz.

Üç Sıradışı Kaçak

İçerdekiler

Kendine Has Seçki, güncel sinemanın öne çıkan yapımlarının yanı sıra sinema tarihinde kendine has izler bırakmış ve hâlâ referans noktası olmaya devam eden filmleri de barındırıyor. Bunların ilk akla geleni sinema sanatının köşetaşlarından birisi olarak görülebilecek İçerdekiler (Down by Law, 1986) elbette. Amerikan bağımsız sinemasının ikonik isimlerinden Jim Jarmusch’un 1986 tarihli bu modern klasiği birçok farklı bakımdan hafızalarımıza kazınmıştır. Kültür tarihine bıraktığı unutulmaz sahneler ve görüp görebileceğiniz en enteresan üçlülerden birini ortaya çıkarması ilk akla gelen şeyler tabii ki. Film aynı zamanda gerek kurgu yapısı gerek hikâye anlatma biçimiyle sinema sanatının sınırlarını zorlayan filmlerden birisi olarak bilinir. Oyuncu kadrosunda Roberto Benigni, Tom Waits ve John Lurie gibi üç efsane ismi barındıran bu filmin paltosundan çıkan sinemacıları, hikâyeleri tespit etmek bile çok güçtür. Belki de bu üçlünün bir araya gelebileceği tek yerde, hapishanede başlayan bir yoldaşlığı takip eden film, bu üç karakterin ‘içeriden’ kaçışını, sınırları aşıp aşamayacağını takip eder işin hikâye tarafında da. Komedisinde, rahatlığında ve doğallığında seyirciyi filmin içerisine çekiveren kendiliğinden bir güç vardır. 

Yönetmenin Oyunu

Lars von Trier’den Beş Engel

Kendine Has Seçki’de öne çıkan bir diğer ikonik yönetmense Lars von Trier. Kariyeri boyunca her zaman tartışma yaratmış ve sınırları zorlamış bir isim olan Lars von Trier, filmografisinde görece küçük ve ayrıksı bir yer teşkil eden Lars von Trier’den Beş Engel (De fem benspænd, 2003) filminde sinemanın en temeline, yaratıcının zihnine ve pratikte yaşadığı zorluklarla imtihanına iner bir anlamda. Kurmaca ve belgesel arasındaki sınırları ustalıkla ihlal eden ve seyirciyi bir sinema üretme deneyiminin parçası hâline getiren bu oyunbaz film yalnızca sinemanın değil, hikâye anlatmanın, anlatıcı olmanın kendisine dair de zihin açıcı bir tartışma yürütür. Bu hâliyle yönetmenin en kendine has filmlerinden biri olarak da görülebilir. Bu kendine has filmde Lars von Trier, deneysel belgesel alanında tanınmış bir isim olan yönetmen ve şair Jørgen Leth’in sınırlarını zorluyor. Leth, 1968 yapımı klasikleşen bir kısa filmini, Lars von Trier’nin yarattığı engellere ve talimatlara göre yeniden çekmeye çalışıyor. Tabii ki ortaya hem oyunbaz hem zihin açıcı hem de film yapma üzerine epey enteresan bir film çıkıyor. 

Zamanın Sınırları

Alcarràs
Alcarràs

Sınırları zorlayan filmler listemizin üçüncü sırasında ise Carla Simón’un Altın Ayılı filmi Alcarràs (2022) var. Alcarràs’ın sınırlar arasında gezen yapısı hem film üretim biçimini hem de hikâyesini kapsıyor aslında. İlk filmi ’93 Yazı’nda (Estiu 1993, 2017) olduğu gibi belgeselvari öğeleri ve gerçeklikten güç alan realist üslubu bu filminde de kullanan Simon, bu kez nesli tükenmekte olan bir ailenin hikâyesine odaklanıyor. Geleneksel yollarla tarım yapan bir ailenin onları var eden her türlü özelliği ezip geçmekte olan kapitalizm karşısındaki varoluş mücadelesini takip eden film, hem muhtemel bir sonun hem de o sona direnç göstermenin hikâyesi olarak şekil alıyor. Aile zamana karşı direnirken, çok karakterli yapısı ve yaşananları tek bir dramatik yapının parçaları olmaktan kurtaran anlatım tercihiyle seyirciye alışık olduğu sınırların ötesinde, farklı bir deneyim vaat ediyor. Sınırları zorlanansa bu kez zaman ve ona karşı varoluş mücadelesi oluyor. 

İç Dünyanın Dışarısı

Herkes Jeanne’ı Sever

Listemizin son filmi ise bambaşka bir yerden sınır ihlali yapan bir film: Herkes Jeanne’ı Sever (Tout le monde aime Jeanne, 2022). Aslında tipik bir romantik komedi anlatısını takip ediyor Herkes Jeanne’ı Sever. Maddi zorluklar yaşayan ve annesinden kalma bir evi satmak durumunda kalan Jeanne’ın yıllar öncesinden tanıdığı bir adamla yeniden karşılaşmasını ve tanışmasını takip ediyor. Ancak filmin esas meselesi de bu alışkanlıkları esnetmek, beklentilerin dışında yollar bulmak. Filmin yaptığı ilk anlatısal sınır ihlali, takip ettiği ana karakterin iç dünyasını (ya da iç sesini demeli) filme katma biçimi. Karakterin aklından geçenleri, sanki bir edebiyat metni gibi filmin içerisinde katıyor yönetmen Céline Devaux. Bunu bazen doğrudan dış sesle, bazen de bir animasyonla karakterleştirilmiş iç dünyayla yapıyor. Karakterin ne düşündüğünü, ne arzuladığını, nasıl endişeler yaşadığını yüzünden okumakla yetinmiyoruz filmde, o natüralist sınır aşılıyor ve iç ses film içerisinde karakterleşiyor. Dolayısıyla romantik komedi sınırlarını zorlayan bu eğlenceli filmde oldukça kendine has bir anlayış hâli görünür oluyor. Sınırlar ana karakterin iç dünyası lehine aşılırken seyirci oldukça keyifli bir dünyanın parçası oluyor.


MUBI küratörleri tarafından hazırlanan Kendine Has Seçki’de yer alan filmleri keşfetmek ve seçkiyle ilgili detaylı bilgi edinmek için tıklayın.

© 2013-2022 Altyazı Aylık Sinema Dergisi / Altyazi.net'in içeriği dergi yönetiminden ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz.