3. Roma

Son yılların en çok ilgi uyandıran, en merakla beklenen ve en çok coşkuyla karşılanan filmlerinden Roma’da Alfonso Cuarón, izleyiciyi kendi çocukluğunun kimi zaman durgun, kimi zaman dalgalı siyah-beyaz hatıralar denizinde yüzmeye götürüyor. Ailenin mahcup ve şefkatli bakıcısı Cleo etrafında ince ince örülen bu dokunaklı öykü, aynı zamanda Meksika’nın kültürel yapısına, keskin sınıfsal ayrımlarına ve çalkantılı politik atmosferine de temas ediyor. Uzun, kesintisiz planlarla, ağır kaydırmalarla izleyiciyi hafızasının derinliklerine çeken Cuarón’un bu dünyaya yaklaşımındaki naiflik, tüm yaşananlara bir çocuğun gözünden bakmaya çalışmasından kaynaklanıyor biraz da. Ancak yine de, filmin en yürek burkan anlarında, herkesin canı ciğeri olan Cleo’nun hiçbir zaman bu burjuva ailesinin parçası olamayacağını hatırlatmaktan geri durmuyor. Bir belleğin derinliklerinde elli yıl boyunca demlenmiş anıları büyüleyici bir ustalıkla perdeye yansıtan Roma’dan geriye kalan en kuvvetli duygu da bu anlarda gizli.
<<< >>>

1980’de İstanbul’da doğdu. Boğaziçi Üniversitesi’nde Psikoloji eğitimi gördü, Bilgi Üniversitesi’nde Kültürel İncelemeler yüksek lisansı yaptı. 2003 yılında katıldığı Altyazı’da çeşitli görevler üstlendikten sonra 2015-2022 arasında Yazı İşleri Müdürü olarak çalıştı. Ulusal ve uluslararası festivallerde SİYAD ve FIPRESCI jürilerinde yer aldı. 2022'de Berlin Film Festivali'nin Panorama bölümünün seçici kuruluna katıldı.