Altyazı’dan: 6 Şubat’tan Sonra…
6 Şubat sabahından bu yana acı, üzüntü ve öfke içerisindeyiz. Oldukça geniş bir coğrafyada etkili olan depremlerin yarattığı tahribat, daha önce tecrübe etmediğimiz bir büyüklükte. Türkiye’de ondan fazla şehirde ve Suriye’nin kuzey bölgesinde etkili olan depremlerin yıkıcılığı bir yana, bu felaket, ülkede yaşanan yönetim krizini de iyice görünür kıldı. Depremler meydana geldikten sonra yaşanan koordinasyonsuzluk, devlet kurumlarının içine düştüğü işlevsizlik ve muktedir kişilerin takındığı kibirli, nefret dolu tavır içimizdeki acıyı ilk günlerden itibaren öfkeye dönüştürdü, dönüştürüyor.
Yaşananlar, yalnızca doğrudan etkilenen bölgelerde değil tüm Türkiye’de hayatın bir anda durmasına neden oldu. Altyazı olarak biz de 6 Şubat sabahı felaket haberini aldığımız andan itibaren tüm yayınlarımızı ve etkinliklerimizi durdurduk. Felaketin büyüklüğünü ve yaşananların korkunçluğunu anlamaya çalışmakla geçen sürenin ardından yayınlarımızı deprem konusundaki bilgi akışının bir parçası olmak adına yeniden şekillendirmeye çalıştık. Altyazı Fasikül’ün ‘Özgür Sinema Bülteni’ – Şubat 2023 – Depremin Ardından ve farklı kanallardan yaptığı haberlerle depremin sinema ve kültür dünyası üzerindeki etkilerinin yanı sıra sinemacıların gösterdiği dayanışmaya ve gerçekleştirdikleri bilgi üretimine vurgu yaptık. Şu anda da kendini sinema yazını alanında tanımlayan bir yayın organının bu gündemdeki işlevini temelden sorgulamayı sürdürüyoruz. Hâlen çok güçlü ve kapsayıcı şekilde devam eden deprem gündemine eşzamanlı olarak kültür-sanat alanında yayıncılık yapmanın doğurduğu soru işaretleri ortada. Yirmi günü aşkın süredir tanık olduklarımız ve Türkiye’deki yönetim krizinin derinliği bu soru işaretlerini daha da güçlendiriyor.
Yaşadıklarımızın gösterdiği temel bir şey var ki, bu felaketin ardından yaşamın eskiden olduğu gibi geri dönmesi, tamamen “normal”leşmesi mümkün değil. Hayatla ve ülke gerçekleriyle ilişkilenme biçimlerimizi bu gerçekliğe adapte etmek zorundayız. Bu korkunç tecrübenin yarattığı soru işaretlerini Türkiye’de yaşamın, bilinçli bir yurttaş olmanın elzem gereklilikleri hâline getirmek, hayatın her alanında geçerli ve belirleyici kılmak elimizdeki imkânlar arasında. Şu anda bilhassa bölgede yaşanan aciliyet hissinin yarattığı ihtiyaçlar bir yana orta ve uzun vadelerde bu bilinci hayatın gerçek bir parçası hâline getirmek, öncelikli olarak da sorumlulardan hesap sorulmasının bir parçası olmak hepimizin yükümlülüğü.
Altyazı olarak Mart ayından itibaren sinema içeriklerimize yavaş yavaş geri dönüyoruz. Bir yandan da deprem felaketi etrafındaki bilgi akışı ihtiyacının, duyuru ve toplumsal dayanışma kanallarının bir parçası olmayı sürdüreceğiz. Sivil toplumun güçlendirilmesi ve yardımlaşma mekanizmalarının desteklenmesi için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Farklı kurumlarla sürdürdüğümüz etkinliklerimiz de bahar aylarıyla beraber kademeli olarak düzenlenmeye başlayacak. Gelecek günlerde, uzun bir süre daha bir arada durmaya ihtiyacımız olacağının farkındayız. Altyazı olarak bunun yollarını arayıp bulmaya, her zaman olduğu gibi dayanışma ve bir arada olmanın gücünü desteklemeye çalışacağız.
Şunu ifade etmeyi de önemli buluyoruz: Toplumun “iyileşmesi” geniş zamanlı bir ifade. Bu iyileşmenin kültürel bir parçası olmaya çabalamak da öyle. Bu uzun süreçte parçası olduğumuz direniş ve birliktelik kanallarını güçlendirmek hayati önem taşıyacak. Bölgeye erzak gönderen, zincirlerle koli taşıyan örgütler, teşkilatlar ve sivil toplumun; kadınların ve LGBTİ+ bireylerin ihtiyaçları için örgütlenen mor ve lubunya dayanışmalarının; depremzedeleri ırkçı saldırılara karşı koruyan göçmen dayanışmalarının; “devlet yok” diye bağıranların kamerası olanların, görüntüleri yakıldığında kaleme sarılanların; muhalif çizgiden vazgeçmeyen, yüzlerini bölgeye dönen kültür-sanat yayıncılarının; devlet bu kadar mı muhtaç, çocukların kumbaralarını rahat bırakın diyen sinemacıların; hapishaneden deprem dersi vermek için didinenlerin; dolgu alana bina dikilmez, şehirler müteahhitlerin kâr projelerine bırakılamaz, bina denetimi özelleştirilemez, dar sokaklı İstiklal Caddesi’nin orta yerine AVM yapılmaz, deprem toplanma alanlarına, Gezi Parkı’na dokunulamaz diyen mimarların, şehir planlamacılarının; her türlü engellemeye rağmen toplumsal dayanışmanın gücüne inananların yanındayız, yanında olacağız.
Hepimize geçmiş olsun. Daha güvenli bir geleceğin ümidiyle…
Altyazı Yayın Kurulu adına
Ekrem Buğra Büte
1988'de İstanbul'da doğdu. İstanbul ve Mimar Sinan üniversitelerinde sosyoloji eğitimi aldı. Çeşitli yayınevlerinde editörlük yaptı, sinema ve edebiyat üzerine yazılar yazdı. 2017 yılında yazmaya başladığı Altyazı’da editör ve yazı işleri müdürü olarak görev alıyor. SİYAD ve FIPRESCI üyesi.