2023’te Türkiye sineması gündemine memleketin en köklü ulusal yarışmasına sahip festivalin iptali ve artık filmlerinin gücünden ziyade birbirleri hakkındaki sansasyonel sözleriyle gündem yaratan iki sinemacının yeni filmleri damga vurdu.
Panah Panahi’nin ilk uzun metrajı Yola Devam bir vedanın arifesinde, seyirciyi üç kuşaktan İranlı karakterlerin dünyasına davet eden bir yol filmi.
Henüz ergenlik çağında olan bir grup gencin hayatlarını spora adamaları ve bunun için yaptıkları çetin çalışmaları anlatan ‘Genç Pehlivanlar’, Türkiye’deki erkeklik hâllerini farklı boyutlarıyla ele alan Mete Gümürhan imzalı bir belgesel.
Steven Soderbergh imzalı Saplantı, zorla akıl hastanesine kapatılan genç bir kadının gerilim dolu öyküsünü anlatıyor.
George Orwell’in önemli romanı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, neden uzun yıllardır siyasal tartışmaların temel bir noktasında yer alıyor?
Cafer Panahi’nin sinema yapmama cezasına çarptırıldığı 2010’dan bu yana çektiği filmler, bizi bir yönetmenin yasakları hiçe sayarak aşma sürecine tanık ediyor.
Kaptan Fantastik, altı çocuğunu medeniyetten uzakta, bir ormanın ortasında büyüten Ben’in hikâyesini anlatırken ütopyalara değilse de ütopyaların peşinden koşmaya inanç tazeliyor.
Sideways, bir yandan üzümün bağdaki bakımından sofradaki kadehe konulduğu âna, şarap ile insanlık arasında dolaysız bir bağ kurarken, diğer yandan da karakterlerimizin kendini yeniden tanıma/tanımlama süreçlerini gözler önüne serer.
‘Bir Yönetmen Beş Madde’ köşemizin konuğu Steven Spielberg.
Stranger Things, ilk iki sezonunda Amerikan toplumunun “komünizm paranoyası”nı parodileştirmişti. Günümüzdeki ‘Yeni Soğuk Savaş’ın izlerini taşıyan dizi, üçüncü sezonunda Soğuk Savaş’ın ucuz klişelerini tekrarlayarak hayal kırıklığı yaratıyor.
Martin Kanzler’in Türkiye sinema endüstrisi hakkında yayımladığı rapordaki bazı detaylara dikkat ettiğimizde bardağın göründüğü kadar dolu olmadığını fark ediyoruz.
Justin Chadwick’in yönettiği ‘Mandela: Özgürlüğe Giden Uzun Yol’, Mandela’nın otobiyografisinden yola çıkılarak yaratılmış. Ancak film, bu tarihî kişiliğin hayatının kırılma noktalarını da, ideolojisinin ayrıntılarını da seyirciyle paylaşmaktan imtina ediyor.
Pinochet’nin iktidardan çekilmesiyle sonuçlanacak referandumda ‘hayır’cıların yürüttüğü kampanya etrafında gelişen Pablo Larraín filmi No, Şili’nin geçirdiği ekonomik ve kültürel dönüşümün keskin bir eleştirisi niteliğinde.